2023 yılını geride bırakıp yepyeni beklentiler ve yeni umutlarla 2024 yılına girmek üzereyiz.
Yılın son haftasında ekonomik veriler açısından kısmen sakin bir haftadayken biri geçtiğimiz haftanın son işgünü (22.12.2023) diğeri de hemen hafta başında (25.12.2023) gelen iki veri dikkat çekici oldu benim açımdan.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 22.12.2023 tarihinde açıklanan ‘Küçük ve Orta Büyüklükteki Girişim İstatistikleri, 2022’ çok önemli göstergeler içeriyor.
Ülkemizdeki mevzuat gereğince 250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 250 milyon Türk Lirasını aşmayan girişimler Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) olarak tanımlanıyor. KOBİ tanımını da kendi içerisinde mikro, küçük, orta ve KOBİ olarak ayrıştırmak mümkün.
2022 verilerine baktığımızda, KOBİ'ler 2022 yılında toplam girişim sayısının yüzde 99,7'sini oluşturmuş. Ülkemiz tartışmasız bir KOBİ cenneti. Buna karşılık; istihdamın yüzde 70,6'sını, personel maliyetinin yüzde 47,5'ini, cironun yüzde 42,5'ini, üretim değerinin yüzde 36,3'ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin de yüzde 36,4'ünü oluşturmuşlar.
Azımsanmayacak yüzdeler bunlar
KOBİ'lerin; yüzde 36,1'i toptan ve perakende ticaret sektöründe. Yani en çok ticaret sektöründe varlar. İmalat sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin oranı ise yüzde 12,2. Oransal olarak en az faaliyet gösterdikleri alan imalat sektörü. Fakat bu oransal küçüklüğe karşılık büyük işletmelerle kıyaslandığında KOBİ’ler 2022 yılında yüzde 31,5 orta düşük teknoloji üretim gerçekleştirmişken, büyük işletmelerde bu oran yüzde 29,1 olarak gerçekleşmiş. Orta Yüksek Teknoloji üretimdeki payları ise büyük işletmelerin hemen hemen yarısı (KOBİ: Yüzde 11,4 vs. Büyük işletme: Yüzde 23). Yüksek teknoloji üretimindeki payları da çok düşük (yüzde 0,7). Teknoloji kullanımında sınırlı bir iyileşme göze çarpıyor.
Bence en temel sorunlardan biri bu… KOBİ’leri Orta Düşük Teknoloji’den Orta Yüksek Teknoloji üretimine dönüştürmek ve Büyük İşletmelerle aradaki farkı kapatmak gerekiyor. Bunun için yapılması gereken sıkı bir planlama, doğru ihtiyaç tespiti, bu yönde verilecek teknik destek çok önemli iken Orta Yüksek Teknoloji üretim için gerekli personel tedariki konusunda finansal yapı güçlendirmesi şart.
2022 yılında KOBİ’ler toplam ihracatın yüzde 31,6’sını gerçekleştirmişler. Fakat KOBİ tanımı altındaki işletmelerin toplam ihracattaki payı 2013’ten bu yana kademeli olarak azalmış. Örneğin 2013 yılında KOBİ’lerin toplam ihracattaki payı yüzde 59,2 iken şimdi yüzde 31,6. 2022 yılı verisi öncesi son üç yıla baktığımızda 2019’da yüzde 36,6, 2020’de yüzde 36,4, 2021’de yüzde 30,4 olarak gerçeklemiş. Benzer gerileme toplam ciro payında da var. KOBİ’lerin toplam cirodaki payı 2013’te yüzde 63,8 iken 2022 yılında yüzde 42,5’e gerilemiş.
2022 yılı birinci çeyreğinden itibaren ve 2023’ün ilk yarısında seçici kredi stratejisi altında KOBİ’lerin kredilerden daha fazla yararlanması istenmişti. Bu süreçte büyük işletmeler aleyhine olan durum tamamen KOBİ’ler lehine dönecek şekilde kredi aktarım mekanizması tasarımı gördük. Şimdi geriye dönüp baktığımızda verilen onca desteğe rağmen KOBİ’lerin kan kaybettiğini görüyoruz. Bedava para KOBİ’lere yaramamış, tam tersine verimsizlik yaratmış.
