Cumartesi günü NTV’nin İzmir Temsilcisi sevgili kardeşim Merih Ak ve kameraman Burak Uygun ile Salihli’ye gittik. Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, Meclis Başkanı Veli Uysal, oda yönetim kurulu üyeleri ve çiftçilerle sanayi domatesinde yaşanan sorunları konuşacaktık. Daha sabah çayımızı içerken haber geldi. Yılmaz Köyü’nde (Mahallesi) Ahmet ve Metin Akbaş kardeşler ile kuzenleri Eyüp Çakar satamadıkları kavunlarını halka bedava dağıtıyor.
Haberi alınca ilk olarak Yılmaz Köyü’ne gittik. Köyün girişinden itibaren kavun yüklü traktörler, motosikletler, hafif ticari araçlar kavunları yüklemiş dönüyorlardı. Önümüzde, arkamızda arabalar aynı tarlaya gidiyor. Tarlaya ulaşınca gördüğümüz manzara şaşırtıcıydı. Büyük, küçük, çoluk çocuk tarladan kavun topluyordu. Traktörlerin römorkları dolduruluyor. Motosikletlerin yanındaki mini römorklarla kavun taşınıyor. Kimisi yemek için kimisi hayvanları için. Nasıl olsa bedava.
Tarla sahipleri Ahmet Akbaş ve Eyüp Çakar ile sohbet ediyoruz. İkisi de hem öfkeli hem de halka bedava kavun dağıtmanın buruk sevincini yaşıyor.
Ahmet Akbaş yaşadıklarını şöyle özetledi: “Biz yaklaşık 2,5-3 aydır bu kavunun üretimi ile uğraşıyoruz. Burası 65-70 dönüm. Bize buranın maliyeti yaklaşık 1,5 milyon lira. Yaklaşık 10 gündür tüccar arıyoruz. Ürünümüzü satacak, malımızı gönderecek birini arıyoruz. Bulamadık. Bulduklarımız çok komik rakamlar teklif etti. Tarlanın tamamına 100 bin lira veren de oldu 200 bin lira veren de. Tahminimize göre 550-600 ton ürün var. Kilosunu bizden 25 kuruşla 1 lira arasında almak istiyorlar.
Bu komik rakamlara biz de malımızı tüccara vereceğimize, bu pis ekonominin içine fayda sağlayacağımıza köylülerimiz yararlansın dedik, çevre köylerden, 10-15 kilometre uzaktaki köylerimizden bile gelip kavunları topladılar. Bu bizim için o 100-200 bin liralardan daha değerli bir şey. Milletimiz faydalansın en azından, yapacak başka bir şey yok. Zaten toplamaya kalksak onun maliyeti daha yüksek. Yani 100-200 bin liraya satsaydık üzerine toplama masrafı çıkacaktı.
Bu tarlayı sürüp brokoli ekmek istiyoruz. Ağabeylerimle öyle konuştuk. Ama kararsızız. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Sadece kavun değil. 70 dekar patlıcan üretimimiz var. Ayrıca 60 dekar biber üretimimiz var. Onlarda da durum aynı. Abimle konuştuk bunları da köylülere haber verelim gelsin alsınlar diyoruz. Sadece kavun değil ektiğimiz her üründe özellikle bu yıl sıkıntı yaşıyoruz. İhracat yasakları nedeniyle ürün elimizde kaldı. Alıcı bulamıyoruz. Ürettiğimizin hiçbir değeri kalmadı.”
Son traktör kalana kadar üretmeye devam ederiz
Eyüp Çakar ise girdi maliyetlerindeki artışa dikkat çekerek: “ Geçen seneye oranla girdi maliyetleri 3 katına çıktı. Ama satış fiyatımız geçen senenin altında. İşin içinden çıkılmaz bir hale geldi. Ben 34 yaşındayım. Gözümü toprakta açtım. Biz bu toprakta büyüdük bizim mesleğimiz bu. Atamızdan gelen mesleğimiz bu. Tabi biz bunu eski çağlarda gibi yapmıyoruz. Toprakta malçlama var. Damla sulama var, vahşi sulama yok. Günümüzün en modern şeklinde üretmeye çalışıyoruz. Ama maalesef gelirimiz giderimizi karşılamıyor. Bizim mesleğimiz bu, biz bunu son traktörümüz kalana kadar yapmak durumundayız” dedi.
Kavunları bedavaya alan yurttaşlarla konuşuyoruz. Kavunu bedava aldığı için mutlu olan da var. Çiftçinin durumuna üzülen de. Söyledikleri özetle şöyle:
- “Allah'ım yardımcısı olsun bu çiftçilere. Allah razı olsun tarla sahibinden. Bütün Salihli halkı geldi bedavaya veriyor. Adam ne yapsın emeğini kurtaramıyor. Biz de bu işin içindeyiz sıfırı tükettik. Bu çiftçilerin sayesinde Salihli halkı kavuna doydu.”
