Bugünlerde gümrükte gündem, yine vergi dairesi tarafından yapılan değişiklikler. Daha önce 2 no.lu Katma Değer Vergisi (KDV) beyannamesinde yapılan değişiklik ve ithalattaki Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) matrahına ilişkin mukteza, gümrük uygulamalarında önemli ölçüde gündemi işgal etmişti. Bu iki konu özelinde tartışmalar hala devam ederken 29 Mart’ta yapılan KDV oranlarındaki değişiklikler yayınlandı.
Aklınıza ilk olarak vergi dairesi nezdinde yapılan değişikliklerin neden bu kadar gümrük uygulamalarını etkilediği gelebilir. Bu noktada KDV uygulamasının iki idareyi yakından ilgilendirdiğini belirtmek gerekiyor. Çünkü KDV Kanununun tatbikinde vergi doğuran olay olarak ithalat işleri de bir teslim olarak sayılıyor. Bir ürünün KDV oranı değiştiğinde ithal aşamasında da o ürüne hangi KDV oranı tatbik edileceği belirleniyor. Bu nedenle, eşyalara ilişkin bir KDV oran değişikliği gümrük uygulamalarını da yakından ilgilendiriyor.
2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. Maddesinde; Karar’a ekli (I) sayılı listedeki teslim ve hizmetlerin %1 oranında, (II) sayılı listedeki teslim ve hizmetlerin ise %8 oranında KDV’ye tabi olduğu, bu listelerde yer almayan diğer mal ve hizmetlerin ise genel oranda (%18) KDV’ye tabi olduğuna yönelik düzenleme yer alıyor.
29 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile II sayılı listeye dahil olan bazı mal ve hizmetlere uygulanacak KDV oranları değiştirildi. 1 Nisan tarihinde yürürlüğe giren bu değişiklikler arasında gümrük uygulamalarını ilgilendiren konuları 3 başlık altında değerlendirebiliriz.
Sabun, şampuan, deterjan, dezenfektan, ıslak mendil (sabun, deterjan veya solüsyon emdirilmiş olsun veya olmasın), tuvalet kâğıdı, kâğıt havlu, kâğıt mendil ve peçete, diş fırçası ve macunu, diş iplikleri ile 9619.00 tarife alt pozisyonunda sınıflandırılan ürünlerde (çocuk bezleri ve hijyenik ürünler) KDV oranı %18’den %8’e indiriliyor.
Diğer taraftan, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Tıbbi Cihaz Yönetmeliği” ve “İn Vitro Tanı Amaçlı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği” hükümlerine tabi olan cihazların teslimi ile bunların kiralanması hizmetleri %8 oranında KDV’ye tabi oluyor. Daha önce (II) sayılı listenin 22. sırasında tıbbi cihazlar GTİP numarası bazında listelenmekteydi. Söz konusu listede yer alan eşyaların teslimi ile bunlardan makina ve cihaz niteliği taşıyanların kiralanması hizmetlerinde KDV oranı %8 olarak uygulanmaktaydı. Ancak son değişiklik ile 22. sıra aşağıdaki şekilde değiştiriliyor:
“22- Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Tıbbi Cihaz Yönetmeliği” ve “İn Vitro Tanı Amaçlı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği” hükümlerine tabi olan cihazların teslimi ile bunların kiralanması hizmetleri”
Ayrıca “8418.69.00.99.19 Diğerleri (Yalnız süt soğutma tankları)” ve “8433.60.00.00.00 Yumurtaları, meyveleri veya diğer tarım ürünlerini ağırlık veya büyüklüklerine göre ayırmaya veya temizlemeye mahsus makina ve cihazlar”, %8 oranında KDV’ye tabi olan tarım ve hayvancılıkta kullanılan makina ve cihazlar listesine eklenmiştir.
Gümrük uygulamaları içinde sadece gümrük vergileri yer almıyor. Gümrük idaresi tarafından tahsil ve takip edilen vergiler de ithalat vergisi olarak tanımlanıyor ve gümrük mevzuatına tabi oluyor. Bu noktada KDV de ithalat sırasında tahsil edilen vergiler arasında en öne çıkanı. Bu vergi özelinde yapılan her değişiklik işin doğası gereği gümrük uygulamalarını yakından ilgilendiriyor. Aslında temel ayrışma eşyanın tanımlanması ile başlıyor. Çünkü gümrük tekniği eşya esaslı bir vergileme sistematiği içeriyor ve bunun için Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTİP) ile eşyaları kodluyor. Bu kod ile ithalat vergilerini tatbik ediyor. Vergi dairesinin ise vergilemede bu GTİP numarasını dikkate almadığı durumlar oluyor ve bu durum hangi eşyaya hangi oranın tatbik edileceği sorunlarını da beraberinde getiriyor.
