Bilim insanlarına göre, bu yüzyılın ortasında Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak ve küresel ısınmanın yol açacağı felaketlerin önüne geçebilmek için karbon emisyonlarının 2030 yılına kadar en az yüzde 45 oranında azaltılması gerekiyor.
Oysa dünyanın en büyük 250 kirletici şirketinin 41’i, yani yüzde 16’sı neden oldukları karbon emisyonlarını daha yeni değerlendirmeye almış durumda. Bu şirketler henüz herhangi bir emisyon azaltım hedefi belirlemiş değil. Signal Climate Analytics araştırma şirketinin verilerine göre, her ne kadar 250 şirketin birçoğu 2050 hedeflerini açıklamış olsalar da, sadece yüzde 11’i 2030 yılına kadar emisyonlarını nasıl azaltacaklarına dair bir plan belirlemiş durumdalar.
250 şirket küresel karbon emisyonlarının üçte birinden sorumlu
Dünyanın en büyük kirleticileri olarak belirlenen farklı sektörlerden 250 şirket, bugün küresel emisyonların üçte birinden daha fazlasından sorumlu. Geçtiğimiz haftalarda düzenlenen G7 zirvesinde de, yedi ülke lideri, şirketleri harekete geçmeleri ve iklim risklerini belirlemeleri konusunda uyardı.
Araştırmaya göre, enerji ve ulaşım sektörü iklim hedefi açıklamayan şirketlerin sayısının en yüksek olduğu sektörler. İklim hedeflerini açıklama konusunda en geride kalan iki ülke ise Çin ve Hindistan.
İklim finansmanı da gecikiyor
Bu arada sadece şirketler değil, iklim finansmanı konusunda ciddi gecikmeler gündemde. 31 Mayıs- 17 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi SB2021 (UN Climate Change Conference COP26, The Sessions of the Subsidiary Bodies) oturumları, Madrid’de düzenlenen COP25’ten bu yana ilk defa yapılan 'gayri resmi' BM toplantısıydı. Toplantı sonrasında, karbon piyasaları, şeffaflık ve iklim finansmanı konusundaki müzakereler hala sürüncemede kalmaya devam ediyor.26. Taraflar Konferansı (COP26) Başkanı Alok Sharma, “Zengin ülkelerin yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı sağlama taahhüdünü yerine getirmesinin ‘bir güven meselesi’ olduğunu her defasında gündeme getiriyor. Birçok gelişmekte olan ülke ise; finans, kayıp ve hasar ve uyum konusundaki tartışmaların artık iklim müzakerelerinin merkezinde olması gerektiğini yinelerken, iklim değişikliğinin bir müzakere meselesi değil, bir hayatta kalma meselesi olduğuna dikkat çekiyorlar.
İlerleme derme çatma gerçekleşiyor
“İlerleme derme çatma gerçekleşiyor” diyen Climate Action Network International (İklim Eylem Ağı) Direktörü Tasneem Essop, kasım ayında düzenlenecek olan COP26’nın kelimelerin değil eylemlerin testi olacağını söylüyor. İklim değişikliği düşünce kuruluşu E3G’nin Kıdemli Politika Danışmanı Jennifer Tollmann’ın yorumları ise şöyle: "COP26'ya giden yolda en tehlikeli engeller teknik değil siyasidir. Taraflar birbirlerinin pozisyonlarını biliyorlar; çoğu zaman eksik olan şey, daha iddialı hedefler için harekete geçirebilecek uzlaşma seçeneklerini bulma iradesi. Aynı zamanda, gelişmekte olan ülkelere vaat edilen yılda 100 milyar dolarlık desteğin sağlanacağına dair güvensizlik, süreci geride bırakıyor. Öngörülebilir finans, uyum için destek ve kayıp ve hasarla mücadele, özellikle savunmasız ülkeler için yüksek öncelikli meseleler olarak ortaya çıkıyor.”
IKEA ve Rockefeller’den yenilenebilir enerjileri desteklemek için 1 milyar dolarlık fon
İklim krizi ile mücadelede gelişmekte olan ülkeleri desteklemek adına atılan önemli adımlar da yok değil. IKEA Vakfı ile Rockefeller gelişmekte olan ülkelerdeki yenilenebilir enerji programlarını desteklemek için 1 milyar dolarlık bir fon kurmaya hazırlanıyorlar. İki vakıf tarafından yapılan ortak açıklamaya göre, bu yıl başlatılacak olan fonun 1 milyar ton sera gazı emisyonunu azaltması ve 1 milyar insanın enerji ihtiyacını karşılaması hedefleniyor. Financial Times'ın haberine göre, her vakıf 500’er milyon dolarlık risk sermayesi sağlayacak. Aynı zamanda uluslararası kalkınma ajanslarından 10 milyar dolarlık ek fon sağlanması amaçlanıyor