Kırsal kalkınma destekleri ile göç önleniyor

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Almanya’da sadece tarıma değil kırsal kalkınmaya da çok önemli destekler sağlanarak kırsaldan göç engelleniyor.  Avrupa Birliği fonları, Federal Hükümetin sağladığı kaynaklar ve eyalet düzeyindeki desteklerle kırsalda yaratılan refah göçün gerekçelerini ortadan kaldırıyor.

Kırsal kalkınma için teşvik verilen alanlar

  • Tarım işletmeleri 
  • Pazarlama kanallarının iyileştirilmesi 
  • Piyasaya uygun ve çevre dostu tarımsal üretim
  • Ormancılık 
  • Hayvan sağlığının ve refahının korunması 
  • Bilimsel önlemlerin alınması
  • Kıyıların korunması 
  • Dezavantajlı bölgelerin desteklenmesi

Almanya gezimizde Berlin’in yanı sıra ağırlıklı olarak eski Doğu Almanya’nın kırsalını dolaştık. Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinden sonra sadece ekonomi, hukuk, sosyal yaşam alanında değil kırsalda da sağlanan uyum çalışmalarını yerinde gördük. Uzmanlardan bilgiler aldık.

Potsdam’daki Brandenburg Eyalet Tarım, Çevre ve İklim Koruma Bakanlığı (NLUK) Uluslararası Konular Bölüm Başkanı Dr. Jens-Uwe Schade ve Kırsal Kalkınma  Bölüm Başkanı  Dr. Harald Hoppe detaylı bilgiler verdi. Özellikle Dr. Harald Hoppe birleşme öncesi Doğu Almanya’da yaşamış, birleşme sonrası Batı Almanya’da görev yapmış ve sonra tekrar eski Doğu Almanya’ya dönmüş olması nedeniyle bu alanda hem bilgi hem de deneyim bakımından özel bir uzman.

Brandenburg Eyalet Tarım, Çevre ve İklim Koruma Bakanlığı’nın görev alanında merkezi konular, su ve toprak koruma, kırsal kalkınma, tarım, doğa koruma, çevre, iklim koruma ve sürdürülebilirlik konuları var. Bakanlığın sorumlu olduğu faaliyet alanları ise , Brandenburg Eyaleti Çevre Genel Müdürlüğü (LfU), Kırsal Kalkınma, Tarım ve Arazi Toplulaştırması Genel Müdürlüğü (LELF), Brandenburg Eyalet Orman İşletmeciliği (LFB) ile Nationalpark Unteres Odertal (Aşağı Oder Nehri Vadisi Milli Parkı) şeklinde sayılabilir.

Kırsalda refah olmadan kalkınma olmaz

Eyalet Tarım, Çevre ve İklim Koruma Bakanlığı Kırsal Kalkınma  Bölüm Başkanı  Dr. Harald Hoppe kırsalda yaşayan insanların refah olmadan kırsal kalkınma olamayacağını belirterek konuşmasına başladı. Hoppe: “Kırsal denilince akla hep tarımsal üretim gelir. Tarımsal üretim dışında da kırsalda yaşayanlar var. Kırsal kalkınmacılarla çiftçiler arasında hep tartışma yaşanır. Çiftçi örgütleri kırsal kalkınmacılara ‘çiftçilerin parasını elinden alıyorsunuz’diye tepki gösteriyorlar. Oysa bu doğru değil. Konuya bütüncül bakmak ve kırsalı bir bütün olarak ele almak gerekir.” yorumunu yaptı.