KOBİ’lerin ağırlıklı pazarı açık ara Avrupa. Afrika’da Amerika’ya göre daha başarılılar. Amerika gibi katma değeri çok yüksek olan bir pazarda çok daha fazla yer almaları gerekiyor.
KOBİ’lerin ihracatının yüzde 91,7’sini imalat sanayi ürünleri oluşturuyor. Türkiye’nin genel ihracat yapısı ile uyumlu. Hizmet ihracatındaki payı artırsalar belki de daha çok katma değer yaratabilecekler. Burada da bir dönüşüm şart gibi duruyor.
Büyük işletmelerle KOBİ’ler arasında patent tescil sayısı yönünden de büyük fark var. Mikro, küçük ve orta boy işletmeler arasında patent tescil sayısında büyük farklar yok. Hatta ölçeğine göre mikro işletmelerin daha başarılı olduklarını bile söyleyebiliriz.
Verilere bakınca KOBİ’lerde arzu edilen dönüşümün sadece ucuz finansman sağlayarak olmayacağı ve hatta olmadığı kolayca gözüküyor. KOBİ’lerin dönüşümü açısından çok daha etkin bir yapının kurulması, ihracat pazarlarının katma değerli pazarlara yönlendirilmesi, hizmet ihracatı konusunda KOBİ’lerin teşvik edilmesi, özellikle yazılım ve oyun sektörü gibi alanlarda sektörel imtiyazlı yapının oluşturulması, teknoloji transferi ve teknolojiden daha fazla yararlanmaları konusunda uzmanlar eşliğinde KOBİ’lerin ihtiyaçlarının doğru tespit edilmesi, doğru yönlendirilmeleri şart. Bu konular Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın ortaklaşa destek verecekleri ‘KOBİ Başkanlığı’ gibi özel bir yapı üzerinden ilerletilebilir. Belli ki ne kadar iyi niyetli olursa olsun KOSGEB yapısı mevcut KOBİ’lerin gelişmesine fazlaca bir katkı sunamıyor. Çok daha rafine bir yapıya ihtiyaç var.
Diğer veri ise TÜİK tarafından 25.12.2022 tarihinde açıklanan ‘Kazanç Yapısı İstatistikleri, 2022’ verileriydi.
2022 yılında Ekonomik faaliyete göre yıllık ortalama brüt kazancın en iyi olduğu sektörler; finans ve sigorta faaliyetleri ile bilgi-iletişim sektörleri olmuş. Zaten büyümenin en iyi hissedildiği sektörler bu iki sektördü. Fakat bu iki sektörü temel alarak baktığımızda mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler ile konaklama-yiyecek içecek sektörleri yıllık ortalama brüt kazançları çok altlarda kalmış. Sektörler arası farklar çok yüksek. Büyümenin sağlıksız yapısı ücretlerde de kendini göstermiş.
Şimdi ileriye yönelik baktığımızda finans sektöründe çalışanların sıklıkla ve kolaylıkla acı reçeteye katlanılması gerektiğini söylemeleri 2022 yılından gelen çarpıklıkla elde edilen maaş farkı rahatlığından kaynaklanıyor olabilir.
Ücretlerin birbirine yapıştığını biliyorduk ama sektörler arasındaki ücret ayrışmasını görmek açısından bu istatistikler önemli ve değerli.
Bir kere daha hatırlatmakta fayda var. Acı reçete ancak herkesin gücü ölçüsünde katlanıldığında bir anlam ifade edecektir.
2024 yılının sizlere, ailelerinize ve güzel ülkemize mutluluk, hepimize sağlık dolu huzurlu günler ile birlikte bol ve bereketli kazançlar getirmesini dilerim.