İnsanları evlerine hapseden yeni koronavirüs (Covid-19) tarım dış ticaretinde de çok önemli kararların alınmasına neden oldu. Sınırların kapatılması, uçuşların yasaklanması, belirsizlikler, gıda ihtiyacının ülke içinden karşılanmasının önemini artırdı.
Ülkeler bir yandan virüsle mücadele ederken bir yandan da gıda kıtlığı yaşanmaması için bütün olanaklarını seferber ediyor. Üretim odaklı politikaların ön plana çıktığı bu dönemde dikkat çekici yasaklar da uygulanıyor.
Bunlardan en önemlisi Rusya’nın tahıl ihracatını 10 gün süreyle durdurması ve sonrasında bunu belli bir kota dahilinde sürdüreceğini açıklaması oldu.
En önemli tahıl üreticisi ve ihracatçısı ülkelerden biri olan Rusya Federasyonu, 2018-2019 sezonunda 71 milyon 685 bin ton buğday üretti. Bunun 35 bin 838 tonunu ihraç etti. 2019-2020 sezonunda ise buğday üretimi 73 milyon 500 bin ton olarak gerçekleşti. İhracatı 34 milyon ton oldu.
Rusya, bu veriler ile dünyanın en büyük buğday ihracatçısı konumunda. Bu nedenle ihracata yönelik aldığı her karar dünya hububat piyasalarını etkileyecektir. Bundan en çok etkilenecek ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Türkiye, 2019 yılında yaklaşık 10 milyon ton buğday ithal etti. Bunun yaklaşık yüzde 80’ni Rusya’dan. Rusya’nın ihracata ilişkin kararı buğday fiyatını artırıyor. İthalatın faturası kabarıyor.
Rusya tahılda yasaktan kota uygulamasına geçiyor
Rusya Tarım Ajansı Rosselhoznazdor’dan yapılan açıklama ile 20 Mart 2020 itibariye 10 gün süreyle tüm tahıllarda ihracatın durdurulacağı bildirildi. Sonra yeni bir açıklama daha yapıldı. Tahıl ihracatının belli bir kota çerçevesinde yapılacağı ilan edildi. Rusya Federasyonu Tarım Bakanı Dmitriy Patruşev, alınan önlemlerle öncelikle iç piyasada tahıl ihtiyacının karşılanmasını garanti edeceklerini ve muhtemel fiyat artışlarını önleyeceklerini söyledi. Bu zor süreçte Rusya, öncelikle kendi yurttaşlarının ihtiyacını karşılayacak ve stok durumuna göre ihracat yapılmasına izin verecek. Rusya’nın belirlediği ihracat kotası Haziran ayına kadar 7 milyon ton. Yeni üretim sezonunda Rusya’da üretimde yüzde 5 civarında artış olacağı tahmin ediliyor.
Türkiye nasıl etkilenir?
Rusya’nın aldığı bu karardan en çok etkilenecek ülkelerden birisi Türkiye olacak. Rusya’nın buğday ihracatında Türkiye ilk sırada, Mısır ikinci. Türkiye, ayrıca Rusya’dan kepek, mısır ve diğer ürünleri de ithal ediyor. Rusya’nın ihracata yönelik açıklamaları ile buğday fiyatı ton başına 15-20 dolar arttı. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bu dönemde yaptığı 200 bin ton ithalat ihalesine 175 bin ton teklif geldi.
Türkiye’de yeni sezon buğday hasadına yaklaşık iki ay kaldı. Haziran ayı başında Çukurova›da buğday hasadının başlaması bekleniyor. Hasat dönemine kadar depolardaki stok ihtiyacı karşıla mı? En kritik soru bu. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ve TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal’ın yaptığı açıklamalara göre yeterli buğday stoğu var. Yazıyı yazmadan önce Ahmet Güldal’a bir kez daha stok durumunu sordum. Yeterli ürün olduğunu ancak fiyatların aşırı artmaması için ihtiyat amaçlı ithalat yapılabileceğini söyledi. Hasat öncesi önemli bir sıkıntı yaşanmayacağını belirten Güldal, üretimde bir miktar artış beklediklerini de vurguladı.