Avrupa Birliği açısından bakıldığında da bir konuya eğilirken bir başkasından vazgeçmek anlamına gelmediğini belirten Hoppe açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Avrupa Birliği 2013 itibari ile kırsal kalkınma için bir program başlatacağını duyurdu. Program 2015’te başladı ve 2023 ortalarına kadar sürecek. Toplam 1.3 milyar euro destek sağlanıyor. Sağlanan destek doğrudan yapılan ödemeler dışında üçte biri tarıma verilmesi öngörülüyor. Bu çok doğru bir karar. Üçte biri çevreyi koruma, sel felaketleri, suyun korunmasına, bizim için çok önemli olan Aşağı Oder Nehri’nin  ve sulak alanların korunmasına ayrıldı. Ayrıca 300 milyon euro köylerin kalkınması için kullanılıyor.  Eyalet Tarım Bakanlığı olarak tarım işletmelerinin rekabet gücünü ön planda tutuyoruz.  Aynı zamanda üretilen ürünler ne oluyor ona da bakmamız gerekiyor. Kırsal alandaki çalışma ve yaşam koşullarının gözetilmesi, kırsal yaşam standartları ile federal yani ülkedeki genel yaşam koşullarının eşdeğer olması için çaba gösteriyoruz.  Avrupa Birliği’nin sağladığı teşviklerle çevre koruma da iyileştirme yapılmasını sağlıyoruz.”

Birleşmeden sonra tarımda yaşanan değişim

İki Almanya’nın birleşmesinden önce Doğu Almanya’da kırsaldaki çocuk yuvası, kuaför, berber,  marangozluk ve diğer işlerin de tarım işletmeleri içinde değerlendirildiğini belirten Hoppe şu bilgileri verdi: “Tarım yapanlar aynı zamanda bu işleri de yapıyorlardı. Birleşmeden sonra bu işleri bırakıp sadece tarımla ilgilenmeye başladılar. İki Almanya birleşince tarım işletmelerinin sağlamlaştırılması ilk işimiz oldu. Brandenburg’da 180 - 190 bin kişi tarımda çalışıyordu. Toplam nüfus 2,3 milyondu. Şu anda nüfus 2,5 milyon. O zamanlar gübre, ilaçlama, yem konusunda sorunlar yaşanıyordu. Çerçeve,  koşullar çok değişti.  Verimlilik çok arttı. Marketlerdeki raflarda verimliliği görebiliyoruz. Eskiden batıdan gelen ürünleri raflarda görebiliyordunuz. Bugün doğudan ürünler raflarda eskisine göre çok daha fazla. Bu dönemde üretim zincirini desteklememiz gerektiğini gördük. Kaliteli üretim için üretenlerin birleşmesi gerekiyordu. Mevcut kooperatif çok büyüktü ama batı mevzuatına uygun çalışması gerekiyordu. Üretim zincirinde kooperatif olmadan sürdürmenin mümkün olmadığını gördük ve batı normlarına uygun kooperatifçiliği destekledik. Kooperatifin yatırım yapması ve teknolojisini yenilemesi gerekiyordu. Bunların hepsi yapıldı ve verimlilik arttı. Yeni teknolojiler ile yatırım yapmaları verimliliği arttırabilirken hayvan koruma mevzuatına uyum da önemliydi. Doğrudan yatırım teşvikleri tarımsal üretim için çok önemliydi. Bunların hepsi yapıldı. Avrupa Birliği mevzuatı ve hayvan yetiştiriciliği genel şartları desteklendi. Örneğin hayvanı iple bağlamak yasak, burada yasaklandı.  Brandenburg’da toprağımız kaliteli, iyi bir toprak değil. Kum gibi.  Bundan 50 yıl önce bilim insanları yoğun bir tartışma yaptı. Burada tarımın geleceği var mı? diye. Siyasetin verdiği cevap belli bir ödeme yapılması yönünde oldu. Dezavantajlı olan bölgelerde çiftçiye ek ödeme yapılması sağlanmaya başlandı. Toprak kötü olan ve dağlık bölgelerde de bu destek veriliyor. Bavyera’daki  çiftçilere de ek ödenek sağlanıyor.”

