Keynes ve Malthus el sallıyor

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

XXI. yüzyıl krizleri geçmiş yüzyıllarda yaşamış bazı iktisatçıları yeniden öne çıkardı. Küreselleşmenin vazgeçilmez ve tek doğru kabul edildiği (Tarihin Sonu dediler) yılların egemen iktisat okulu Yeni-Klasik Makro İktisat (neo klasik okul), krize karşı çaresiz kaldı. En iyi iktisat politikası “hiçbir iktisat politikası uygulamamaktır” diyen T. Sargeant’ın aksine başta ABD olmak üzere birçok ülkede hükümetler ekonomiye müdahale ettiler, üstelik bunu doğrudan yöntemlerle yaptılar. Yani alenen batan şirketlere, bankalara parasal kaynak aktardılar, onları kurtardılar. Devlet ekonomiye müdahale etmesin diyenler, halk deyişi ile ters köşe oldular. Krize karşı uygulanan parasal (genişlemeci) politikalar ve maliye politikaları Keynes’i yeniden gündeme oturttu. Halen izlenen politikalarda bu etki devam etmekte. Keynes hepimize bir selam çaktı.

ABD virüse karşı somut adım attı

2019’un sonuna doğru ortaya çıkan ‘koronavirüs’ hızla yayılmaya başlayınca, kapıdaki ‘durgunluk tehlikesi’ iyice belirginleşti. OECD 2020 yılı dünya büyüme oranını yüzde 2,4’e çekerken, virüsün çıkış ülkesi Çin’in uzun yıllar sonra yüzde 6’nın altında büyüyeceğini tahmin ettiğini açıkladı. Virüsün dünya ekonomisinin yavaşlatma olasılığına karşı ilk somut adımı ise ABD attı. Merkez Bankası (Fed) hafta başında politika faiz oranını 50 baz puan indirerek yüzde 1-1,25 olarak belirledi. ABD böylece rezerv para ülkesi olmasının gereğini yaptığı gibi, tüm dünyaya da “küresel ekonominin lokomotifi” benim dedi. Bu karar sonrası Türkiye’de bile (savaşan ülke konumunda olmasından dolayı) ABD doları değer yitirdi ve 6,23 TL seviyesinden 6,o7 düzeyine kadar geriledi.

Koronavirüs 80 ülkeye yayılmış durumda, 3 binin üzerinde kişi öldü, 100 bine yakın kişiye virüs bulaştı. En fazla ölümlü vaka virüsün kaynağı durumunda olan Çin’de görüldü. Koronavirüsün neden ortaya çıktığı üzerine ahkâm kesecek değilim, çünkü ben tıp doktoru ya da fen bilimci değilim. Fakat şunu biliyorum, doğa ile çok oynarsanız, onu yok etmeye çalışırsanız ‘doğa intikamını alır’.

Malthus ‘merhaba’ dedi

Virüse Malthusyen bir bakış ile bakanlar da yok değil. Yani nüfusu 7 milyarı aşan dünyamızın tenhalaşması için hastalığın ortaya çıkmasını iyi olduğunu söylüyorlar, yazıyorlar. Bu düşüncede olanlar, tıpkı Malthus gibi nüfusun geometrik dizi ile arttığını, refahtaki yükselişin, tıp bilimindeki gelişmelerin nüfusun artmasına neden olduğunu düşünmekte. Bu kafadakiler çoğunlukta muhafazakar oldukları için doğum kontrolüne ve kürtaja karşı oldukları için, tıpkı Malthus gibi savaşların, salgın hastalıkların nüfusta ayıklama yapacağını düşünmekteler. XIX. Yüzyılda İngiltere de yaşayan Malthus, iktisatçı ve politikacıydı, aynı zamanda da papazdı. Ne yazık ki, din adamı kimliği, insan olma kimliğinin önüne geçmişti. Kabul edilemez olan hala bu sistematik düşünenlerin içimizde olması.

Çin neredeyse tedriç edilmiş ülke konumunda. Ekonomisi durma noktasına geldi. Çin hükümeti tipik tüm otoriter rejimler gibi gerçeği, yani virüsü önce gizlemeye çalıştı, sonra mücadele etmeye başladı. İran hala virüsü gizlemeye çalışıyor, duyarsızlık örneği sergiliyor.

Her insan ‘can’dır

Türk halkı virüse karşı iktisadi kaygılar besliyor. Özel sektörün bir kısmı ‘Çin’in ihraç ettiği ürünleri biz satabilir miyiz’ derdinde. Yazılı ve görsel medya da (?) büyük ölçüde benzer bir tavır sergilemekte. Ülkemizde yine haber kaynağı (sağlıksız) sosyal medya olmaya devam ediyor. Yani ciddiyetsizlik, duygusuzluk diz boyu. İşte size bir örnek: Bir televizyon kanalında Çin’in İstanbul Konsolosu ile röportaj yapılıyor. Sunucu konsolosun yüzüne “Siz 1,5 milyarlık yüksek nüfuslu bir ülkesiniz, 3 bin ölü normal bir sayı değil mi” diye sordu. Konsolosun yanıtı şöyle oldu; “Hanımefendi onlar sayı değil, can.”


Lütfen siz de virüsten ölenlerin, Suriye’de, Irak’ta şehit olanların ‘can’ olduklarını unutmayınız. Malthus öldü, yeni Malthusyenlere de ihtiyacımız yok.

Tüm yazılarını göster