Kaybederken kazananlar

Ömer KART Sporun Ruhu

Açılışıyla, istila yükü altında kapanışıyla, rekorlarıyla, keyifli ve heyecanlı olimpiyat günlerini geride bıraktık. Yalnızca fiziksel yeteneklerin değil, aynı zamanda zihinsel dayanıklılığın da sınandığı olimpiyatlar dünya sporunun zirvesi olarak kabul ediliyor. Kazanılan her madalyanın ayrı bir hikayesi var fakat zaferin yalnızca madalyalarda değil, gösterilen çaba, azim ve centilmenlikte yattığını hatırlatan “olimpiyat ruhu” kürsüsünün adayları herkes için farklı.

Ülkemizi temsil eden tüm sporcular benim listemin birinci sırasında yer alıyorlar. Bir iki istisna dışında, 10 sene evveline kadar ismini dahi bilmediğimiz sporcularımızın hepsi bu kürsünün en tepesinde yer almayı fazlasıyla hak etti diye düşünüyorum.

Badminton nedir bilmezken Neslihan Yiğit’i takip etmemiz, boks sporunun sadece erkekler kategorisi olduğunu zannederken Esra Yıldız, Hatice Akbaş ve Buse Naz Çakıroğlu’nun madalya alması, “saç ok” lakaplı eskrimci Nisanur Erbil’in rakibine elendikten sonra verdiği röportajda göz yaşlarına ortak olmamız, olimpiyat tarihinde ilk defa takımlar kategorisinde yarı finale kalan kadın Voleybol Milli Takımımızın dördüncü olması sonrasında yaşadığımız hayal kırıklığı, olimpiyatlara ilk defa katılma hakkı kazanan Jimnastik Milli Takımımızın coşkusu, okçularımız, yüzücülerimiz, madalya kazanan kazanamayan tüm sporcularımız, bize yaşattırdıkları bu duygular için rahatlıkla olimpiyat ruhu altın madalyasını boyunlarına takabilirler.

Olimpiyatlardan aklımda kalan en önemli karelerden bir tanesi, Simone Biles’ın, diğer ABD’li siyahi sporcu Lee Sunisa’yla beraber, yer hareketleri kategorisinde altın madalya sahibi Brezilyalı Rebeca Andrade’yi önünde eğilerek onore etmesiydi. Bu görüntü tarihe, sadece üst düzey bir sporcunun diğer başarılı bir sporcuyu tebrik etmesi açısından değil, estetik önyargılarla yaklaşılan jimnastik branşında üç siyahi sporcunun ilk defa kürsüye çıkmasıyla da geçti.

Annesinin bağımlılık sorunları nedeniyle biyolojik dedesi ve onun ikinci eşi tarafından büyütülen Simone Biles’ın jimnastik yolculuğu, özellikle Tokyo Olimpiyatlarında yaşadığı travmayı ele alma biçimi, üst düzey bir sporunun “kaybederken kazandığının” çok güzel bir örneği. ABD jimnastiğinde, mağduru olduğu büyük taciz skandalını, siyahi bir jimnastikçi olarak önyargılarla olan mücadelesini, Tokyo Olimpiyatları’nda yarışmalardan çekilme kararını Simone Biles Rising belgeselinde detaylı bir şekilde anlatılıyor.

Simone Biles, Tokyo’daki ilk performansının ardından yarışmalardan çekilme kararını açıklarken, antrenmanlarda ve yarışmalarda yaşadığı “twisties” adı verilen bir durumdan bahsetti. Bir jimnastikçinin havada yönünü kaybetmesi ve hareketlerini kontrol edememesi durumu olarak açıklanan “Twisties” genelde zihinsel sağlık sorunları nedeniyle oluşuyor. Biles’ın, ‘bedeninin ve zihninin uyum içinde olmadığını ve bu nedenle yarışmalardan çekilmenin en doğru karar olduğunu’ söylemesi, spor dünyasında büyük bir cesaret örneği olarak kabul edildiği gibi eleştirilerle de karşılaştı.

Simone Biles’ın Tokyo 2020 Olimpiyatları’ndaki çekilme kararı ve sonrasındaki geri dönüşü, Paris Olimpiyatları jimnastik genel klasmanda altın madalya kazanması sadece spor tarihinde değil, zihinsel sağlık alanında da önemli bir yer edindi. Tüm bu sürecin sonunda, Jimnastikte olimpiyatların en çok altın madalyası kazanan sporcusunun, rakibi Rebeca Andrade’nin önünde eğilerek onu onore etmesi, sporcuların sadece kazanırken değil kaybederken de gösterdiği duruşun ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya göstermiş oldu.

Hayalimdeki ‘olimpiyat ruhu’ madalya podyumunda bronz madalya Mülteci Olimpiyat Takımı’nın. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından Avrupa’daki göç krizine dikkat çekmek, savaş ve zulümden kaçan mültecilere umut ışığı olmak amacıyla kurulan Mülteci Olimpiyat Takımı ilk kez 2016 Rio de Janeiro Olimpiyat Oyunları’nda yer almıştı. 2024 Paris Olimpiyatlarında, farklı uluslardan 36 sporcuyu bir araya getiren Mülteci Olimpiyat takımı, yüzme, atletizm, badminton, boks, break dans, kano, bisiklet (yol), judo, atıcılık, tekvando, halter ve güreş olmak üzere 12 branşta yarıştı.

Tokyo 2021 Oyunlarında madalya kazanamayan Olimpik mülteci takımı, Paris Oyunlarında bir bronz madalya alarak madalya sıralamasına 84. sırayı aldı. Kamerun’lu kadın boksör Cindy Ngamba, bu bronz madalyayla sadece Mülteci Olimpiyat Takımı adına madalya kazanan ilk sporcu olmakla kalmadı, aynı zamanda savaş, zulüm ve diğer zorlayıcı koşullar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan tüm sporculara da ilham kaynağı oldu. Madalya kazansın kazanmasın, Olimpiyat Mülteci Takımını sporcularının mücadelesi, umut, dayanıklılık ve azmin bir sembolü olarak görülüyor.

Olimpiyatlarda madalya kazanmak her zaman en büyük hedef olsa da sporcular için asıl zafer, kendi sınırlarını zorlayarak yarışlarını tamamlamak ve mücadeleyi asla bırakmamaktır. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen geri adım atmayan, sporun özünün yalnızca madalyalarda değil, gösterilen azim ve kararlılıkta yattığını bir kez daha hatırlatan “kaybedenlerin”, dereceye girememiş olmasına rağmen sahada bıraktıkları izlerle “kazananlar” olarak anılması dileğiyle…

Tüm yazılarını göster