Gökçenur Ataman
Enerji Yatırımları Danışmanı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) elektrik arz güvenliği konusunda sürdürülebilir bir politikanın yıllar içerisinde oluşturulamaması, siyasi mekanizmaların gerekli tedbirleri ve kararları almakta yetersiz kalması, sorunların krize dönmesine ve etkilerinin doğrudan halka yansımasına sebep olduğu görülüyor. Uzun süreden beri artarak devam etmekte olan elektrik enerjisi sorununun çözülebilmesi için KKTC’nin enerjide kaynak çeşitliliğine ve alternatif çözümlere ihtiyacı var. KKTC’ye gelen yakıtların şu an için yaklaşık olarak yarısının elektrik üretmek için kullanıldığı düşünüldüğünde ve elektrik tüketiminin sürekli olarak arttığı dikkate alınarak öncelikli adım atılması gereken alanın elektrik üretimi olduğu görülüyor. Güneş enerjisinde elektrik üreten sistemlere yapılan yatırımlar pik güç olarak, 100 MW’ı aşmıştır. Bu yüksek bir miktar olsa da sistemlerin düşük kapasite faktörleri sebebi ile elektrik ihtiyaçlarının %8-9 seviyelerindeki kısmını karşılayabilmekteler.
Arz güvenliği, tüketicilerin her zaman istenilen miktarda elektriği gerekli kalitede ve makul tarifelerle temin edebilmesi anlamına geliyor. İyi işleyen modern toplumlar ve ekonomiler için hayati öneme sahiptir. Dijital teknolojiler, iletişim altyapısı ve endüstriyel operasyonların tümü, güvenilir ve verimli bir elektrik kaynağına bağlıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin elektrik üretim, iletim, dağıtım işlerinin yürütülmesi amacı ile 1975’te Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) kurulmuş ve 1995 yılında yapılan Teknecik Santrali yatırımı sonrası KKTC’nin tek elektrik enerjisi üreticisi durumuna gelmiştir. Bu süre içinde artan talebe cevap verilebilmesi için 2003 yılında AKSA özel şirketinin santral yatırımı sisteme eklenmiştir. Yenilenebilir Enerji Yasası çerçevesinde ise KIB-TEK ve AKSA’ya ek olarak, tüm tüketicilere özellikle güneş enerjisi kullanılarak elektrik üretme hakkı tanınmıştır. Bu süre içerisinde Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile de çeşitli sebeplerle elektrik enerjisi alışverişi yapılmıştır. İki tarafta da oluşan ihtiyaç çerçevesinde hem enterkonnekte bağlantı noktası sayıları artırılmış hem de yapılan anlaşmalarla bu sürecin koordine edildiği biliniliyor. Yine KIB-TEK elektrik üretim, iletim ve dağıtım ile ilgili tüm tesislerin kurulmasını, işletilmesini, bakım-onarımını ve idamesinin sağlanmasını yürütmek sorumluluğuna sahiptir. Ayrıca nihaî tüketicilere elektrik sağlanması ve satışı ile ilgili ticarî prensiplerine belirlenmesi ve uygulanması işlerini de KIB-TEK yürütüyor. KIB-TEK’in hâlihazırda elektrik iletim ve dağıtım alanlarında doğal tekel konumunda olduğunu söylemek yanış sayılmaz. AKSA ise imtiyazlı sözleşme kapsamında elektrik üretiminde pay sahibidir. KKTC’nin elektrik talebinin yıllara göre büyüme trendi göz önüne alındığında, elektrik üretim sektörünün başka piyasa oyuncularını kaldırması imkânsız olmasa da zor gözüküyor. Günümüzde KKTC’nin mevcut elektrik santrali kurulu gücü puant yükleri karşılamakta yetersizdir ve enerji arz güvenliğini tehdit ediyor. KKTC’de talebin yüksek olduğu yaz ve kış dönemlerinde herhangi bir santralin devre dışı olduğu durumlarda yedek santral kapasitesi halen yoktur. Bunun sebebi ise KKTC’de enerji piyasasının serbestleştirilmesi sürecini yönetecek veya serbestleştirme olması durumunda piyasayı düzenleyecek bir otoritenin olmamasına bağlıdır.
