Kendimi tekzip edilmiş hissediyorum

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Böylesi hiç görülmemişti; iki hafta önce atanan TÜİK Başkanı görevden alındı.

✔ Dosdoğru bu iki haftada bir hata yaptığı için mi görevden alındı, yoksa bu göreve layık olmadığı mı anlaşıldı? Öyleyse bu seçimi yapanlar hata yapmış olmuyor mu?

✔ TÜİK'e nasıl zarar versek diye düşünülse, bundan daha etkili bir adım atılamazdı.

Ortada ne bir karşı görüş metni var, hele hele ne bir mahkeme kararı. Ortada alınmış idari bir karar var yalnızca, bir atama kararı ve işte bu beni bir anlamda tekzip etmiş oluyor. Ya da ben kendimi tekzip edilmiş hissediyorum.

Geçen ayın ortasında TÜİK Başkanlığı görevine Başkan Yardımcısı Ahmet Kürşad Dosdoğru vekaleten atanmıştı. Son yıllarda üst düzey bürokratların hemen hemen tümü vekaleten atandığı için bu durum hiç yadırganmamıştı. Zaten bir göreve vekaleten atama yapmakla asaleten atama yapmak eskiden farklıydı. Günümüzde iki atama arasında pek fark kaldığı söylenemez. Yönetim isterse asaleten atananı da anında görevden alabiliyor.

TÜİK Başkanlığı yalnızca iki hafta süren Dosdoğru da dün görevinden alındı.

Kürşad Dosdoğru göreve başladığında kendisiyle uzun bir telefon görüşmesi yapmış ve düşündüklerine, planlarına bu köşede 17 Şubat’taki yazımda yer vermiştim. Yazımın başlığını da “TÜİK’te ‘olumlu anlamda’ neler oluyor” diye atmıştım.

Dosdoğru’nun başkanlık görevine getirilmesi olumlu hava doğmasını sağlamıştı. Kamuoyundaki olumsuz algıyı bir anda yıkmak tabii ki mümkün değildi ama bir “Bekleyelim bakalım, galiba bu sefer iyi şeyler olacak” düşüncesi oluşuyor gibiydi.

Çünkü Kürşad Dosdoğru "liyakat" kavramını tam anlamıyla karşılayan bir isimdi. Dosdoğru üniversiteyi bitirdikten sonra meslek yaşamının tümünü TÜİK’te geçirmişti. TÜİK’i daha iyi bilen biri herhalde bulunamazdı.

TÜİK’in itibarı yerlerde sürünüyordu. Dosdoğru, kendisinden önceki Başkan Muhammed Cahit Şirin döneminde başlatılan danışma kurulu uygulamasını yaygınlaştırmayı amaçlıyordu. Enflasyon ve işgücü konularında danışma kurulları zaten oluşturulmuştu ve yeni kurulların öncelikle GSYH ve demografi alanlarında tesisi planlanıyordu.

İfade edildiği kadarıyla bu kurulların hizmetine tüm veriler sunulacak, varsa eksiklikleri bildirmeleri istenecek ve buna göre bir yön çizilecekti.

Dedim ya TÜİK’in itibarı yerlerde sürünüyordu ve bir yerden başlamak, TÜİK’i verilerine iyi kötü güvenilen bir kurum haline getirmek gerekiyordu.

Enflasyon ve işsizliğe el atılacaktı

Dosdoğru’nun projeleri arasında “Benim enflasyonum” adlı bir çalışmayı hayata geçirmek bulunuyordu. Herkes tüketimine konu maddelerin fiyatından yola çıkarak kendi enflasyonunu hesaplayabilecekti. Ayrıca yaşam maliyeti endeksi gibi yeni fiyat endekslerinin oluşturulması da düşünülüyordu.

Türkiye işsizlikten kırılırken uygulanan metodoloji yüzünden işsizlik artmak bir yana azalıyordu. Kürşad Dosdoğru bu duruma el attı ve üç ayın ortalaması alınarak hesaplanan işsizliğe ek olarak aylık bazda hesaplamaya geçilmesi, ayrıca geniş işsizlik gibi yeni tanımlarla hesaplama yapılması kararını açıkladı.

Türkiye adım adım daha sağlıklı veri üretmeye doğru yol alacak gibi görünüyordu.

TÜİK çalışanları da memnundu bu gelişmelerden. En azından “kendi dillerini” konuşan bir başkanla çalışacaklardı. Sorunları bilen, çözümün ne olabileceğini gören bir isimdi Dosdoğru.

Projeler hayal mi oldu, sürer mi?

Ancak yapılabilecekler, bir hayal olarak kaldı.

Başlatılan projeler aynen devam ettirilir mi bilemeyiz.

Kurullardaki akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri görevlerine devam etmek isterler mi, onlar istese bile yeni yönetim bunu kabul eder mi, hatta daha ötesi bu kurulları lağvetme yoluna gidilir mi, bilemeyiz.

Ama bildiklerimiz var...

Hani TÜİK’e olan güven yerlerde sürünüyor, dedim ya. Artık o düzey bile yukarıda kaldı sayılır. TÜİK örneğin bugün şubat ayı fiyat artışını yüzde 10 açıklasa, kamuoyundaki algı “Demek ki yüzde 15’ti ki 10 olarak açıkladılar” şeklinde olacaktır.

Ahmet Kürşad Dosdoğru’nun başkanlığa getirilmesiyle birlikte TÜİK’in daha güvenilir veri üreteceğine dönük beklenti artmış ve olumsuz algı biraz biraz kırılmaya yüz tutmuşken yapılan bu görevden alma TÜİK’e yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Yeni Başkan Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer döneminde TÜİK ağzıyla kuş tutsa bile bu olumsuz algıyı yıkmak hiç de kolay olmayacaktır. Belki de hiç mümkün olmayacaktır.

YENİ BAŞKANA ŞAHANE BİR ÖNERİ

Bir okurumdan dün çok kısa bir mesaj aldım. Mesaj aslında yeni Başkan Prof. Dinçer’e...

Okurum Kerim Çelik tek cümlelik kısacak mesajında şunu yazmış:

“TÜİK Başkanı değişim istatistikleri de özen ve dikkatle tutulmalı.”

Kim bilir bu çağrıdan belki bir uyarı anlamı da çıkarılabilir.

MERAK EDENLERE; İKİ İSMİ DE TANIMIYORUM

Görevden alınan Ahmet Kürşad Dosdoğru ile yalnızca iki kez telefonda konuştum. Kendisiyle hiç yüz yüze gelmedim.

Yeni Başkan Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer’i de hiç tanımam, telefon görüşmem bile yok.

Dosdoğru için olumlu bir yaklaşım sergiliyor olmamın temelinde TÜİK’in içinden gelmiş olmasının yatıyor. Hep istediğimiz, hep vurguladığımız liyakat yatıyor.

Prof. Dinçer için olumsuz bir görüş dile getiremem, kendisini tanımıyorum. Ama çok şanssız bir başlangıç yaptığını söylemeye bile gerek yok; zaten kendisi de bunun farkındadır.

Tüm yazılarını göster