Kocaman bir merhabalar!

Ben Ekin, Onarım Atölyesi | Regenerative Impact Space’in kurucusuyum! Uzun süredir hikayemde kaybettiğimiz üç şeyin peşinden koşuyorum: Adalet, hakkaniyet ve haysiyet. Daha adil, daha yaşanabilir bir dünya için çalışıyorum. Bizi bugüne getiren sistemleri nasıl dönüştüreceğimizin ve daha sürdürülebilir bir ekonomik sistemi nasıl tasarlayabileceğimizin peşinden koşan bir hikayem var.            

Bu hikayenin en son durağı ise kuruculuğunu üstlendiğim Onarım Atölyesi. Belki okuyunca aklınızda önce bir oto sanayi belki de fiziksel parçalar yamalar boyalar geldi ancak Onarım Atölyesi fiziksel bir onarım veya tasarım yapan bir alan değil, rejeneratif etki ile sistem dönüşümü için çalışan ve daha adil bir ekonomi tasarımın peşine düşen sınırları duvarları olmayan dünyaya sistemleri tasarlama perspektifinden bakan bir sosyal inisiyatif/girişim.            

Yaptıklarımızın hikayesini anlatmak zor ancak birkaç başlıkta toplarsak en temelinde özel sektörün etki odaklı radikal dönüşümünde yer alıyor. Onlara yol arkadaşlığı yaparak etki odaklı program, projeler ve iletişim süreçleri tasarlıyoruz. Nasıl daha adil bir ekonominin parçası olabilecekleri ile ilgili onlarla beraber yola çıkıyoruz. Kamu ile çalışmalar yürütüp politikalar bazında yeni bir ekonomi tasarımı masasına kamuyu davet ediyoruz. Ana durduğumuz yer ise sosyal girişimcilik, hak savunuculuğu ve sivil alan. Toplulukların, sosyal girişimcilerin, savunucuların hikayesinden öğreniyor, farklı alanlarda medya içerikleri üretiyoruz. En önemlisi de birbirinden farklı dilleri konuşan bu kurumlar arasında tercüman olarak ortaklaşa dönüşümü kolaylaştırma gayreti taşıyoruz. En çok sevdiğimiz şey ise konuşmak, anlatmak, atölyelerde açık alanlarda bir araya gelmek; kısacası dönüşümün kolaylaştırıcılığını üstlenmek demek mümkün! Bununla birlikte Doughnut Ekonomisi gibi küreselde gelişen yeni ekonomik modellerin savunuculuğunu, anlatıcılığını ve ülkemizdeki topluluk liderliğini üstleniyoruz.            

Ve bu hikaye ile birlikte bir deliliğin peşine düştüm. Ekonomi gazetesinde yeni bir ekonomi köşesiyle sizlere merhaba demeye geldim. Eskisine hiç benzemeyen, bu çağın anlatısına ayak uyduran, büyümenin değil onarmanın ve dağıtmanın peşine düşen bir ekonominin, yani yeni bir ekonominin hikayesini anlatmaya geldim. Belki de bugüne kadar ekonomi denince akla gelenlerin, hedeflenenlerin, bize çizilen oyun alanının dışına bakmaya ve sizi de dışarıya davet etmeye; en azından ütopya deyip geçtiklerinizin aslında yeni gelen ekonomi olduğunu anlatma gayretiyle her cuma bu köşede birkaç söz söylemek niyetindeyim.           

İnsanlık olarak yazdığımız ekonomi hikayesi bizi çoklu krizlerin merkezine sürükledi. Bugün dünya olarak gerçek bir dönüşümün içinden geçiyoruz. Çevresel olarak iklim krizi bugün içinde bulunduğumuz ekolojik krizlerden sadece birisi. Biyoçeşitlilik kayıpları, okyanus asitlenmesi, verimli toprağın ölümü ve dünyayı var eden yaşam destek sistemlerinin çöküşü. Öte yandan derinleşen yoksulluk, kaybedilen temel haklar ve gittikçe dengesizleşen bir refah haritası. Yazdığımız ekonomi hikayesi bilinen evrendeki tek yuvamızın da sonunu getirdi. Tüm bunlarla birlikte düne dair her şeyin değiştiği, teknoloji temelli dönüşümüzün hızlandığı, yeni bir internetin doğduğu ve belirsizliğin arttığı dönemeçte çok daha büyük bir eşikte bir karar noktasındayız: Yok ettiğimiz bu dünyayı, tahrip ettiğimiz çökmüş bu sosyal sistemler ile ne yapacağız? Her birimizin bildiği en büyük gerçek kapitalizmin öldüğü ve neoliberal politikaların artık yaşamı yok ettiği. Peki yerine ne koyacağız? İşte tam da burada cevap yeni bir ekonomi.           

Artık sürdürülebilirliğin iletişimciler ve PR amacıyla ayaklar altına alındığı bir sıfat tamlamasındaki sıfattan öteye gidemediği, kendi influencerlarını ve sayılarla ölçülen pazarlama stratejisini doğuran sürdürülebilirlik, doğru uygulandığı durumda bile artık bu yaşamı var etmek için yeterli değil. Bir canlının organizmanın veya sistemin hayatta kalma yeteneği olarak adlandırabileceğimiz sürdürülebilirlik bugünün dünyası için geç kalınmış bir çözüm. Bizim artık zarardan azaltmaya değil onarmaya ihtiyacımız var. Onarmak için ise doğru bir dağıtıma. Bugün gelirin çok büyük bir kısmı çok küçük bir kesimin elinde toplanıyor. Üstelik sadece gelir, refah ve mutluluk gibi pozitif etkenleri değil ölüm gibi negatif etkenleri de yanlış dağıtıyoruz. İklim krizinin varlığına neredeyse hiç etki etmeyen toplulukların iklim krizi sebebiyle ilk ölen topluluklar olduğu bir dönemde 21. yüzyılın ana meselesi neyi neden nasıl dağıttığımız oluyor. Artık yaşam yok olurken herkes için oyun alanı yeniden kuruluyor! Artık bu dünyayı büyüme arzusuyla tahrip edenlerin değil yaşamı onarıp değeri dağıtan iş modellerinin yükselişi başlıyor ve yeni ekonomi bu hikaye üzerine yazılıyor.          

Ben de her cuma bu köşede adil ve hakkaniyetli bir yeni ekonomiyi nasıl var edebileceğimizi, anlatma gayretinde olacağım. İnsanlık olarak bizi bugüne getiren ekonomik hikayeyi biz yazdık ve inanıyorum yaşamı onaracak herkese hizmet edecek yeni bir ekonomi hikayesini de aynı şekilde yazabiliriz. Doğru oyuncularla, doğru adımlarla ve bugüne kadar bildiklerimizin ötesine şöyle bir bakmayı deneyerek.        

İhtiyacımız olan tek şey cesaret, cesaret ve cesaret! Hadi her cuma burada adil bir yeni ekonomiyi beraber tartışalım!

Tüm yazılarını göster