Un ve makarna ihracatında sıkıntı yaşanabilir
Koronavirüsün etkisi uzun süre devam ederse Türkiye’nin buğday ithal ederek un ve makarna ihracatını eskisi gibi sürdürmesi zor olabilir. Türkiye’nin ürettiği ortalama 19-20 milyon ton buğday ancak kendi ihtiyacını karşılayacak miktarda.
Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında buğday ithal edilerek un, makarna ve diğer mamuller elde ediliyor ve ihraç ediliyor. Koronavirüs önlemleri devam ederse ithalat kolay olmayacak. Bundan da un ve makarna ihracatı olumsuz etkilenebilir. İthalat yapılması zorlaşırsa Ticaret Bakanlığı, yerli buğdaydan ihracat amaçlı un ve makarna üretimine sınırlama getirebilir. Bu konuda çalışmalar yapıldığını ve bu seçeneğin masada olduğu biliniyor.
Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, ithalata dayalı un ve makarna ihracatı belli riskler taşıyor. Yani Rusya’dan veya başka ülkelerden buğday ithal ederek un, makarna ihracatının sürdürülebilirliği tartışılmalı. Koronavirüs bu konuda bir kez daha şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gerektiğini gösterdi. Yerli üretimi artırarak buna bağlı ihracat çok daha büyük katma değer ve avantaj sağlayacaktır.
Türkiye’nin yasakları
Türkiye de bazı ürünlerde ihracatı özel izne bağladı. Aslında fiili olarak yasakladı demek daha doğru. Bu ürünler soğan, patates ve limon. Soğan ve patatesle ilgili karar bu yılın hemen başında alındı. Bu iki ürüne ilişkin karar koronavirüs ile ilgili değildi. 2018 ve 2019’da soğan ve patates ithalatı yapan Türkiye, Ocak ayı başında stoklarına bakarak, tekrar ithalat yapmamak için ihracata sınırlama getirdi. Bugün bakıldığında alınan kararın doğru olduğu görülüyor.
Limon ihracatına ilişkin sınırlama ise yeni. İhracatçı Birlikleri’nin üyelerine yaptıkları duyuruya göre ağustos ayına kadar limon ihracatı özel izne bağlandı. Yine stok durumuna bakılarak ve limonun C vitamini içeriği nedeniyle koronavirüse karşı tüketiminin artması, yoğun talep görmesi nedeniyle limon ihracatı fiili olarak durduruldu.
EN ÇOK PATATES, SOĞAN VE LİMON FİYATI ARTTI
Çok ilginçtir ki, şu anda iç piyasada fiyatı en çok artan ürünlerin başında da limon, soğan ve patates var. İhracatı engellenen ürünlerde fiyat düşüşü değil fiyat artışı var. İhracat olsa hem fi yat çok daha yüksek olur hem de bu ürünlerin temininde sorun yaşanacaktı. Soğan ve patateste yeni ürün hasadı bugünlerde yapılacak. Öncelikle hasadın yapılabilmesi için çiftçinin, mevsimlik işçilerin tarlaya ulaşması için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Ayrıca hasat edilen soğan ve patatesin tüketiciye ulaşması sağlanmalı. Limonda ise hasada daha 4-5 ay var. Bu nedenle eldeki limonla 4-5 ay idare etmemiz gerekiyor. Aldığımız bilgilere göre Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı birçok tarım ürünü ile ilgili durumu yakından takip ediyor. Duruma göre bazı ürünlerde daha ihracat engeli gelebilir. Özetle, koronavirüs nedeniyle tarım ürünleri dış ticaretinde de çok ciddi düzenlemelerin, ihracat, ithalat yasaklarının yaşanacağı bir döneme girildi. Artık “paramız var istediğimiz yerden ithal ederiz” dönemi bitiyor. Her ülke kendi potansiyelini değerlendirerek üretimi ön plana almak zorunda. Türkiye, bu konuda potansiyeli en yüksek ülkelerden birisi. Doğru değerlendirilirse kendisine yeterli üretimi yapabilir. Aynı zamanda ciddi bir ihracatçı da olabilir.