Kaza geliyorum demez

Sezgin Erözbağ

Ekonomist, İç Denetçi

Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışmak en temel insani haklardan biridir.

30 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile kamu ve özel sektör ayırımı gözetmeksizin bütün çalışanlar kanun kapsamına alınmıştır.

Ayrıca ILO Sözleşmeleri gibi düzenlemelerle iş sağlığı ve güvenliği konularına ayrı bir önem de verilmektedir.

- 81 No’lu İş Teftişi Sözleşmesi,

- 155 No’lu İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme,

- 187 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi,

Bunlara örnektir.

İş sağlığı ve güvenliğinde temel amaç; çalışanların sağlığına zarar verebilecek etkenlerin önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, ruhsal ve bedensel sağlıklarının korunmasıdır.

Konunun önemini kamuoyuna duyurmak için 1987 yılından bu yana da 04-10 Mayıs tarihleri arasında “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” kutlanmaktadır.

Ancak özellikle iş kazaları önemli bir sorun olarak ülke gündeminde yerini almaya devam etmektedir.

Maalesef Türkiye iş kazalarında Avrupa ve dünyada ilk sıralarda, ölümlü iş kazalarında ise Avrupa’da birinci sırada yer almaktadır.

En son 30 Aralık 2022 tarihinde İzmir'in Bornova ilçesinde 32 katlı bir rezidans inşaatında kurulu vinçin kırılarak yıkılması sonucu 6 işçi hayatını kaybetmiş, bu olay bizleri derinden etkilemiştir.

Ülke olarak böyle üzücü olaylarla karşılaşmamak ve bu kötü istatistiki tablodan bir an önce kurtulabilmek adına başta sorumlular olmak üzere tüm çalışanlara önemli görevler düşmektedir.

En başta yapılması gereken ise koruyucu ve önleyici önlemlerin iş kültürü haline getirilmesi ve içselleştirilmesidir.

Kaza geliyorum demez.

İş kazaları ve meslek hastalıkları çalışma barışını, çalışanların iş ve sosyal hayatlarını, aynı zamanda ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Bunun için 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve bağlı yönetmelikler çerçevesinde iki ayrı başlık altında yer alan uyulması gereken kuralları hatırlayacak olursak;

Birim amirleri ve sorumlularca;

1) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmaların takip edilmesi,

2) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığının sıkı bir şekilde izlenerek denetlenmesi, uygun olmayan durumların derhal giderilmesi,

3) 6331 sayılı Kanunun Risklerden korunma ilkeleri başlıklı 5’nci madde düzenlemesine uygun bir şekilde “Risk değerlendirmesinin” yapılması veya yaptırılması,

Çalışanlarca;

1) İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü olduklarının unutulmaması,

2) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarının kurallara uygun şekilde kullanılması,

3) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımın doğru kullanılması ve korunması,

4) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber verilmesi,

5) Yetkili makamlar tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi ile iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması konularında, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapılması,

Olduğunu görmekteyiz.

Burada yer alan her bir madde akıl ve vicdan muhasebesinden geçirilse görülecek ki her birisi ayrı bir önem arz etmekte ve titizlikle uyulması gerekmektedir.

O halde iş güvenliği tedbirlerine uymanın kişinin sadece kendisine, işyerine, ülkesine değil, aynı zamanda sevenlerine karşı da sorumluluğu olduğu bilinciyle hareket edilmelidir.

Tüm yazılarını göster