- “Çiftçilerimiz kavunu Salihli halkına hibe etti, yesinler diye. Kavun sarmaya geldik. Hayvanlara götüreceğiz. İnsanlar da yemiyor artık. Çiftçinin elinden tutun yazık. Patlıcan öyle domates zaten bitti.”
- “Kavun hasadı var. Beş para etmedi, lanet olsun dediler tarlayı bıraktılar. Garibanlar yesinler diye. Bir arkadaşımdan duydum 2 - 3 tane kavun alacağım evimde yemek için.”
- “Kavunlar para yapmıyor, çiftçinin hali sakat. Hiçbir şeyin para yaptığı yok. Domates, kavun, karpuz... Tarla sahibi alın dedi. Biz de yiyeceğimizi yiyeceğiz kalanı hayvana vereceğiz. Gidişatımız kötü adam bi dünya masraf etti buraya. Para kazanacağı yerde bi ton zararı var burada. Zarar külliyen zarar. Ben darı ektim benim darım da para etmedi.”
- “Mersindere Mahallesi’nden geliyoruz, 8 km uzakta. Biraz hayvanlarımıza biraz kendimize götürüyorum çöp olacağına.”
- “Tarla sahibi git topla dedi ben de hayvanlara topluyorum. Yemin çuvalı 600 lira hayvanlara destek için topluyorum. Bunlar emekle oluyor bedavaya olmuyor. Çocuğa bakılır gibi bakılıyor buna. Bu sene ne hayvancılık para etti ne tarım para etti. Ama başka ne işimiz var mecbur yapacağız.”
Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, bugünlerde ürününü satamadan tarlasını bozan, süren çok sayıda çiftçi olduğunu belirterek: “Bu yıl çok kötü bir yıl yaşıyoruz. Patlıcan, biber, domates, kavun, buğday, arpa, aklınıza gelecek her türlü tarım ürünü yerle bir. Para etmiyor. Birçok üründe verilen fiyat fide parasına, damla sulama masrafına yetmiyor. İnsanlar ürünleri hayvanlarına yediriyor.” diye konuştu.
Cem Yalvaç, Salihli’de kavun yetiştiriciliğinin çok az olduğunu hatırlatarak: “Çiftçi arkadaşlarımız ne ekeceğini şaşırdı. Domates mi, biber mi, kavun mu, karpuz mu? Ne ekeceğine karar veremiyor. Ne ekse zarar ediyor. Herkes çeşitlilik arıyor. Başka ürünler deniyor. Ama yine zarar, yine zarar. Bu yıl bozulan çok tarla var. Yani ürünü toplamadan süren çok. Ama bu çiftçiler bu ürünler için ciddi masraflar yaptı. Hepsi borçlanarak üretim yapıyor. Ziraat Bankası’na diğer bankalara borçları var. Bu borçlar nasıl ödenecek? Devletimizin mutlaka yardım etmesi lazım” dedi.
Yılmaz Köyü’ndeki kavun tarlasından ayrılırken insanların akın akın bedava kavun almaya geldikleri için çıkışta bir trafik sorunu yaşıyoruz. Yılmaz Köyü’nden çıktıktan sonra daha önce belde olan Büyükşehir Yasası’ndaki değişiklikle mahalleye dönüştürülen Taytan’a ulaştık.
Çiftçi Osman Akbaş, traktörle karpuz tarlasını sürüyor. Karpuzları toplamadan. Büyük şehirlerde 100-120 liraya satılan irilikteki karpuzlar traktörün tekerlekleri arasında parçalanıyor. Ovaya karpuz kokusu yayılıyor. Görüntüsü insanın yüreğini dağlıyor.
Karpuzu satamadığı için tarlayı bozup yeni ürüne hazırladığını söyleyen Osman Akbaş: “ Üretim çok. İhracatta sorun olunca Türkiye tüketemiyor bu kadar karpuzu. Mallar elimizde kaldı. Karpuzun son 10 yılda yaşadığı en büyük kaoslardan biri bu yıl yaşanıyor. Şu an tarladaki değeri 50 kuruş karpuzun. Pazarda, markette 15-20 lira. Aradaki uçurumun nasıl olduğunu inanamıyoruz. Bizden 50 kuruşa alınıp pazarlarda 15 - 20 liraya satılmasına şaşkınız. Tarlamızda toptancılar 50 kuruşa aldığı karpuzu esnaf, market 15 20 liraya satıyor. Bu aradaki farktan biz şikayetçiyiz. Tamam ürünlerimiz ucuz satılsın, ama mazotta gübre de ucuz olsun. Şuraya çektiğimiz damlama hortumunun maliyetini kurtarmıyor bizim satış fiyatlarımız.”diyerek şikayetini dile getirdi.
