✔ KKM'nin getirisi azaldıkça acaba tasarruf sahibi sistemden çıkmayı düşünür mü?
✔ Daha da önemlisi sistemden çıkış hızlanırsa para nereye gider?
✔ KKM'de yaşanabilecek bir çözülmeye karşı faiz tavanı kaldırılabilir mi?
Dünkü konuya devam edelim... Dünkü yazımda kur korumalı mevduatta Hazine ve Merkez Bankası’nca ödenen kur farkının giderek azaldığına dikkat çekmiştim. Her ne kadar KKM faizi düşüyordu ve bu durum söz konusu kurumlara daha fazla kur farkı yükü binmesi demekti ama diğer yandan kur artışı hatırı sayılır ölçüde durdurulduğu için "kur artışı-faiz" makası daralıyor, bu da kur farkı ödemesinin azalmasını sağlıyordu. Önümüzdeki birkaç günde dövizde olağandışı bir hareket yaşanmazsa KKM’de şimdiye kadarki en düşük kur farkı da ekim ayında ödenecekti.
Dünkü yazı ağırlıklı olarak bu farkı ödeyen Hazine ve Merkez Bankası açısından olan duruma ilişkindi. Hesap sahiplerinin yaklaşımına da özet olarak değinmiştim.
Bugün son gelişmeler karşısında hesap sahiplerinin nasıl bir tutum takınabilecekleri konusuna odaklanmak istiyorum.
Şu kesin ki kur korumalı mevduatta yeni bir döneme gelindi. Bu uygulamaya TL yatırarak girenler farklı bir hesap yapacak, dövizden dönüşümle hesap açtıranların da farklı bir hesabı olacak.
Koşullar bir tercihte bulunmayı zorunlu kılacak gibi... Öncelikle “Kur korumalı mevduatta kalmalı mı, yoksa çıkmalı mı” sorusuna yanıt aranacak. Sistemde kalınırsa zaten sorun yok; ama çıkma kararı verilirse nereye gidilecek, ele geçecek para ne yapılacak?
14 Ekim’de 1 trilyon 443 milyar lira olan toplam kur korumalı mevduat hesabının 692 milyar lirasını TL cinsinden açılanlar oluşturuyor. Aslında 692 milyar lira TL’de dururken “dövize gider” kaygısıyla “yerinden edilmiş” ve “liralaşma” adı altında “dolarlaştırılmış” bir para.
KKM’ye yatırılan 692 milyar lira bugüne kadar kur artışı sayesinde dövizin getirisine alıştı. Ama kur artık pek artmazsa, ki son dönemde artmıyor, ne olacak?
Hesap sahipleri oturup şu hesabı yapacak:
■ Kur yeniden artmaya başlar, ben yine KKM’de durayım.
■ Bu kurun artacağı yok, dövizi baskı altında tutuyorlar, en iyisi çıkmak.
Sorun, KKM’den çıkışı neyin körükleyeceği... Tamam, kur artışının yavaş olması bunun temel nedeni ama tasarruf sahibi sistemden çıkmadan önce eline geçecek parayla ne yapacağını elbette düşünecek.
Dövizden umudunu kesip sistemden çıkacak olanlar belli ki KKM’nin yüzde 13.5’e inen, kasımda da muhtemelen yüzde 12’ye inecek olan faizinden hoşnut olmadıkları için bu yolu tercih edecek. Çünkü bankaların mevduat faizi artık çok daha yüksek.
Merkez Bankası verilerine göre 14 Ekim itibarıyla tüm bankalar ortalamasında üç ay vadeli mevduatın ortalama faizi yüzde 19.23 düzeyinde. Bu vade görünürde üç ay, 32 günlük vadeyle aslında bir ay tutulan paraya üç aylık vade faizi uygulanmış oluyor.
Kaldı ki bu ortalama bir oran. Bazı bankalarda faiz yüzde 25’e kadar çıkıyor.
KKM’nin faiz yüzde 13.5, piyasadaki faizi yüzde 25 dolayında...
Halen KKM’de olan tasarruf sahiplerinin bir kısmı acaba kurun artmayacağına kanaat getirip yüzde 13.5 (kasımda yüzde 12) faiz yerine çok daha yüksek faiz elde etmek için sistemden çıkar mı?
Kur korumalı hesabı varken sistemden çıkarak döviz alıp bunu bir köşeye koymak yapılacak en anlamsız hareket. Zaten KKM’de dövizin getirisi garanti.