Avrupa Birliği fonları ile destekleniyor

Kırsal kalkınma için ve dezavantajlı bölgede tarımsal üretim yapanlar için Avrupa Birliği fonlarından yararlanıldığını anımsatan Brandenburg Eyalet Tarım, Çevre ve İklim Koruma Bakanlığı Kırsal Kalkınma  Bölüm Başkanı  Dr. Harald Hoppe: “ Sadece Avrupa Birliği fonları değil, aynı zamanda Almanya ulusal fonları var. Brandenburg Eyaleti’nin kendi kaynakları var. Bu fonlardan destek sağlanıyor. Toprak konusunda Polonya, Japonya, Sibirya’da da benzer sorunlar var. Tarım ve gıda üretimi yapılan her yerde güvenli üretim nasıl yapılacak sorusu hep gündemde. Avrupa Birliği ile yapılan çalışmalarda akıllı bir yaklaşım ile buradan doğanın korunması, çevre koruma ve yaşayan insanların refahı da öne çıkarılıyor.  Avrupa Birliği’nde tarım için ayrı bir destek sistemi var. Çiftçiye doğrudan bir ödeme yapılıyor.  Çevre koruma için destek ödenir. Köyde yaşayanlar için kırsal alan kalkınması ortak görev olarak benimseniyor. Tarımsal destek programı ve planı çerçevesinde sağlanan desteğin finansmanı yüzde 60’ı devlet, yüzde 40’ı eyalet sağlıyor. Köylerin kalkınması ve gelişmesi için alınan tedbirler başlığı ile verilen desteklerde Başkent Berlin yüzde 60’ını ve yüzde 40’ını yerel yönetim yani Potsdam sağlıyor. Yerel yönetimlere de destek sağlanıyor. Burada da toplam maliyetin yüzde 75’i federal hükümet ve eyalet tarafından karşılanıyor. Destek alacak köyler listesi hazırlanıyor.Köyse muhtar, beldeyse belediye başkanı tarım dairesine başvurarak yapacağı proje için yüzde 75’e kadar destek alabiliyor. Hatta özel şahıslar da bu destekten yararlanabiliyor. Bir köylü evinin çatısını onarmak için başvurduğunda yüzde 30-40 oranında hibe destek veriliyor. Destek kulağa hoş geliyor ama yüzde 60-70’ini karşılayacağınızı ispatlamanız gerekiyor.” değerlendirmesini yaptı.

Dezavantajlı bölgede tarıma 300 euroya kadar destek var

İki Almanya’nın birleşmesinde Doğu Almanya’nın dezavantajlarından bahsederken aynı zamanda avantajlarının da önemli olduğunu anlatan Hoppe, en önemli avantajın iyi çalışan bir hukuk sistemi olduğuna dikkat çekti. Dezavantajlı bölgelerde çiftçinin desteklenmesi için bazı kurallar olduğunu ve desteğin de buna göre belirlendiğini anlatan Hoppe şöyle devam etti: “Toprak analizi ile toprağın kalitesi belirleniyor. Bu analiz sonucunda çiftçiye yıllık bazda hektar başına 50 ile 300 euro arası değişen oranlarda hibe desteği sağlanıyor. Bu ne kadar devam eder bilemiyoruz. Dürüst olalım, şu anki bakanımız yeşillerden.  2025 sonrası için belli değişiklikler olabilir. Tamamen kaldırılması söz konusu olabilir. Çevrenin korunması ön plana alınabilir. Çünkü çiftçilerin Avrupa Birliği’nden doğrudan aldığı ödemeler var ve onlar devam eder. Arazi büyüklüğüne göre 200-300 euro destek sağlanıyor. Tabiiki Avrupa Birliği’nin  genel tarım ilkeleri ve mevzuatı yerine getirmek şartıyla. Hayvancılıkta yine belli kuralları yerine getirmek şartıyla bu destek alınıyor. ”