Nitekim 29 Mart tarihli anılan KDV oranı değişikliğinde eşyanın sadece isimlerine yer verildiği ve herhangi bir GTİP numarasına işaret edilmediği görülüyor. Hatta daha önce GTİP ile belirlenen bazı ürünlerin de eşya tanımlarına dönüştürüldüğü görülüyor. Bu durumda, ürünlerin hangi sınıflandırmaya girdiği veya tanımlanan ürünlerin ne olduğu konusu ciddi soru işareti içeriyor. Örneğin; sabun, şampuan gibi ürünler. Mesela sıvı sabun bu kapsamda mı? Sabun tanımına girmeyen ama sabun işlevinde olan jeller bu kapsamda değerlendirilecek mi? Aynı şekilde şampuan cinsi eşyalarda da benzer tartışmalar yaşanıyor.
Deterjan konusu ise tam bir muamma. Yüzey temizleyiciler kapsamda diye düşünürsek, deterjan görevi yapan bulaşık makinesi tuzları bu kapsama girmeyecek mi? Örneğin, kireç çözücüler deterjan işlevi görüyor. Bunları dikkate almayacak mıyız? Bu konuda, deterjan yönetmeliği bir fikir veriyor ancak kararda, bu yönetmelikteki eşya tanımının mı dikkate alınacağına ilişkin herhangi düzenleme bulunmuyor.
Yine “Tıbbi Cihaz Yönetmeliği” hükümlerine tabi olan cihazların KDV oranı %8’e olarak tutuluyor. Ancak hangi ürünlerin bu kapsamda olduğuna ilişkin ilave açıklamaya yer verilmiyor. Uygulamada tıbbi cihaz tanımına, anılan yönetmelikte çok geniş yer verildiği görülüyor. Hatta bu doğrultuda Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından bu kapsamdaki ürünler sistemde takip ediliyor. İşin doğası gereği ilgili kurum tarafından bu sistemde kayıtlı olan her ürünün tıbbi cihaz olarak kabul edilmesi gerekiyor.
Vergi ile ilgili düzenlemelerin açık, net ve anlaşılabilir olması gerekiyor. Ürünlere yönelik bir KDV indirimi olacaksa ürünlerin hangileri olduğuna ilişkin daha açık ve net düzenleme yapılması gerekiyor. Bu noktada GTİP uygulaması en anlaşılır ve doğru yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Bu düzenlemeye ilave olarak bu yönde bir alt düzenlemenin de yapılmasında yarar görülüyor.
Bu yapılamazsa ürünlere yönelik hangi tanımlamaların dikkate alınacağının açıklanması gerekiyor. Bazı sektörlerde kendi bakanlıkların düzenlemeleri mevcut; örneğin, Deterjan Yönetmeliği, Tıbbi Cihaz Yönetmeliği gibi. Eşya tanımında bu düzenlemelerin dikkate alınacağının vergi dairesi tarafından da teyit edilmesi ya da ilave açıklama yapılması önemli. Aksi durumda vergileme anlaşılamadığından hedeflenen amaçlara ulaşmak mümkün olmayacaktır. Yapılan düzenleme enflasyon ile mücadele doğrultusunda yapıldığından son tüketici üzerinde arzu edilen bu amaç da gerçekleşmeyecektir. Birçok yerde hem ürün tedarik eden hem de tüketen tarafta ciddi bir tartışmanın başlamasına da neden olabilecektir. Bu nedenle, hangi ürünlerin bu kapsamda olduğunun açık ve net olarak ilave bir düzenleme ile açıklanması gerekir.
Aslında daha da önemlisi gümrük uygulamalarına paralel bir bakış açısı ile düzenleme yapmak birçok tartışmayı ortadan kaldıracaktır. İki idarenin bu gibi düzenlemeleri ortak bir çalışma ile yapması esas olmalıdır. Birçok uygulamada bu iş birliğinin daha da artması gerektiği görülüyor.