KIB-TEK’in mevcut işletmecilik anlayışı, çağdaş eğilimlerle tam örtüşmeyen yapılanması, kurumsal kültürü ve mâruz kaldığı çeşitli dış müdahaleler; Kuruluşa yönelik bir reform ihtiyacını gerekliliğini ortaya koyuyor. Elektrik fiyatlarından sürekli şikâyet eden tüketiciler/müşteriler, hem KIB-TEK’in içinde sorunlarla yüzleşen personel, hem de kimi yöneticiler bu reform ihtiyacını dile getiriyorlar. Bunun yanı sıra toplam kurulu kullanılabilir güç 400 megavat civarında ve büyük kısmı fosil yakıta dayalı. KKTC elektrik şebekesi bir ada ülkesi olması ve diğer ülkelere bağlantısı olmaması açısından çok sağlıklı bir şebeke değil. Buna bir de şebekeyi besleyen yalnızca iki ana elektrik santral merkezi olduğunu eklersek, sorunlu durumlarda şebekenin çok kolay çöküşler yaşadığını biliyoruz. Kuzey Kıbrıs'ta elektrik kesintileri bu yüzden çok yaygın. Elde olan santraller belirli durumlarda ani talep değişikliklerine cevap veremiyorlar ve bazı ufak sorunlar bile kötü sonuçlar doğurabiliyor. "KIB-TEK’te reformlar noktasında öne çıkan iki seçenek olan özerkleşme ve özelleştirme önemsenmekte. Kurumun teknik bağımsızlığı ile malî bağımlılığı bir çelişki yaratıyor. Dolayısıyla KIB-TEK’in politika bağımsızlığının (yatırım kararları, arz güvenliği, vb.) sınırlanması ve malî kararlarının politika kararlarıyla uyumlandırılması, bu açıdan KIB-TEK’in sistem içindeki rol ve görevinin yeniden tanımlanması gerektiği gözlemleniyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güney Kıbrıs’la karşılaştırılabilir. Örneğin Güney Kıbrıs’ta yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi noktasında bir kararlılık oluştuğunu, bununla ilgili teşvik mekanizmaları geliştirilmiş, projelerin hayata geçirilmesi noktasında da belli bir mesafe kat edilmiştir. Ancak sistemin geneline bakıldığında Güney Kıbrıs’ın elektrik piyasasında da rekabetin esas olduğu bir yapıdan bahsetmek mümkün gözükmüyor ve piyasalarının önemli ölçüde liberalleştirildiğini savunsalar bile serbestleştirmenin asıl amacı olan rekabetin tesisi sağlanamamıştır.
KKTC’nin elektrik tüketim miktarlarının artması ve arz güvenliğinin sağlanabilmesi için Ankara devreye girdi. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında elektrik bağlantısı konusunda çalışan Ortak Enerji Çalışma Grubu Türkiye'den denizaltı elektrik bağlantısı aracılığıyla KKTC'ye enerji sağlamayı amaçlıyor. Yaklaşık 85 kilometre uzunluğunda birbirine yakın 3 güzergâh üzerinde duruldu ve kablo kapasitesine yönelik farklı senaryolar üzerinde çalışıldı. Yapılan çalışmalar sonucunda ülkeler arası elektriksel bağlantının en iyi şekilde HVDC-VSC modelinde yapılacağına karar verildi. Türkiye ile hat bağlantısı KKTC elektrik sisteminde yenilenebilir enerji payını arttıracağı öngörülüyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında bir şebeke entegrasyonu ile sinerjik elektrik piyasası modeli oluşturmak, bu sayede enerjide arz güvenliğini artırmak üzere kurulan ENTSO-E üyesidir. Enterkonnekte sistem bağlantıları üzerinden yapılan enerji alışverişleri ENTSO-E’nin iznine tabidir. Kıbrıs sorunu kaynaklı süregelen koşullar devam ettiği müddetçe, ENTSO-E’nin Türkiye ile Kıbrıs’ın kuzeyi arasında yapılacak enterkonnekte kablo bağlantısına izin vermesinin hayli düşük bir olasılık olduğu gözlemleniyor. Bu nedenle projenin ilk etabının Kıbrıs-Türkiye arasında olacak şekilde yeniden tasarlanması ve bağlantı uzunluğunun takriben 60 mile düşürülmesi alternatif çözümler arasında sayılıyor.
Türkiye’nin KKTC’nin elektrik arz güvenliğini sürdürülebilir kılacağı öngörülse de KIB-TEK’in hesaplarının ayrıştırılması başta olmak üzere, özelleştirme faaliyetlerine geçilmeden önce pek çok yapılması gereken reform önem arz ediyor. Yürürlükte olan yasal mevzuatın ve ulusal enerji planın günümüze uygun şekilde revize edilmesi KKTC’nin elektrik arz güvenliği için oldukça önemli. Daha da önemlisi, dağıtım hizmetlerinin özel sektör tarafından yürütülecek olması işletmecilik alanında olumlu gelişmeler sağlayabilecekse de, bunun rekabetçi bir piyasa yoluyla fiyatları düşürmesi çok olası görülmüyor. KKTC için özellikle yüksek kapasiteli olan mevcut alım garantili sözleşmelerin elektrik maliyetlerinin azaltıcı etki yapmadığı gibi artırdığı tespit edilmiş ve yeni yatırımlar için alım garantili anlaşmalar yapılmamasının faydalı olacağı öngörülüyor.