TUNÇ DİPTAŞ
tunch@tunchdiptas.com
Başarısız olmaktan korkuyor musunuz? İnsanın bilinçli olarak düşünmediği ama günlük yaşamını derinden etkileyen bir soru bu.
Başarısızlık korkusu… İnsanı kendi konfor alanına hapseden, paralize olmasına sebep olan güçlü bir duygu.
Öyle ki Amerika’da yapılan bir araştırmada insanlara hayatta en çok neden korktukları sorulmuş. 1083 kişi ile yapılan bu araştırmanın sonuçları hayli ilginç.
Ankete katılanların %30’u bu soruya örümcek, yılan gibi hayvanların en büyük korkuları olduğunu söyleyerek cevap vermiş.
%15’i deprem gibi doğaüstü olaylardan, %9 evde yalnız kalmaktan korktuğunu belirtmiş.
%31 ise başarısızlık korkusunun hayatlarında yaşamak istemeyecekleri en büyük korku olduğunu söylemiş.
Bu araştırmanın sonuçları şunu gösteriyor. İnsanlar başarısız olmamak için riske girmemeyi, istekleri doğrultusunda aksiyon almamayı tercih ediyorlar.
Yıllarca aynı şirkette, aynı pozisyonda, aynı maaş ile çalışıp bundan şikâyet eden insanların aksiyon alamamalarının sebebi de bu.
Başarısızlık korkusu sadece kariyerimiz değil hayatımızın her alanında karşımıza çıkabiliyor. Yeni bir şehre taşınmak istediğimizde, yeni bir pozisyona geçmek istediğimizde, yeni bir projeye başladığımızda bazen de yeni bir ilişkinin arifesinde beliriyor.
Beynimiz makine gibi çalışıyor
Beynimizde, pek çok farklı görevi yerine getiren çeşitli merkezler var. Ancak esas görevi bizim hayatta kalmamızı sağlamak. Korku, amigdala bölgesinin sorumlu olduğu bir duygu.
Bir tehlike durumunda acil durum düğmesi gibi devreye giriyor, düşündüğümüz her şeyi hükümsüz kılıyor ve mantığımızı devre dışı bırakıyor.
Beynimizin bu özelliğinin farkında olursak, aklımızı devreye sokarsak korkuyla baş edemeyip paralize olmak yerine üzerine gidip kendimizi geliştirmeyi başarabiliriz.
Tarihte bunu başarmış, başarısızlık korkusunu yenebilmiş birçok ünlü isim var.
Michael Jordan
Tüm zamanların en iyi sporcularından biri kabul edilen Michael Jordan başarısızlıklardan doğmuş müthiş bir hikâyenin ürünü…
Michael Jordan’ı dünyanın bir numarası yapan başarısızlık korkusuyla paralize olmayıp her seferinde onun üstüne gidip harekete geçebilmesi…
60 yaşındaki Michael Jordan’ın “Yaşam” (The Life) isimli hayatını anlatan kitabının tamamında başarısızlık korkusunun yerine konmuş inanç, kararlılık ve cesaret var.
“Kariyerimde 9000’den fazla başarısız atış yaptım. 300’den fazla maç kaybettim. 26 defa antrenörüm tarafından maçın final atışını yapmak üzere görevlendirildim ve bu atışları kaçırdım. Başarısız olduğum her atıştan, kaybettiğim her maçtan sonra çok çabuk ayağa kalkıp başarılı oldum.
Bu sözler Michael Jordan’a ait.
Ona göre başarısızlık hedeflere ulaşmak için bir basamak. Öğrenilmiş çaresizlik onun lügatında asla yok. Lise yıllarında okulunun basketbol takımına yeterince uzun boylu olmadığı için seçilmediği zaman günlerce ağlamış Michael.
Daha sonra lise takımının hocası ona asla iyi bir oyuncu olamayacağını söylediğinde hayal kırıklığı yaşamış. Michael Jordan’ın NBA’ye geçtikten sonraki ilk altı sezonunda da hiçbir başarısı yok.
Tüm yeteneğine ve çalışmasına rağmen play-off ’lara dahi taşıyamamış takımını...
Çok iyi oynamasına, birçok otorite tarafından iyi bir oyuncu olarak gösterilmesine rağmen başarısız olmuş.
Ancak yılmamış, her yıl kendini ve takımını geliştirmek için çalışmış.
Öyle ki yeni antrenör Phil Jackson takıma gelip bütün sistemi değiştirmek istediğinde onu desteklemiş ve değişime ayak uydurmuş.
Michael Jordan bir röportajında her başarısız olduğunda bunu bir öğrenim olarak gördüğünü, anında karar alıp hemen ayaklarının üzerinde durduğunu anlatıyor.
Korkulara rağmen karar alabilmek
Hayatta bulunduğumuz yeri kaderimiz yerine yetenek ve yetkinliklerimiz sayesinde aldığımız kararlar belirler. Karşılaştığımız engeller karsısında iki seçimimiz vardır:
Ya yerimizde saymak ya da üzerine gidip kendimizi geliştirmek. İnsanlar her gün çok sayıda karar alırlar. Ve bu kararlar kurumları ve beraber çalıştıkları insanları da etkiler.
Başarısızlık korkusuyla alınan ya da alınamayan kararlar kurumları yavaşlatır, güçsüzleştirir, rekabet yarışının dışına iter.
Öğrenilmiş çaresizlikler yaşayan, kurban rolüne bürünmüş çalışanlar, gücünü kendinden değil koltuktan alan, şüpheyle yöneten liderler ortaya çıkarır.
Önemli olan her kara bulutun arkasında bir umut ışığı olduğunu bilmek ve her korkunun bizi anlamlı bir yola götürmeye çalıştığını unutmamak.
Goethe’nin söylediği müthiş söz ile yazımızı bitirelim: “İnsan bir konuda karar alıp kendini tamamen adadığında Tanrı da harekete geçer. Dünya ikiye ayrılıp ona yol verir.”
İnsanın herhangi bir konuya kendini adamasının yolu da başarısızlık korkusundan sıyrılıp cesaretle korkusunun üzerine gitmesidir.