KOBİ’lerin dijital dönüşümü nasıl olur?

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Ülkemizde ekonomi içindeki ağırlığı çok yüksek olan KOBİ’lerin dijital dönüşümünün kendileri tarafından değil, içinde yer alacakları platformlar üzerinden yapılması gerektiğini uzun süredir yazıyorum. Alibaba ile Maersk tam da bunu yapmaya karar vermiş.

Maersk ile Alibaba’nın, Maersk’in konteyner dolusu ve konteyner altı hacimdeki yükleri yönelik lojistik hizmetini Alibaba’nın e-ticaret platformuna entegre etmeye yönelik işbirliği, küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) şeffaf ve etkin maliyetli navlun seçeneklerine doğrudan erişini sağlamayı hedefliyor. İki kocaman şirketin KOBİ’lerin dönüşümüne yönelik bu adımını, daha önce de dile getirdiğim görüşümü desteklediği için size aktarmak istiyorum. KOBİ’lerin dijitalleşmesi, teşviklerle ve bunların başıboş bırakılması ile değil; kendilerini büyütecek araçları doğru kullanmalarının öğretilmesi ile mümkündür. Bunun örneğini bu işbirliğinde göreceğimizi tahmin ediyorum.

Maersk, Blockchain konusunda da öncülük etmeyi bilmiş bir şirket olarak teknolojinin olanaklarını kullanıp bunu kendi rekabet üstünlüğü aracı olarak müşterilerine yansıtmayı bilmişti. Alibaba’nın ise, Alibaba Cloud sistemi sayesinde Burger King’in Çin’deki operasyonuna nasıl yeni açılımlar getirdiğini yakın zamanda gördük. Buradaki büyük şirketlerin, küçük şirketlerin ve bireylerin (Burger King örneğinde fast food satın alan müşteriler) daha iyi seçeneklere sahip olması için harcadığı çaba, kendi ölçekleri nedeniyle ekonomik bir anlam taşıyor. Umarım bu cümle karışık gelmemiştir çünkü bunu anlayamazsak, ekonomimizi içinde bulunduğu sorunlardan kurtarmamız mümkün olmayacak.

Bunun Türkiye’deki en önemli örneklerinden birini zamanında Vestel oluşturmuştu. Biz yıllarca kurumsal kaynak planlaması (ERP) anlatırken Vestel bir gün çıkıp ERP kullanmayan tedarikçilerinden satın alma yapmayacağını açıklamıştı. Bunun basit bir nedeni vardı: Büyük miktarda üretim yapmaya ve böylece birim maliyetlerini düşürerek global oyuncu olmaya soyunan Vestel’in, malzeme girişlerini kağıt üzerinden takip etmesine imkan yoktu. Genellikle sadece bulundukları il için üretim yapan KOBİ’lerin ise, bu teknolojik dönüşüm için bütçe ayırmasını beklemek de yerinde olmazdı. Kapalı bir ekonominin işleyişi teşvik avlamak ve birbirinden Pazar payı/sipariş çalmaya dayanır. Vestel’in bu önemli adımı, Manisa’daki yaklaşık 16 bin tedarikçisini ileri teknolojiye taşırken en önemli boyutu, bunu global rekabetçilik ekseninde yaparak ekonomik olarak da mantıklı bir zemine taşımasıydı. Bugün böyle bir şey yapmaya kalksanız en azından sizi şikayet edenlerin koruyucularına hesap vermek zorunda kalırsınız. Bu, kalkınmamızın önündeki en önemli engellerden birini oluşturuyor.

Buradan Maersk-Alibaba hikayesine dönersek, konteynerlerden ziyade konteyner-altı yüklerin tam da bu örnekle benzerlik gösterdiğini anlamamız zor olmuyor. Paletler halinde organize edilmiş yükler, sandıklar ve küçük paketleri barındıran kutuların birleştirilmesiyle konteynerlerin içinde atıl kapasite bırakılmadan kullanılması, Maersk’in dev kapasitesinin daha iyi noktada kullanılmasının sağladığı faydanın ölçeği nedeniyle anlamlı hale geliyor.

Ancak bu işbirliğinin asıl ekonomik değerini yaratan, konteyner kapasitesini daha iyi kullanmayı sağlayacak adımın, Alibaba’nın e-ticaretteki ve e-ihracattaki gücü ile entegre edilmesi. Alibaba, brüt mal değeri (gross merchandise value-GMV) açısından dünyanın en büyük iki pazaryerinin sahibi durumunda. Bunlardan Taobao birinci ve Tmall da ikinci sırada yer alıyor. Alibaba.com’un B2B pazaryeri olarak gücüne eklenen bu B2C pazaryerleri önemli bir iş hacmi oluşturuyor ve bunun iyi yönetilmesi bahsettiğim ekonomi mantığı içinde değer taşıyor.