Ama KKM’den çıkıldığında ele geçecek parayla alınacak döviz vadeli yatırılırsa iş değişiyor.
Bir süre öncesine kadar bankalar döviz hesaplarına neredeyse hiç faiz vermiyordu. Ama ya şimdi?
Yine Merkez Bankası verileri, yine 14 Ekim’deki durum...
Dolarda bir aya kadar vadeliye yüzde 3.09 faiz veriliyor.
Euroda ise faiz uzun vadelide daha yüksek; altı ay vadeliye yüzde 2.30 faiz uygulanıyor.
Bu oranlar da tüm bankaların ortalaması, dolayısıyla ortalamanın üstünde faiz veren bankalar da var.
Ancak bazı bankaların döviz hesaplarına yüksek faiz vermek için paranın önce bir süre KKM’de tutulmasını ya da paranın bir kısmının KKM yapılmasını şart koştukları da biliniyor.
Döviz tevdiat hesabından dönüşümle açtırılan kur korumalı mevduat hesaplarının tutarı 14 Ekim itibarıyla 742 milyar lira. Bu hesapların önemli bir kısmının sağlanan avantajlar dolayısıyla tüzel kişilere ait olduğu tahmin edilmekle birlikte bu konuda detaylı veri bulunmuyor.
Tüzel kişiler elde ettikleri avantajları yitirmemek için sistemde kalmaya devam edeceklerdir. Ancak döviz hesabını bozdurarak sisteme giren gerçek kişilerin böyle bir durumu yok. Aslında döviz hesabı olan birinin bu hesabını TL’ye çevirip KKM’ye girmiş olmasını anlamak da zor ya, neyse...
Dövizden dönüşümle KKM hesabı açtıranların artı hiçbir getirisi bulunmuyor. Örneğin 1.000 dolarlık döviz hesabını KKM yapan biri, vade bitiminde yine 1.000 dolar alacak. Ama eğer vade boyunca kur artışı o dönemdeki faiz getirisinin altında kalırsa faiz farkı alma hakkı doğacak.
Kur korumalı hesaba 1.000 dolarla girdiniz ve kur faizden fazla arttığı sürece hep 1.000 dolarınız olacak. Peki bu parayı sistemden çıkarıp yine dolar cinsinden ama bankada vadeli mevduat olarak tutarsanız... En azından faiz alacaksınız.
Döviz hesabını TL’ye çevirip KKM’ye girmek zaten pek anlamlı değildi. Şimdi döviz hesaplarına eskisine göre yüksek sayılabilecek bir faiz verildiğine göre KKM’den bu faizden yararlanmak için çıkış yaşanabilir.
KKM’den çıkış olmasa bile bundan sonra sisteme girecekler herhalde iki kere düşünecektir.
KKM, kur artışına karşı iktidarın can simidi! Eğer sistemden kayda değer ölçüde çıkış yaşanırsa tasarruf sahibin tutmanın iki yolu var:
Birincisi; kur biraz bırakılır ve yine iyi bir getiri sağlanır. Bu pek tercih edilecek yol değil.
İkincisi; faizde tavan kaldırılır ya da politika faizi artı üç puan olan tavan bir şekilde yukarı çekilir. Örneğin politika faizi artı beş puan denilebilir. Ancak, bu faiz artırımı gibi okunacağı için bundan kaçınılır ve politika faiziyle olan bağ tümüyle koparılabilir. Ama bunun da sakıncaları var.
Bankalar ucuz kaynak bulmaya devam etmeli; etmeli ki gidip Hazine kağıdı alsınlar. Bankalar örneğin yüzde 30’a mal ettikleri parayla düşük faizli Hazine kağıdı alamazlar ki. Dolayısıyla bankaların ucuz para kapısı kapatılmamalı. İşte o kapıların en önemlisi de kur korumalı mevduatın düşük faizi.
En azından şimdiye kadar faizin çok çok üstünde olan kur artışından kaynaklanan milyarlarca liralık farkı niye ödüyoruz! Hatırlayalım; Hazine’nin yedi ayda ödediği kur farkı 85 milyar lira!
Bu arada dikkatinizi çekiyordur, geçen yıllarda bankalara nasıl da yüklenilir, “Bu kadar kar etmesinler” diye demeç üstüne demeç verilirdi. Oysa şimdi bankalar rekor kar açıkladığı halde “Bankalar çok kar ediyor” diyen kimse yok.
Neden? Çünkü bankalar kar etsin ki Hazine rahat borçlanabilsin, çarklar dönsün...