Dünyada serbest bölgelerin tarihi milattan öncesine kadar uzanıyor. Günümüzdeki ihracata dayalı serbest bölgelerin ortaya çıkması ise ancak 1950’lerin sonunda olmuş.
Türkiye’de ise Osmanlı’dan beri bu kapsamda çeşitli adımlar atılsa da günümüzdeki anlamda serbest bölgelerin temeli 1987’de Mersin ve Antalya Serbest Bölgelerinin kuruluşuyla atıldı. Bugünkü yazımızın konusu olan Ege Serbest Bölgesi (ESB) ise 1990’da kuruldu. O tarihten itibaren üretime dayalı yapısı ile diğer bölgelerden ayrılan Ege Serbest Bölgesi, bugün istihdam, ihracat, ticaret hacmi gibi istatistikler açısından en başarılı serbest bölge olma özelliğini koruyor. Türkiye’deki 19 serbest bölgenin toplam 32 milyar doları bulan ticaret hacminden en çok payı yüzde 16 ile Ege Serbest Bölgesi alıyor. İstihdamda bu oran çok daha yüksek. Tüm serbest bölgelerde 91 bin kişi istihdam edilirken, bunun 24 bini, yani yüzde 26’sının adresi Ege Serbest Bölgesi. Bölgeye yapılan yatırım da dudak uçuklatıyor. Ege Serbest Bölgesi’ne yapılan yatırımların tutarı 1 milyar 851 milyon doları yabancı olmak üzere 2 milyar 516 milyon doları buldu. Türkiye’de ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 70 dolayındayken, 2022 yılında Ege Serbest Bölgesi yaptığı her 100 birimlik ithalata karşılık 161 birim ihracat yapma başarısını gösterdi.
ESBAŞ tarafından kurulan ve işletilen Ege Serbest Bölgesi’nin başarıları bunlarla sınırlı değil. Birkaçını daha sıralamakta fayda var. Ege Serbest Bölgesi 35 ilin toplamı kadar ihracat yapıyor. Ege Serbest Bölgesi, bir il olsaydı, Türkiye’deki şehirler arasında ihracatta 15. sıraya yerleşecekti. Bize göre en değerli istatistik ise Ege Serbest Bölgesi'nden yapılan ihracatın ortalama kilogram değeri. Malum, ne zaman orta gelir tuzağından söz edilse, bunun çıkış yolunun katma değerli ihracattan geçtiği söylenir. Orta gelir tuzağından çıkmak demek, daha refah bir ülkede yaşamak anlamına geliyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin verilerine göre Türkiye’nin ortalama kilogram ihraç fiyatı 1.44 dolar iken, Almanya’nınki 3.5 doları buluyor. Ege Serbest Bölgesi’nde ise bu rakam 7.62 dolar seviyesinde. Yani Türkiye’nin 5.5, Almanya’nın 2.5 katı. Refah sadece para ile ölçülmez ama Türkiye eğer bir gün Ege Serbest Bölgesi ortalamasına ulaşırsa, muhtemelen en azından parasal anlamda Almanya’dan daha refah bir ülke olacağımızı hayal edebiliriz.
Ege Serbest Bölgesi’nin bu başarısında ESBAŞ’ın kurucusu merhum Kaya Tuncer’in çizdiği vizyon kadar, bu vizyonu hayata geçiren ekibin de büyük katkısı var. Başında Dr. Faruk Güler’in yer aldığı bu ekip şimdi de aynı başarılı yapıyı Bergama’da Batı Anadolu Serbest Bölgesi adıyla hayata geçirmek için geceli gündüzlü çalışıyor. Türkiye’de uzun yıllar sonra kurulan ilk serbest bölge olan Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nde işler hızlı bir şekilde ilerliyor. Türkiye’nin 19. serbest bölgesi olan BASBAŞ’ta bir yandan altyapı çalışmaları sürerken, bir yandan da yatırımcı kabul edilmeye başlandı.
Geçen sene kurulan Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nde hedef yüksek ve yüksek-orta teknolojili üretim yapan firmaları çekmek. 2.5 milyon metrekare alanda kuruluş çalışmaları süren bölgede 20 bin istihdam ve yıllık 2.5 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefleniyor. Hedef sektörler ise yenilenebilir enerji, otomotiv, elektrik-elektronik, havacılık ve savunma, makine, gıda işleme ve paketleme, medikal teknolojiler, kimya ve petrokimya olarak belirlendi. Lojistik anlamda oldukça avantajlı bir konumda bulunan Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nde birinci etap kiralanabilir alanların yüzde 46’sı şimdiden rezerve edildi. İlk temellerin atılmasını ve imalatın başlamasını heyecanla bekliyoruz.
ESBAŞ, tüm tecrübesini aktaracağı Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nin henüz kazma vurulmuş haliyle bile bölge ekonomisine ivme katmaya başladı.
Türkiye’nin doğru lokasyonlarda ve doğru ellerde yönetilecek bu tür yeni serbest bölgelere ihtiyacı var.