Bunu rakamlarla ölçersek, Alibaba’nın mali yılının 31 Aralık’ta sona eren üçüncü çeyreğindeki toplam cirosunun ulaştığı 38,38 milyar dolarlık düzey, yıllık bazda yüzde 8’lik büyümeye işaret ediyor. Şirketin 5,65 milyar dolarlık faaliyet kârının yıllık bazda yüzde 83 arttığı görülürken şirketin net kârı ise yüzde 333’lük artışla 6,71 milyar dolara ulaşıyor. Bu dönemde Alibaba’nın uluslararası B2B dijital ticaretteki şirketi AIDC’nin 5,17 milyar dolara ulaşan cirosundaki artış yıllık bazda yüzde 32 oluyor. Alibaba’nın toplam büyümesine bakıldığında, bunun ağırlıkla e-ticaret ve bulut bilişim kaynaklı olduğu görülüyor. Bunun arkasındaki strateji ise, yapay zekâya dayalı büyüme ve kullanıcıların katılımı olarak ifade ediliyor.

Türkiye, ATP sayesinde dalganın altında kalmayacak

ATP Yazılım ve Teknoloji A.Ş. ile Alibaba Cloud’un 14 Ocak’ta düzenlenen ATP Alibaba Cloud Zirvesi’nde açıklanan stratejik işbirliği kapsamında ENS (Edge Node Service) hizmetinin  ve bulut çözümlerinin ATP tarafından Türkiye’de sunulmaya başlamasının öneminden daha önce de bahsetmiştim. Yukarıda anlattığım oyunun içinde kalmamızı sağlayacak bu işbirliği, bizde mevzuatın yetersizliği nedeniyle bir türlü istediğimiz noktaya gelemeyen bulut hizmetlerinin kullanılmasında açtığı kapı nedeniyle önem taşıyor.

ATP CEO’su Ümit Cinali’nin zirvede dile getirdiği bakış açısı şimdiye kadar anlattıklarımın stratejik boyutunu açıklar nitelikte. Notlarımdan aktarıyorum:

“Türkiye bulut pazarının çok hızlı büyüdüğüne ve pazarın geçen yıl 800 milyon dolara ulaştığına dikkat çeken ATP CEO’su Ümit Cinali, önümüzdeki üç yıllık dönemde IDC verilerine göre pazarın 3 milyar dolara erişmesinin beklendiğinin altını çizdi. Dünyanın sayılı bulut tedarikçilerinden biri olan Alibaba Cloud ile yaptıkları bu iş birliği ile pazardaki büyümeyi hızlandırmayı, Türk şirketlerinin rekabet gücünü artırmayı hedeflediklerini söyleyen Cinali, ‘Buluta sadece hizmet olarak bakmıyor, çözümlerimizle entegre ederek kısa bir sürede müşterilerimize sunmayı hedefliyoruz. Türkiye’de hızlı bir şekilde yayılarak, iş ortakları yoluyla müşterilere ulaşacağız. Bu çerçevede ekosistem geliştirme çalışmaları, eğitim programları ve kanal yatırımlarımızla öncelikle iş ortaklarımızın yetkinliklerini geliştirmeyi amaçlıyoruz.’ dedi.

Türkiye’nin Doğu ile Batı’nın geçiş noktası olduğuna da değinen Cinali, eskiden İpekyolu ile ticaret yapılan bu yolun şimdi teknoloji üretiminin yoluna dönüştüğünü ifade etti. Türkiye çevresindeki ülkelerin de büyük bir potansiyel barındırdığını belirten Cinali, Alibaba Cloud ile yaptıkları bu iş birliğiyle ülkeler arasında e-köprüler kuracaklarını söyledi.”

Bu işin olmasa da vizyonun sonuçlarını ATP’nin 2024 büyümesinde görmek mümkün. ATP, gelirini 1,97 milyar liraya çıkarırken, net kârını ise reel bazda yüzde 157 artışla 457,2 milyon lira seviyesine yükseltiyor. FAVÖK’ünü yüzde 41 artırarak 604,9 milyon lira olarak gerçekleştiren ATP, operasyonel verimlilik ve stratejik yatırımlarla istikrarlı büyümesini sürdürüyor.

Bu rakamları değerlendirirken, 2024’ün şirket için yalnızca finansal başarının değil, aynı zamanda küresel büyüme stratejisinin de öne çıktığı bir yıl olduğunu belirten ATP Genel Müdürü Ümit Cinali, “Türkiye ekonomisinin sıkı para politikaları ve enflasyonla mücadele önceliği doğrultusunda şekillendiği bu dönemde, çeşitlendirilmiş iş modelimiz, global operasyonlarımız ve stratejik aksiyonlarımızla istikrarlı bir büyüme kaydettik. Güçlü iş ortaklıklarımızla değer yaratmaya devam ederek global pazarlardaki varlığımızı genişlettik. 2024 yılı gelirlerinin yüzde 30’unu uluslararası pazarlardan elde ettik. Güney Afrika, Botswana, Zambiya ve Azerbaycan hizmet verdiğimiz ülkeler listesine eklendiler. Çözümlerimizi ileriye taşıyacak yatırımları büyüterek sürdürdük. Yapay zekâ ve robotik süreç otomasyonunu etkili kullanarak verimliliğimizi artırdık ve kârlılığımıza yansıtmayı başardık. Aynı faydaları müşterilerimize yansıtacak ürün ve hizmetleri oluşturmaktayız.” şeklinde konuşuyor.

