Ukrayna ile ilgili gelişmeler, yüksek enflasyon, büyüme eğilimi ve merkez bankaları politikaları küresel piyasalarda takip edilen ana konu başlıkları olmaya devam ediyor. Bilindiği üzere yüksek enflasyon, şahinleşen merkez bankaları, yükselen faizler ve likidite endişeleri eşliğinde, 2022 yılına riskli varlıklarda sert satış baskısıyla başladık. Ayrıca Rusya – Ukrayna savaşı da bu görünüme destek oldu. Riskten kaçış fiyatlamasıyla birlikte özellikle altın, petrol, tahviller ve ABD dolarında sert yükselişler, hisse senetlerinde ise sert satışlar öne çıkmıştı. Petrol fiyatları 125 doların üzerine çıkarak 2012 zirvelerini test etti. Devam eden dönemin Mart ayında ise aşırı satım bölgelerinde, Rusya – Ukrayna ile diplomatik temaslar eşliğinde piyasalarda hızlı yükselişler etkili oldu. Mart ayındaki tepki sürecinin ardından, Nisan ayında da hisse senetlerinde tekrar satış baskısı ile karşılaştık. Örneğin, küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksinin yılbaşında gördüğü rekor seviyelerden yüzde 10’unun üzerinde geri çekilmiş durumda.
Nisan ayında FED’in agresifleşerek daha hızlı faiz artışı ve bilanço küçültmeye gidebileceğine dair beklentiler öne çıktı. Son açıklanan enflasyon verileri, PMI anketleri gibi birçok makro veri de bu görünüme destek oldu. Kısacası FED’den gelen şahin mesajlar, FOMC toplantı tutanaklarında bilanço küçültmenin detaylarının konuşulması, Mayıs ayında ve devam eden iki toplantıda da 50 baz puanlık faiz artışı ihtimalini güçlendirdi. Örneğin, tutanaklara göre bilanço küçülmesi ayda en fazla 95 milyar dolarla yapılabilir. Küçülmenin 35 milyar dolarlık kısmı ipotek teminatlı menkul kıymetlerden, 60 milyar dolarlık kısmı ise hazine tahvillerinden oluşabilir. Tutanaklarda yer alan ifadelerde, FED üyelerinin genel olarak ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin aylık 35 milyar dolar düzeyinde azaltılmasını uygun gördüğü ve bir noktada ipoteğe dayalı menkul kıymetlerin aktif satışının düşünülebileceği bilgisi yer aldı.
Önümüzdeki döneme baktığımızda, Rusya – Ukrayna ile ilişkili risklerin gündemde kalmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Ayrıca daha uzun süre yüksek kalması beklenen enflasyon ve artan stagflasyon riskleri eşliğinde merkez bankalarından gelecek politika mesajlarının önemli olmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda da 4 Mayıs’taki FED FOMC toplantısı kısa vadede piyasalar için en önemli gündem konularından biri olacak. Piyasalar, merkez bankası hareketlerini oldukça agresif bir şekilde fiyatladı. Daha şahin FED beklentileriyle birlikte dolar endeksi son iki yılın zirvelerini, ABD 10 yıllıklarının son üç yılın en yüksek seviyelerini test ettiğini gördük. FED, ECB ve BoJ gibi merkez bankaları arasındaki politika ayrışması, dolar lehine hareketin devam etmesine katkıda bulundu.
FED öncesinde Mart TÜFE verilerine de kısaca değinmekte fayda var. Mart TÜFE verisinde yıllık TÜFE yüzde 7,9’dan yüzde 8,5’e, yani Aralık 1981’den bu yana en yüksek seviyelere çıktı. Bununla birlikte çekirdek TÜFE endeksi ise yüzde 6,4’den yüzde 6,5’e yani Ağustos 1982’den bu yana en yüksek seviyeye yükseldi. Verinin detaylarına baktığımızda, geçen yıl Koronovirüs (Covid-19) döneminde sert yükselişler gördüğümüz ikinci el taşıt grubundaki yüzde 3,8’lik düşüşün, çekirdek endeksteki yükselişi dengelediğini ancak endeksteki yükselişin genele yayılı olduğunu görüyoruz. Bu görünüm de şahinleşen FED’i destekler nitelikte. Barınma grubu, çekirdek endeksteki yükselişe öncülük ederken havayolu ücretleri, ev eşyaları, tıbbi bakım ve motorlu taşıt sigortası gibi diğer bileşenlerde de yükselişler görüldü. Ayrıca devam eden tedarik zinciri sorunları, hizmet fiyatlarının ivme kazanması ve fiyat baskılarının geniş olması, enflasyonda beklenen düşüşün uzun ve yavaş olacağına işaret ediyor olabilir. Bu da FED'in faizleri hızlı artırması gerekebileceği görüşlerini destekliyor. Bu doğrultuda daha yüksek, daha geniş ve daha kalıcı fiyat baskılarına işaret eden IMF’nin son açıklamalarını da not ediyoruz.
Enflasyonda yukarı yönlü riskler FED’in agresif tutumunu desteklese de, orta vadeli enflasyon görünümünde sınırlı da olsa gevşeme işaretleri var. Çekirdek TÜFE endeksinde, piyasa beklentisinin altında gelen artışın enflasyonda zirve seviyelere yakın olunduğuna dair görüşlere destek olduğunu akılda tutmakta fayda var. İşgücü piyasasında enflasyonist baskıların yavaşladığına dair bazı işaretler, işgücü katılımında toparlanma ve ücretlerde sınırlı da olsa daha ılımlı bir görünüm mevcut. Ayrıca öncü sinyaller görebileceğimiz ABD konut piyasasının tepe yaptığına dair bazı sinyaller var. Son açıklanan ikinci el konut satış verisi yıllık 6 milyon civarından 5,77 milyona geriledi. Ocak 2021'de 6,65 milyon ile zirveye ulaşırken, bu yıl 6,50 milyon zirvesini gördük. Fiyatlar ve mortgage faizlerindeki yükseliş ve piyasaya daha fazla arz geleceğine dair beklentiler, konut sektöründe yavaşlama olasılığını artıyor. Bu yavaşlamanın, FED'in faiz oranları görünümünü yeniden değerlendirmesi için tetikleyici olabileceğini düşünüyoruz. Strateji raporlarımıza da vurguladığımız gibi biz FED’in faiz artırımlarına başlaması ardından muhtemelen yılın ikinci yarısında görmeyi beklediğimiz sert ama bir seferden ziyade, dalga dalga türbülans sonrası FED’in havlu atmasını ve değerli metallerin fişeklemesini gündeme getireceğini düşünmeye devam ediyoruz.