Kaynaklar doğru ve verimli kullanılmalı

Kırsal kalkınma konusunda en çok başvurulan desteklerden birisi Avrupa Birliği’nin yerel kalkınma temel yaklaşımı olarak bilinen LEADER çok etkin kullanılıyor. Kırsal alandaki desteklerin sadece işletmeleri değil kırsalda yaşayan herkesimi desteklediğini anlatan Hoppe: “Elbette kaynaklar sınırsız değil. Aynı evde olduğu gibi para hiçbir zaman yetmez. Çiftçi birlikleri, siyasiler çiftçiler için çok para istiyoruz demeleri onların görevi. Berlin’de olanlar da, Brüksel’de oturan komiserler de hep aynı şeyi söyler. Önemli olan kaynakları doğru ve verimli kullanmak, amaca uygun değerlendirmektir. Avrupa Birliği bölgesel kalkınma fonu var mesela.  Neredeyse hiçbiri buradaki kırsala gelmez. Şirketlere, büyük projeleri verilir. Avrupa Birliği tarım fonu ise daha küçük projeler için öngörülüyor. Tarım denilince sadece tarım işletmeleri için düşünülmemeli. Ortak Tarım Politikası’nın ana çekirdeği tarımdır. Ama aynı zamanda çiftçilerin yaşam alanlarının iyileştirilmesi için de değerlendirilmelidir. Kırsal alan ve köyleri ancak bu şekilde destekleyerek kalkınmayı, refahı sağlayabilirsiniz” dedi.

Tarımsal yapı değişti destekler çeşitlendi

Doğu Almanya zamanda kooperatiflerin çok daha büyük alanlarda bitkisel üretim yaptığını belirten Hoppe yaşanan değişimi şöyle anlattı: “ Kooperatif ortalama 4 bin 500 hektarlık alanda üretim yapardı. Günümüzde bu 700 - 800 hektara geriledi. Sadece kooperatif yok. Özel sektör de var. Burada 1600 bireysel çiftçi var. Ortalama 160 hektar işliyorlar.  Yapılar değişti, işletmeler küçüldü. Küçük işletmelerinde kendi birlikleri var. Brandenburg olarak 300 milyon Euro‘yu bunlar arasında paylaştırıyoruz.  Saksonya de bunu yapıyor, diğer eyaletlerde yapıyor.  Avrupa Birliği’nin sağladığı birçok fondan yararlanıyoruz. Bütünsel bir kırsal kalkınma için nüfusu az olan yerlerdeki insanları yanınıza çekmeniz gerekiyor. Çok farklı kırsal kalkınma projeleri de destekleniyor. Örneğin seyyar diş hekimi hizmeti veren birisi destekten yararlanıyor. Domuz ve sığır eti üreticileri birlik oluşturarak desteklerden yararlanıyor. Tahıl konusunda depolama önemli. Buna destek veriliyor. Tahılı depolayarak fiyat ne zaman uygunsa o zaman satılması çiftçi için önemli. Bu konuda önemli destek var.”

Brandenburg organik tarımın merkezi

Brandenburg Eyalet Tarım, Çevre ve İklim Koruma Bakanlığı (NLUK) Uluslararası Konular Bölüm Başkanı Dr. Jens-Uwe Schade, doğrudan planlama konusunda yoğun çalışmalar yaptıklarını söyledi. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra yapılan çalışmalarla eski Doğu Almanya’nın ürettiği ürünlerin raflarda daha fazla yer almaya başladığını belirten Schade: “ Daha önce çoğunlukla Batı Almanya ürünleri yer alıyordu. Bugün,  Brandenburg’da üretilen ürünler vazgeçilmez ürünler oldu. Satış sorun değil artık. Değer zincirinin daha uyumlu olmasını istiyoruz. Değer zincirinin daha uzun olmasını istiyoruz. Biz sadece hammadde üretmek istemiyoruz. O zaman Ukrayna’nın durumuna düşerdik. Organik tarımda Brandenburg yüzde 15,5 pay ile Almanya’da başta geliyor.  Organik tarımda bu kadar önde gelirken  Berlin’de market raflarında süt dışında ürün bulamıyorsunuz. Çünkü ürünlerimiz Kuzey Ren Westfalen’de işleniyor, paketleniyor ve sanki onların ürünüymüş gibi markete giriyor. Brandenburg olarak coğrafi işaretli ürünler üretiyoruz. Önümüzdeki yıllarda çok daha etkin olacağımızı ve Avrupa Birliği iç pazarında hak ettiğimiz yeri alacağımıza inanıyoruz.” dedi.

Tüm yazılarını göster