Bunun üzerine Alibaba Cloud Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye Genel Müdürü James Wang’ın şu sözlerini eklemek gerekiyor: “Bulut servislerimizi globalde yaygınlaştırmak, aynı zamanda yerel ihtiyaçları da karşılamak stratejimiz doğrultusunda Türkiye’deki altyapı ve teknoloji yatırımlarımıza devam etmeye kararlıyız. Bu sayede müşterilerimiz Türkiye’deki ve tüm kıtalardaki, küresel altyapımız ve servislerimizden daha etkin bir şekilde faydalanma imkânına sahip olacaklar. Yerel depolama, bilgi işlem ve ağ olanaklarını kullanarak yerel düzenlemelere uyum sağlamak ve aynı zamanda küresel bulut servislerinden yararlanmak mümkün olacak. Bu şekilde, yerel müşterilerimizin Avrupa, Amerika, Çin, Mısır, İngiltere gibi birçok bölgedeki pazarlara erişmelerini ve büyümelerini destekleyebiliriz. ENS lansmanının bir başlangıç olduğunu belirtmek istiyorum. Bu iş birliğiyle daha yüksek erişilebilirlikle bir yerel bir bulut ağı oluşturmaya devam edeceğiz.”

Bu açıklamaların toplamı bizim yeni dalgada sörf yapmak için uygun pozisyonu aldığımızı gösteriyor. Dalganın altında değil, üstünde yer almayı başarmamız mümkün. Biz genellikle treni kaçırmak üzerinden değerlendirme yaptığımız için trenin yanlış vagonuna binmenin ya da depoya giden katarda hapsolmanın ayrımını koyamıyoruz. Bu nedenle sörf benzetmesini yapmayı tercih ediyorum.

Uluslararası dinamikle ulusal kalkınma süreci

Son dönemde yerli ve milli terimleri üzerine daha çok tartışma yapıldığına tanıklık ediyorum. Burada da benim durduğum yer gerçek veriye dayanan saha bilgisi ile doğru adımları atmaya odaklanıyor. ATP Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı (CMO) Dr. Murat Aras’ın sözleri, anlatmak istediğim şeyi çok net ortaya koyuyor: “Alibaba Cloud, AI ve bulut teknolojileri konusunda çok ileride. ATP olarak biz de BT ve dijital dönüşüm konularında kendimize çok güveniyoruz. Çin’de Alibaba Cloud konusunda deneyimli bir BT organizasyonumuz var. Uygulamalı yetkinliklere sahibiz. Fakat müşterilerimize gerçekten faydalı olacak hatta paradigmaları değiştirecek bir bulut dönüşümünü hayata geçirebilmek için ne teknoloji ne de yetkinlikler tek başına yeterli değil: müşterilerin problemlerini de çok iyi anlamak gerekiyor. Bu noktada Alibaba Cloud ile yerel pazardaki büyüme stratejimizi tamamen kanal yapımız ve iş ortaklarımız üzerine kurduk. İş ortaklarımız müşterilerini ve problemlerini bizden çok daha iyi tanıyor. Nasıl çözümlere ihtiyaç duyduğunu bizden daha iyi biliyor. Stratejik olarak bu bilgiden, ATP’nin gücünden ve Alibaba Cloud'un ileri teknolojilerinden faydalanarak bulut dönüşümünü iş ortaklarımızla birlikte gerçekleştireceğiz."

Nereden nereye geldik, değil mi? Aslında yaptığım, bir yolculuktan çok çemberi tamamlamaktı. Bu tamamlama noktasında yeniden işi konteyner meselesine bağlayayım. Bunun için Alibaba Cloud Türkiye Ülke Müdürü Onur Oğuz’un sözlerine başvuracağım: “Her sektörden ve segmentten müşterinin ihtiyacını karşılayacak, zengin ve güçlü, teknik yetkinliği ve destek hizmetleri kalitesi yüksek, ekosistemi güçlü bir portföy oluşturmaya odaklanıyoruz. En önemlisi ürün ve hizmetlerimizin sürdürülebilir ve ulaşılabilir olmasını önemsiyoruz. Bulut servislerimizi kullandığınızda gelecekteki ihtiyaçlarınızı karşılamasına ve maliyetlerin sürdürülebilir olmasına odaklanıyoruz. Türkiye’deki ENS servisi yatırımımızı yaptık ve işlem gücü, konteyner, depolama, ağ oluşturma, yönetim, güvenlik gibi kritik servislerimizi getirip, müşterilerimizin, ekosistemimizin kullanımına sunmaya başladık. Müşterilerimizin, düşük gecikme süresi, verinin Türkiye’de barındırılması, etkin hibrit bulut mimarileri oluşturma gibi teknik ihtiyaçlarını karşılayarak, bulut dönüşümlerini ve inovasyonlarını hızlandırmalarına yardımcı olmayı hedefliyoruz.”

Konteyner ile başlayıp konteyner ile bitirmiş olayım ama ülkemizi daha ileriye taşımak için aradaki hikâyeyi kavramanız gerektiğini unutmayın. 

Tüm yazılarını göster