Köyün arka tarafına gidiyoruz. Bu kez Mehmet Tuncer’in sahibi olduğu sanayi domatesi ekili tarlada traktörün çalıştığına ve domatesler toplanmadan sürüldüğüne tanık oluyoruz. Hani hep deriz ya “milli servet”, gerçekten de sürülen domates değil milli servet. O domatesin tohumu ithal, tarlayı süren traktör ithal(yerli traktörlerimiz de var elbette), mazot, gübre, zirai ilaç yani üretim yapılırken kullanılan girdilerin çok büyük bölümü ithal. Bunun için dışarıya oluk oluk döviz akıtılıyor. Damla sulama boruları, kullanılan su, her şeyden önemlisi çiftçimizin alın teri hepsi o traktör pulluğunun altında ezilip gidiyor.
Bütün bunlar yaşanırken Ankara’da Gıda Komitesi( Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi) Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ev sahipliğinde, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve ilgili bürokratların katılımıyla toplandı.
Toplantı sonrası yapılan açıklama şöyle: “Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi 12 Ağustos 2024’te Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek 'in ev sahipliğinde; Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Sayın Prof. Dr. Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Sayın İbrahim Şenel, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Sayın Dr. Fatih Karahan, ilgili Bakan Yardımcıları ve kurumların temsilcilerinin katılımıyla toplanmıştır.
Toplantıda, Komite’nin aldığı önceki kararlarda gelinen aşama ve her ay düzenli olarak Bakan Yardımcıları düzeyinde toplanan Alt Komite'de yapılan çalışmalar etraflıca değerlendirilmiştir. Küresel ve yurt içi tarımsal emtia ve gıda fiyatlarındaki son gelişmeler görüşülmüş, devam eden 2024 yılı hasat sezonu da dikkate alınarak tarımsal ürünlerdeki arz ve talep durumu ile ürün bazında oluşan ihtiyaçlar ele alınmıştır. Ayrıca, üreticilerimizin korunması ve ürünlerinin daha iyi şartlarla değerlendirilmesi kapsamında güncel sorunlar ele alınmış ve çözüm önerileri tartışılmıştır.
Ülkemizde tarımsal ürünlerde arz ve talep dengesinin sağlanmasına, hem üreticilerimizin hem de tüm vatandaşlarımızın menfaatlerinin korunmasına yönelik olarak dış ticaret tedbirleri dahil olmak üzere, gerekli tüm tedbirlerin uygulanmasına devam edileceği vurgulanmıştır.
Ayrıca, depolanabilen ürünlerde arz ve talep dengesinin korunmasını teminen mevcut depo kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmaların yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
Komite, ilgili tüm kurumların etkin koordinasyonuyla dezenflasyon sürecine olan katkıları güçlendirmeye yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Tarımda yaşanan son durumu Salihli’den yerinde görerek aktardım. Üretim bölgelerinin hepsinde benzer durum yaşanıyor. Ankara’da toplanan ve açıklamasını okuduğunuz Gıda Komitesi’nin yaşanan bu sorunlara çözüm üretebilir mi? Daha doğrusu çözüm üretmek gibi bir dertleri var mı?
Etrafı tel örgülerle çevrili ve hasadı yapılmamış bir başka domates tarlasının önünde çiftçilerle sohbet ediyoruz. Bir çiftçi tarlayı göstererek dedi ki,”burası bizim buralarda elektrik işi yapan bir arkadaşın. Tarlanın dönümünü 9 bin liraya kiralamış. Geldi bana ‘buraya ne ekeyim’ diye sordu. Kaç liraya kiraladığını sordum ve dönümü 9 bin lira olduğunu öğrenince kendine dedim ki çok pahalıya kiralamışsın. Buralarda dönümü 4-5 bin liraya ancak kira olur. Sen burayı birine 5 bin liraya kiraya ver, 4 bin lira zararın olur. Beni dinlemedi domates ekti. Şimdi dönümüne 30 bin lira zararı var. Biraz da bu tür arkadaşların bilip bilmeden bu işe girmeleri ile bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Üretim haddinden fazla, işi bilmeyenler kiraları artırıyor.”
Bu yıl hangi ürüne baksanız çiftçi ürününe alıcı bulamıyor. Alıcı bulsa fiyat düşük olduğu için zarar ediyor. Geçmiş yıllarda bir üründen zarar etse diğerinden kazandığıyla bir anlamda dengeleyebiliyordu. Bu sene ektiği her üründen zarar ediyor. Verilen fiyatlar çoğu yerde toplama maliyetinin altında. Bu nedenle ürünler tarlada bırakılıyor. Ürün toplanmadan tarlalar çiftçinin deyimi ile bozuluyor, sürülüyor.
Çiftçi ürününü satamazken, markette, pazarda fiyatlar yüksek diye tüketici ”alamıyorum” diye şikâyet ediyor. Salihli Yılmaz köyünde kavun tarlada 25 kuruşa alınmaya çalışılırken ilçe merkezinde kavunun kilosu 8-10 liraya satılıyor. Aynı şekilde çiftçi karpuzu toplamadan tarlayı sürerken ilçe merkezinde karpuz yine 7-8 liraya satılıyor. Tarlada bedava, rafta yüksek.