Kıymetlendir ki değerlensin!

Muhterem İLGÜNER MARKA ŞEHİR; Gün Bugün!

Sanki aynı anlama geliyormuş gibi; kıymet ve değer. Deyimlere göz gezdirince aradaki fark belli olmaya başlıyor; kıymete binmek - çok değerli duruma gelmek, kıymetini bilmek - önemini, değerini bilmek.

“Kıymet” değerden bir önceki adım; tozunu-toprağını almak, cilalamak, parlatmak, bir güzel sarıp-sarmalamak, ambalajlamak gibi. Mesela şehrin en yetkilisi diyor ki “şehrimizin marka değerini arttırmak, vs., vs.” Olur, ancak önce kıymetlendirmek, şehri önemsenecek, ziyaret nedeni oluşturulmuş hale getirmek gerekmez mi? Öyleyse önce kıymet sonra değer!

Kıymetlendirme; bir şehrin zorlama olmadan, adil bir şekilde, cazibe ve ikna yoluyla farklı paydaşların tercih ve davranışlarını etkileme becerisi olarak kabul edilmeli. Zorlama olmadan; yanaşacak gemilerden ayakbastı parası almazsanız işine geleceği için gemi şirketi tura bir şekilde dahil edip sizi o limana yanaştıracaktır. Güçlü, baskın bir isteğiniz olmasa da o şehri yarım gün ziyaret etmiş olursunuz. Şehir bu fırsatı doğru kullanıp siz de olumlu bir etki bırakıyorsa, anı oluşturabiliyorsa ne alâ! Aksi silik bir iz, bir – iki “hiç olmazsa” fotoğraf, sonraları adı belki de akla gelmeyecek bir uğrak. Cazibe ve ikna yoluyla; güçlü bir ziyaret isteği yaratmak, hayal kurdurmak, önemsetmek. Hedef bunlar olmalı. Sürdürülebilirlik şu an en geçerli kavram. Her kurum bu kavramın bir ucuna tutunmak arzusunda. Bence bir şehir için sürdürülebilirlik 2 kanaldan işlemeli:

1. Cazibe ve ikna yoluyla tercih ve davranışları etkilemeyi sürdürebilmek, becerebilmek; gözden düşmemek

2. Aynı zamanda şehrin değerlerini; doğasını, kültürel mirasını, yerleşik becerilerini koruyabilmek, elde tutabilmek

Bu ikisini eş zamanlı başarabilen, dengeyi kurabilen şehirler hem kıymetini koruyabilmiş hem de değerini arttırmış olacaktır. Venedik, büyük yolcu gemilerinin şehre yanaşmasını yasaklıyorsa en önemli cazibe unsurunu korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak adına böyle bir karar almak zorunda kalıyordur. Günü kurtarayım derken geleceği harcamamak için önlem alıyordur. Cazibe alanlarını çok kısa zamanda tüketen bizler için ders alınacak örnekler.

Paydaşlar; yani ziyaret, yatırım, yerleşim karar süreçlerinde yer alan, ağırlıkları farklı olsa da herkesin tercih ve davranışlarını etkileyebilenler. Bu zincirde en fazla ağırlık son insana verilmeli; ziyareti, yatırımı, yerleşimi bizzat yapacak kişiye. Onun yanı sıra ağırlıkları göreceli az olan seyahat acentaları, yatırım ajansları, insan kaynakları şirketleri sıralanabilir. Karar sürecinde yer alan üçüncü kişiler asıl kişi üzerinde oluşacak algının gücüne göre pozisyon alacaklardır. Yani, şehrin kıymetlendirme girişimlerinin niteliği ve etki olasılığı aracıları da harekete geçirecektir. Şehir yönetiminin şehri kıymetlendirmek için gerekli çabayı gösterdiğini varsayıyoruz; düz mantıktan vaz geçmiş, şehrin var olan değerlerini cilalamış, parlatmış ve bir güzel ambalajlamış kabul ediyoruz. Sıra bunları etkin bir şekilde ilgili gruplara iletmeye geliyor; interneti, sosyal medyayı bu amaçla doğru kullanmaya geliyor.

Kıymetlenen şehir ekonomik kazançlarını arttırmaya başlayacaktır; refah şehirde yaşayan herkes tarafından hissedilecek, elde edilecek itibar herkesi gururlandıracaktır.

Haftanın Şehri: CUSCO, PERU

And Dağları üzerinde, 3.450 metre yükseklikte kurulu, 480 bin nüfuslu Cusco Peru’nun tarihi başşehri olarak kabul edilmekte. Geçmişte İnka uygarlığının başşehri olan Cusco o günlerde dünyanın merkezi olarak kabul görmüş. 1983 yılından bu yana UNESCO kültür mirası listesinde yer alan şehri yılda 3,5 milyon turist ziyaret etmekte. Batı yarımkürede en eski kesintisiz yerleşim yeri olan Cusco taş işçiliğinin en nadide örneklerini barındırmakta.

16. yüzyılda İspanyollar tarafından ele geçirilen şehir hem İnka dönemi hem de koloni dönemi mimarisinin özelliklerini taşıyan taş yapıları ile ünlenmiş. Tabut, Yedi İblis, Zalimler gibi ilginç isim taşıyan dar yokuşlu sokaklarının her birinin ayrı bir hikayesi var. 1971 yılından bu yana yayın yapan ve her ay 16 milyondan fazla gezgine seslenen Travel + Leisure okuyucularının kültür, yiyecek, dostane tutum ve genel değerlemelerinden oluşan seyahat deneyimleri sonucu Cusco’yu Orta ve Güney Amerika’da en yüksek puanla birinci şehir seçmiş bulunmaktadır.

Tüm yazılarını göster