Cumhurbaşkanı Erdoğan pazartesi günü Türkiye’de 6.5 milyon konutun acilen kentsel dönüşüme girmesi gerektiğini belirtti. Öte yandan Maraş depremi sonrasında yaklaşık 650 bin bağımsız birimin yıkıldığı ya da ağır hasarlı olduğu açıklandı. Orta hasarlı bağımsız birim sayısı ise 170 bin civarında. Her ikisinin toplamının iki katı kadar hafif hasarlı konut var. Kısacası Türkiye’nin önünde devasa bir sorun duruyor. En şiddetli depremde bile idealinde can kaybı olmayacak şekilde ya da hiç olmazsa can kaybını çok ama çok sınırlı tutacak biçimde söylenen sayıda konut inşa etmek ve onarılabilecekleri onarmak kaçınılmaz bir görev.
Özellikle Maraş depremi sonrası ortaya çıkan konut ve altyapı ihtiyacını mümkün olduğu kadar kısa sürede gidermek gerekiyor. Finansmanının çok büyük bir sorun olduğu açık. Ama açık ki karşı karşıya olunan sorun salt finansman sorunu değil. Hem bu bölgede yapılacak inşaatlar hem diğer bölgelerde kentsel dönüşüme girecek konutların inşaatları için uyulması gereken mevzuatın gözden geçirilmesi gerekiyor. Daha önemlisi de bu mevzuata uyulmasının nasıl sağlanacağı. Nasıl bir cezalandırma ve ödüllendirme yapısı kurulacak? Gözünüzden kaçmamıştır. Çarşamba günü, Uşak’ta dökülmekte olan betona su katanları uyaran kontrol mühendisinin dövüldüğü haberi yer alıyordu basında. Mevzuatın olması gerekli ama yeterli değil. Elbette bir de işin eğitim-ahlak boyutu var.
Vaktiyle konutlarımızı düzgün biçimde yapabilseydik bunca canı kaybetmeyecektik. Salt ekonomik boyut açısından ise şunu düşünün: Konut stokumuz sorunsuz olsaydı, kentsel dönüşüm için gereken devasa finansman kaynaklarını başka alanlarda kullanabilirdik. Salt ekonomi açısından bakıldığında ne denli büyük bir potansiyel kaybımızın olduğu da ortaya çıkıyor. Ama bu noktaya ülkeyi getirdik. Bizim kuşak getirdi. Bizden öncekiler getirdi. Hiç olmazsa sonraki kuşakların önünü açmamız gerekiyor.
Cumhur İttifakı şu anda uygulanmakta olan ekonomi programının sahibi. Bu program sürdürülebilir değil. Mutlaka değişmesi gerekiyor. Hele deprem sonrasında bu değişimin bir an önce yapılmasında fayda var. Ancak, böyle bir söylem yok. Daha önce Millet İttifakı’nın ekonomi programını beğendiğimi bu köşede açıklamış ve bu yargımın nedenlerine yer vermiştim. Çok kısa olarak belirteyim: Ekonomide makule dönüleceğinin ve önemli kurumsal reformların hayata geçirileceğinin sözü veriliyor. Üzerinde ayrıntılı biçimde çalışılmış ve imza altına alınmış bir program, uygulama esnasında taraflar arasında ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların önceden en aza indirilmesi yolunda önemli bir adım. Geçen hafta ve pazartesi günü yaşananlar, ortaya çıkan anlaşmazlık çok büyük de olsa, İttifak’ın onu çözme kapasitesi olduğunu gösterdi. Şimdi, Millet İttifakı’na düşen en acil görev, deprem sonrasının tahribatının nasıl ortadan kaldırılacağını ekonomi programlarına inandırıcı bir biçimde koymaları. Ayrıca, bir daha aynı sorunlar yaşanmaması için, hazırlayıp imza altına aldıkları programlarda önerdikleri kurumsal yapıyı yeni gelişmeler eşliğinde gözden geçirmeleri gerekiyor.