Zafer ÖZCİVAN
Ekonomist
Aylardan bu yana devam eden yüksek enflasyonun önünü alabilmek amacıyla çözüm arayışları devam ediyor. Ekonomi yönetiminin son aldığı kararlardan birisi de temel gıda ürünlerinde %8 uygulanan KDV oranını %1’e düşürmek oldu.
KDV, 1985 yılında merhum Turgut Özal tarafından uygulamaya konulan bir vergi türüdür. Ancak bu verginin tamamen kaldırılması ve yerine daha işlemsiz bir verginin konulması tartışılabilir. Çünkü özellikle ticari ve sınai işletmeler için işlemlerin çoğalmasından başka, bazı stokların arttığı dönemlerde sıkıntı yaratan bir vergi türüdür.
Hükümetin aldığı karar gereği KDV’nin temel gıda ürünlerinde %1’e indirilmesi son derece doğru ve yerinde bir karardır. Umarım sürdürülebilir ve kalıcı çözüm olabilir. Diğer taraftan hükümet öz kaynaklarından %7 fedakârlık yaptığı için özellikle üretici firmalardan da aynı oranda fedakârlık yapılmasını bekliyor ve haklı da olabilir. Çünkü her şeyi devletten beklemeden bizler de vatandaş olarak şu anda yaşadığımız gibi kriz dönemlerinde değil sürdürülebilir anlamda devlete yardımcı olmalıyız ama nasıl yardımcı olacağız?
Hayat pahalılığı gündemimizin en tepesinde bulunan konuların en önemlisi ve bir müddet daha yerini koruyacak gibi gözüküyor. Öncelikle belirtmem gerekir ki işletmelerin fedakârlık yapması önemlidir ama çözüm değildir. Önemli olan üretim girdilerinin maliyetini düşürerek ucuz üretim planları yapmak ve vatandaşın cebini rahatlatmaktır.
Tarımsal gıda ürünleri tükettiğimiz ve vazgeçilmez ürünler olduğu gerçeğinden hareketle; içinde bulunduğumuz ortamda çiftçinin maliyetleri nasıl düşürülebilir, âtıl durumdaki ekilebilecek alanlar en verimli şekilde nasıl değerlendirilebilir, bakliyat veya diğer gıda ürünlerinin ithalatı nasıl minimuma indirilebilir veya ithalatı sıfırlanabilir, köyden kente göç sonucu ortaya çıkan üretim olumsuzlukları nasıl önlenebilir vd. konularında bilimsel bir çalışma yapılması elzemdir.
Hükümet, geçtiğimiz günlerde çiftçileri rahatlatacak birtakım önlemler almış bulunuyor. Yazılı ve görsel basında izlediğimiz çiftçinin kredi borcu nedeniyle traktörü, hayvanları, zirai makinaları hacz ediliyor haberlerini alınan bu kararla umarım bir daha duymayacağız. Çünkü kredi borcu olan ve icraya düşen çiftçilere faizsiz 60 aya kadar varan vade ile borçlarını ödeme imkanı getirildi. Ve bunun da son derece yerinde ve faydalı olacağı kesindir.
Her şeyden önce çiftçinin morali düzelecek ve ekonomi yönetimine olan güven duygusu artacaktır ve ekmediği veya işleme koymadığı zirai işlemleri uygulamaya koyacaktır. Öte yandan çiftçinin üretim maliyetlerinin de yüksek olduğu, bu yüzden de ürettiğini değerine satamadığından dolayı zarar edeceği düşüncesiyle tarlaların boş kaldığını da unutmamamız gerekir. Dolayısıyla çiftçinin en önemli girdi maliyeti olan mazot, ilaç, gübre, tohum gibi gereksinimler için de çözüm üretilmesi olmazsa olmaz koşuldur.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım hayat pahalılığını önleme girişimlerini vatandaş olarak bir başlangıç olarak görmek hepimizin ortak özlemidir. Ancak önemli olan kalıcı veya sürdürülebilir çözümlerin uygulanması yoluyla halkın geçim sıkıntısını düşürmek olmalıdır. Temel gıda ürünlerinde yapılan %7 indirime ilaveten %7 de işletmelerin katılımıyla birlikte toplam %14’lük bir ucuzlama geçim sıkıntısı çeken halkımız için önemli bir orandır. Gelir düzeyi yüksek vatandaşlar için bir anlam ifade etmeyebilir veya az edebilir ama dar gelirliler için %1’in bile son derece önemli olduğunu vurgulamalıyız.
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiğine göre fiyat denetimleri çok sıkı bir şekilde devam edecek ve fahiş fiyata sebep olan işletmeler kesinlikle cezalandırılacak ama bu da geçici bir çözüm olacağı, bir gerçektir. Bunun için bir çözüm ne olabilir? İlk akla gelen etiketlerin işletme yöneticileri tarafından değil, yerel yönetimler tarafından yazılması olabilir ve bunun için apayrı bir sistem kurulmalıdır. Ancak bu da bazı çevreler tarafından serbest piyasa ekonomisi uygulaması yönünden kabul edilmeyebilir. Yapılan veya yapılacak olan denetim sırasında uygulanan ceza bedelini de halk olarak biz ödeyeceğimiz de bir gerçektir. Dolayısıyla maliyetleri düşürmenin tek ve optimal çözümü üretim girdilerinin aşağı yönlü hareketini sağlamaktır.
Temel gıda ürünlerine yapılan KDV indirimi öncelikle çiftçinin kullandığı mazot, tohum, ilaç, gübre için uygulanması gerekir. Burada bir gerçeği de atlamamamız gerekir. Devletin kıt kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak esastır. 2022 devlet bütçesi şimdiden açık vermektedir ve devletin de yapacağı fedakârlık sınırlıdır. Yapılan her indirim bedeli başka bir kanaldan gene bizden tahsil edilecektir. Örneğin akaryakıtta indirim olduğu zaman pompa fiyatlarına yansıtılmadan devletin gelirine kalıyor.
Sonuç olarak enflasyonu düşürmek ancak kalıcı tedbirlerle mümkün olacaktır.