KKM’deki yıllık yük şimdiden hesaplanabilir mi?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Maliye Bakanı Nebati, KKM'nin Hazine'ye yükünün yılın tümünde 15 milyar olacağını neye dayanarak söyledi?

✔ Bu hesaplamanın altında dövizin yıl sonuna kadar artmayacağı varsayımı mı yatıyor?

✔ Vatandaş ilk üç aydaki gibi faizin çok üstünde kur getirisi sağlayamazsa KKM'de durur mu?

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati kur korumalı mevduatta Hazine’ye binecek yükün, 570 milyar liraya ulaştığını söylediği toplam tutar üstünden yapılan hesaba göre yılın tümü için 15 milyar lira olacağını söyledi.             

Bakan Nebati’ye göre 15 milyar adeta hiçbir şeydi; hele hele ücretlilere yapılan zam ve feragat edilen vergiden dolayı oluşan 49 milyarlık tutarın yanında 15 milyarın sözü bile edilmezdi.       

Varsayalım KKM’den yılın tümünü kapsayacak şekilde gelecek yük 15 milyar lira. Ama herhalde bu tutara KKM’ye geçen şirketlere kambiyo karlarından dolayı sağlanan vergi avantajı dahil değil. Bakan Nebati keşke “15 milyar artı şu kadar da vazgeçilen vergi tutarı” diye bir açıklama yapsaydı...

YIL BİTMEDEN HESAP YAPMAK!

Daha henüz ilk üç ay dolmuşken yılın tümünde oluşacak yükün nasıl hesaplanabildiğini anlayamadık doğrusu.          

Keşke bakan önce ilk üç ayda ne tutarda hesabın vadesinin dolacağını ve bu hesaplar için ne kadar fark ödeneceğini açıklasaydı.       

Elde sağlıklı veri olmadığı için ilk üç aylık dönemde Hazine’ye binecek yük çok geniş bir marjda 10 milyarla 15 milyar arasında hesaplanıyor.         

Durum böyleyken yılın tümünde oluşacak yükün nasıl 15 milyarda kalacağı anlaşılamadı.

KUR ARTMAYACAK MI YANİ?

Maliye hadi diyelim her türlü veriyi elinde bulundurduğu için yılın tümüne dönük hesaplama yapma olanağına sahip.            

Ama Maliye’nin ancak tahmin edebileceği ve muhtemelen de yanılacağı çok temel bir gösterge var.            

Döviz kurunun önümüzdeki dönemde ne olacağını biliyor muyuz ki bir kur yükü hesaplayabilelim.           

Bu hesaplama, ancak olsa olsa mantığıyla yapılır ve “Kur muhtemelen şu düzeye çıkar, hesap açılışındaki kur da şu; dolayısıyla Hazine’ye şu kadar yük biner” denilebilir.         

Ama Maliye Bakanı Nebati, 570 milyar liraya ulaştığını belirttiği toplam tutarın değişmeyeceği varsayımıyla yılın tümündeki kur yükünün 15 milyar lira olacağını söylüyor.           

Bu ne anlama mı geliyor?      

Belli ki Maliye yılın kalan döneminde kurun değişmeyeceğini ve hep bu dolayda kalacağını, bu sayede de ilk üç ayda oluştuğu tahmin edilen yükün ötesinde bir yük ortaya çıkmayacağını varsayıyor. Örtülü biçimde şu söyleniyor gibi:          

“İlk üç ayda bir yük oluştu. Ama yılın kalan döneminde kur çok değişmeyeceği için artık Hazine’ye yük binmeyecek ve dolayısıyla üç aylık yük, yılın tümündekiyle hemen hemen aynı kalacak.”          

Böyle varsayılıyor olabilir.       

Ama eğer ikinci üç ayda ya da vadenin daha da uzatıldığı sonraki dönemlerde kur artışından artı bir kazanç elde edilemezse ve KKM faizi de şimdiki gibi yüzde 17’de tutulursa tasarruf sahibi bu faize razı olmaya devam eder mi, yoksa yüzde 60’ları bulmuş enflasyona bakıp “Ben gidiyorum” der mi?        

Vatandaş giderse nereye gider; çıkışlar başlarsa asıl KKM nereye gider?

ENERJİ FİYATLARI DIŞ TİCARET HADDİNİ DİBE ÇEKTİ

Türkiye ocak ayında ihracatını geçen yılın aynı ayına göre miktar olarak yüzde 10 artırdı. Ancak daha ucuza ihracat yapmak zorunda kaldık ve ihracatın değer artışı yüzde 6.5 oldu.               

İhracatı ucuza yaparken ithalatta tam tersi yaşandı. Ocak ayındaki ithalat geçen yıla göre miktar olarak yüzde 8.1 artarken, değerdeki artış yüzde 42.7’ye ulaştı. İhracatın tam tersi bir durum söz konusuydu ve aynı miktar ithalat için daha fazla döviz ödemek durumunda kaldık.           

Bütün bu sayıların özeti niteliğinde bir kavram var; dış ticaret haddi. İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle bulunan gösterge...          

İşte bu değer daha önce görülmedik bir düzeye geriledi.

Dış ticaret haddi ocak ayında 72.8 oldu.            

Bu düzeyin ne ifade ettiğini kavrayabilmek için tabii ki kıyaslama yapmak gerekir...            

Öncelikle şunu söyleyelim; TÜİK'in dış ticaret endeksini açıkladığı veri seti 2013 yılı başına kadar gidiyor. İşte ocak ayındaki 72.8'lik düzey, 2013 başından bu yana geçen yaklaşık dokuz yıldaki en düşük aylık gerçekleşmeye işaret ediyor.          

Dış ticaret haddi geçen aralık ayında 82.8, bir yıl önce ocak ayında ise 97.5 düzeyindeydi.          

Yani bu yılın ocak ayındaki endeks çok ama çok düşük.        

İyi de niye böyle oldu?               

ENERJİ FİYATLARI

Dış ticaret haddinin böylesine gerilemesinin tek nedeni var; o da enerji fiyatlarındaki artış. Sınıflandırmada yakıt olarak geçen enerji kaleminin ihracat birim değeri ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 57 artarken, ithalat birim değerindeki artış yüzde 217’yi buldu.            

Bu oranların bir sonucu olarak yakıt kalemindeki dış ticaret haddi 54.8’e kadar geriledi. Bu düzeyin ne kadar düşük olduğunun daha iyi anlaşılabilmesi için iki değer verelim. Yakıt grubunun dış ticaret haddi geçen aralıkta 81.4, geçen yıl ocakta 110.9 düzeyindeydi. Geçen yıla göre yarı yarıya bir düşüş var.

Yakıt kalemindeki dış ticaret haddinin böylesine gerilemiş olması da genel oranı aşağı çekti.                

SAVAŞIN ETKİSİ YOK

Dış ticaret haddindeki bu hızlı gerilemede savaşın etkisi hiç yok. Bu veriler ocak ayına ait.           

Rusya-Ukrayna savaşı şubat ayının son haftasında başladı ve enerji fiyatlarındaki tırmanış da özellikle mart ayında söz konusu oldu.         

Dolayısıyla dış ticaret haddinin şubat ayında yakıt kalemi kaynaklı olmak üzere biraz daha gerilediğini göreceğiz. Martta ise durum daha da vahim bir hal alacak.

Tüm yazılarını göster