16 Mart 2020 tarihindeki yazımda Korona virüs ile ilgili değerlendirmelerimi paylaşmış ve konuya hukuk perspektifinden biraz değinmiş ve gelir vergisi beyannamelerinin en azından 1 ay ertelenmesinin faydalı olacağını belirtmiştim. Yazımın yayınlanması ertesinde Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2019 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesinin verilme ve ödenme süresini 30 Nisan 2020 Perşembe günü sonuna kadar uzattığı haberini paylaşmak isterim.
Söz konusu yazıyı yazdığımda ülkemizdeki vaka sayısı henüz tek haneliydi. Bu yazıyı yazdığım sırada ise resmi vaka sayısı şimdilik 47 ve henüz açıklanmış bir can kaybı yok. Ancak hastalığın diğer ülkelerdeki seyrine baktığımızda, alınan önlemlere rağmen önümüzdeki bir kaç gün içerisinde tespit edilen vaka sayısının dramatik olarak artması sürpriz olmayacak. Washington Post gazetesinde yayımlanan bir makalede (https://www.washingtonpost.com/graphics/2020/world/corona-simulator/) sosyal ilişkileri azaltıp mesafeyi artırmanın hastalığın yayılmasının önlenmesinde karantinadan daha etkili olduğu güzel bir şekilde izah edilmiş. Bu nedenle yetkililerin evde kalma mesajını ciddiye almak artık bir vatandaşlık görevidir.
Bu arada, devletin bütün kurumları büyük fedakarlıkla çalışıp gereken tedbirleri alma gayretindedir. Şahsım adına en azından Sağlık Bakanı, Sağlık Bakanlığı Korona Virüs Bilim Kurulu üyeleri ve tüm sağlık personelini özverili çalışmaları ve süreçteki iletişim yönetiminde gösterdikleri performans açısından takdir ve kendilerine teşekkür ediyorum. Bugüne kadar alınan asayiş, finansal ve ekonomik tedbirlere ilaveten yeni ve daha radikal önlemlerin alınması gerekebilir. Nitekim, sayın Cumhurbaşkanı başkanlığında 18 Mart 2020 tarihinde (Çarşamba günü) yapılacağı bildirilen toplantıda bu yönde kararlar alınması muhtemeldir. Olağan üstü dönemler olağan üstü tedbirleri gerektirebilir. Bu yönde tedbirlerin açıklanması halinde panik olmamak lazım.
Bu değerlendirmelerimin ertesinde müsadenizle yazımın asıl mesajlarına geçmek istiyorum. Korona virüs, ekonomik ve ticari hayatı ciddi bir şekilde etkilediği gibi ciddi hukuki belirsizliklere yol açmaya başlamıştır. Geldiğimiz süreç, çalışanlara verilen izinler iş hukuku açısından, seyahat özgürlüklerinin kısıtlanması ve karantina uygulamaları Anayasal temel hak ve özgürlükler açısından, sözleşmelerin ifalarının yerine getirilmesindeki zorluklar (örneğin: kira ödemeleri, mal teslimi) borçlar hukuku açısından, vergi ve sosyal prim borçlarının beyanı ile ödenmesi vergi ve sosyal güvenlik hukuku açısından, yargısal hakların kullanımındaki sürelerin uygulanması usul hukuku açısından birçok belirsizlik içermektedir. Ticari ve ekonomik hayattaki, hatta günlük yaşamımızdaki bu darboğaz çok yakın bir zamanda içinden çıkılamayacak hukuki ihtilaflara ve mağduriyetlere yol açacak gibi durmaktadır. Bu nedenle, ivedilikle aşağıdaki tedbirlerin alınmasının faydalı olacağını düşünüyorum.
Her şeyden önce resmi bir devlet kurumu tarafından “genel salgın hastalık” ve “mücbir sebep” ilanı yapılarak yaşanan sürecin tanımlanmasındaki hukuki belirsizlik ortadan kaldırılmalıdır.
Ayrıca, son yıllarda yaşadığı sıkıntılardan daha yeni çıkmaya başlayan turizm sektörü adeta paralize olmuştur. Bu nedenle, geçen yıl uygulamaya başlanan turizm katkı payı ile 1 Nisan 2020’de uygulanmaya başlanacak olan konaklama vergisi en az 3 ay ertelenmelidir.
Mart ve Nisan ayı içerisinde verilmesi gereken vergi ve SGK primlerinin beyanı ertelenmeli, vergi ve SGK borçlarının ödenmesi faizsiz olarak en az 3 ay ertelenerek zaten iş yapamaz hale gelen KOBİ’lere ve esnafa nefes aldırılmalıdır.
Dava açılması, icra takibi yapılması başta olmak üzere birçok yargısal hak sürelere bağlanmıştır. Adliyelerin çalışması ise bu salgın riski altında çok tehlikelidir. Münferit düzeyde duruşma ertelemeleri olsa da bu yeterli değildir. Bu nedenle, Meclis derhal bir kanun çıkararak adli tatilin 1 ayı bu yıl için 23 Mart’tan itibaren uygulanmalıdır. Gerekirse bu süre uzatılabilir. Her ne kadar bir çok işlem artık UYAP üzerinden yapılsa da adli tatilin öne çekilmesi potansiyel birçok hukuki tartışmanın ve virüsün yayılma riskinin önüne geçecektir.
Tüm branşlarda ligler ve spor müsabakaları ertelenmelidir. Bizim ülkemizdeki sporcular diğer ülkelerdekilerden daha değersiz veya virüse bağışık değillerdir. Ayrıca, tribünlerde kimse olmadığına ve kafe ile kıraathaneler de kapatıldığına göre bu maçları evindeki az sayıda insan mı izleyecek? (Bu soru özellikle futbol için).
Bu aralar uzak ama sağlıklı kalmak dileğiyle…