Merkez Bankası dün kritik bir adım attı ve Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının TL’ye dönüşümü için kriterler getirdi. Düne kadar bankaları KKM'ye yönlendiren Merkez Bankası şimdi tersi bir adım atarak bankalardan müşterilerini KKM'den TL mevduata döndürmeye ikna etmelerini istiyor. Yani aylardır süren "KKM hesaplarını artır" baskısı bitiyor; "KKM hesaplarını azalt" baskısı başlıyor. Bankaları bu yönde davranmaya zorlamak için ise kıstasları tutturamayan bankaları ek menkul tesisine mecbur tutacak.
Sonda söyleyeceğimizi başta söylemek gerekirse atılan adım zorlayıcı ve dolaylı olsa da doğru yönde atılmış adımdır. Geç kalmış olsa bile önemli bir yanlıştan dönüşün somut adımıdır. Bu kararla KKM yanlışından dönüş resmen ve fiilen başlatılmıştır.
Kur Korumalı Mevduat'ın yanlışlığı ve Türkiye ekonomisine getirdiği yükler üzerine çok yazılar yazıldı; çok uyarılar yapıldı. En son mayıs ayında bu köşede; "Kur Korumalı Mevduat (KKM) diye bir şey icat edildi, para ve kur politikasının ana aracı haline geldi... KKM hikayesi sürdürülebilir bir durum değildir" demiştim. O dönemde KKM'ler yeniden cazip hale gelmişti. Bankacılar müşterilerini arayıp onları KKM’ye ikna etmeye çalışıyorlardı. Kur Korumalı Mevduat hesaplarının toplamı 2,3 trilyon lirayı aşmıştı. Bankalar, Merkez Bankası’nın da yol vermesiyle çok yüksek faiz önermeye başlamışlardı.
Yeni düzenlemeye göre Merkez Bankası, 31 Aralık 2023’e kadar KKM hesaplarının TL’ye dönüşümü için kriterler getirdi. Vadesi gelen KKM hesaplarını, standart TL mevduata geçirme hedefi geldi. Kriter uygulama süresini Merkez Bankası 31 Aralık 2024’e kadar uzatabilecek. Merkez Bankası ayrıca KKM hesaplarında yenileme ile TL payına göre menkul kıymet tesisi konularında da yeni kriterler getirdi.
Merkez Bankası dün yaptığı bir başka tebliğ değişikliği ile ayrıca 1 aya kadar vadeli yabancı para mevduatında zorunlu karşılık oranını 4 puan artırarak yüzde 29’a yükseltti.
Bu iki kararla TCMB, bir yandan Kur Korumalı Mevduatları azaltırken diğer yandan zorunlu karşılık artışı ile hem KKM’den çözülen TL’nin kayabileceği muhtemel alanlardan biri olan döviz mevduatın cazibesini azaltmak hem de döviz rezervlerini güçlendirmek istiyor.
KKM uygulaması ilk başlatıldığında amaç paranın hızla dövize kaymasının ve TL'nin tepetaklak düşüşünün önüne geçilmesiydi. O zaman da çok söylenmişti; böylesi dolaylı ve sakıncalı bir yola başvurmadan Merkez Bankası politika faizi arttırılarak aynı etki çok daha doğrudan ve güçlü bir şekilde sağlanabilirdi; enflasyon da bu kadar artmazdı. Ama politika faizini arttıramayan Merkez Bankası dolambaçlı yollara sapmak zorunda kaldı.
Dünkü kararlardan anlıyoruz ki; Merkez Bankası hala faiz aracını etkili bir şekilde kullanmak yerine farklı yöntemlerle sorunu çözmeye çalışacak. Diğer bir deyişle kendisi faizi arttırmayacak ancak artışı bankalara yaptıracak. Diğer bir deyişle bankalar eliyle faiz artırımına gidecek.
Bu kararlar sonucu neler olabilir? Kastamonu Ilgaz Dağları’ndaki ünlü yol uyarı levhasında yazdığı gibi “Daş düşebülü, ayu çıkabülü, her şey olabülü.” KKM'den dönen para eğer faizleri yeterli bulursa TL mevduata dönebilir; eğer faizi enflasyona kıyasla düşük bulursa dövize kayabilir. Kısmen borsaya gider. Kısmen de altın olur yastık altına iner. Gayrimenkul piyasasının da bu değişiklikte bir miktar yararlanması olasılık dahilindedir. Yani her şey olabilir. Burada belirleyici kritik faktör faizlerin nereye kadar yükseleceğidir.