Katar’ın yükselişi

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

ABD Başkanı Obama’nın döneminde uluslararası alanda yükselen yıldız Türkiye idi. 2000’li yıllarda, İslamcı hareketten gelen bir siyasi partinin laik Türkiye’de iktidar olması Batı nezdinde Müslüman dünyaya açılmak için bir fırsat penceresi olarak görüldü. Obama Amerikan Başkanı sıfatıyla ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yaptı. Ak Parti hükümeti de ABD’nin çizdiği Ortadoğu planında aktif rol oynayacağını bizzat o dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından, “Büyük Ortadoğu Projesi eş Başkanıyız” sözleriyle kayıtlara geçirdi. Mısır’da İhvan/ Müslüman Kardeşler yönetiminin kurulması, Tunus’ta Zeynel Abidin bin Ali’nin ülkeden kaçıp yine İhvan hareketinden gelen Nahda’nın yönetime ortak olması, Müslüman Kardeşler’i hükümete almaya ayak direyen Suriye ve Libya’nın ise iç savaşla çökertilmeleri; hepsi art arda geldi. Ancak belli ki Ortadoğu’da Müslüman Kardeşler’in yükselişi Batı’ya bekleneni vermedi. Ve İhvan Hareketi’nin –deyim yerindeyse- ipi kesildi.O dönemde ABD’nin İhvan’ı yükseltme planında “finansör” olarak rol oynayan Katar, şimdilerde aynı hareketi bitiren uluslararası oyunda yine başrolde.

BAŞKAN BİDEN’DAN KATAR’A KRİTİK “PAYE”

Ortadoğu’dan pek çok lider bugünlerde Beyaz Saray’da ağırlanmak için hevesle bekler, bu uğurda kimi zaman geçmişteki hamasi söylem ve eylemlerini tek tek terk ederken, “piyango” Katar Şeyhi El Thani’ye vurdu. Katarlı Şeyh, Washington’da Başkan Joe Biden tarafından ağırlandı.

Biden, Katar’ın ABD tarafından resmen “NATO üyesi olmayan önemli müttefik” ilan edildiğini açıkladı. Bunun anlamı şu; ABD ile Katar’ın üst düzey silah teknolojisi alışverişinin önü açıldı. ABD’nin Katar’da yaklaşık 100 bin askerini konuşlandırdığı askeri üssüne rağmen bugüne kadar vermemiş olduğu “payenin”, şimdi verilmesi manidar. Belli ki Biden yönetimi, Çin ve Rusya’yı çevirme politikası çerçevesinde askeri gücünü ve enerjisini bu ülkelere yöneltirken, Ortadoğu’da çıkan ve çıkabilecek sorunları Katar üzerinden halletmeye karar verdi.

Bunun ilk adımları başladı bile;

  • Mesela Afganistan;

ABD yönetiminin Afganistan’da Taliban ile masaya oturması Katar’ın arabuluculuğuyla kotarıldı. Keza ABD Afganistan’dan çekilirken de Katar’ı tahliye üssü olarak kullandı.

  • İran’daki Amerikan uyruklu tutuklular konusunda da Katar devrede;

Katar Şeyhi’nin Beyaz Saray’da ağırlanmasıyla aynı dönemde, Katar’ın Dışişleri Bakanı da Tahran’a gitti. Görüşme gündemindeki ana konu, İran’da “casusluk” suçlamasıyla tutuklu bulunan dört Amerikan vatandaşının ABD’ye iadesi oldu.

  • İran’la ABD arasındaki nükleer görüşmeler de masada;

İran, Amerikan pasaportu taşıyan tutukluların iade konusunu ABD'yle masada olan nükleer görüşmelerin bir parçası haline getirmek istiyor. Mesajlarını da Katar üzerinden Washington yönetimine iletiyor. -Bir dönem bu rolü AK Parti hükümeti üstlenmişti. Şimdi MİT Başkanlığı görevinde olan Hakan Fidan’ın bir dönem Erdoğan tarafından Uluslararası Atom Enerjisi kurumuna “guvernör” olarak atanmıştı. Fidan 2000’li yılların sonunda bu görevi yürütürken, İran’ın enerji üretim programında kullanacağı nükleer maddelerin de Türkiye’de depolanması bile masaya gelmişti. – Şimdilerde Ankara hemen yanı başında yaşanan nükleer pazarlıkları uzaktan izlerken, Katar bu konuda da “başrol” üstlenmiş görünüyor.

  • Katar, ABD’nin Filistin politikasında da kritik rol oynuyor;

Biden’ın, Katar’ın “Gazze’de istikrarın sağlanması, Filistinliler’e yardım sağlanması” konusundaki çabalarına Oval Ofis görüşmesinde gazetecilerin önünde özellikle vurgu yapması boşuna değil.

  • Biden, Avrupa’ya akan Rus gazına Katar’dan alternatif yaratma peşinde;

Katar, Biden yönetimi tarafından Ukrayna krizine de dolaylı yoldan dahil edildi. Avrupalı müttefiklerini yanında tutmaya çalışan Amerikan Başkanı, Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığına çare bulmak için Katar’ın zengin doğalgaz rezervlerini de devreye sokmayı planlıyor.

Elbette ABD Başkanı’nın kendisine bu kadar “ihtimam” göstermesine Katar Şeyhi’nin de karşılık vermemesi mümkün değildi; Şeyh Amerikan Boing firmasından 20 milyar dolarlık yolcu uçağı alımına imza attı.

ABD’nin verdiği “NATO üyesi olmayan önemli müttefik” payesi doğrultusunda, Katar’a yakın gelecekte yüklü silah satışının da yaşanacağını öngörmek de herhalde yanlış olmaz.

TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Katar’ın yıldızı parlarken, 2000’li yılların yükselen yıldızı olan AK Parti hükümetinin uluslararası alandaki etkinliği ise–Müslüman Kardeşler’in siyaset sahnesinden silinmesine benzer şekilde- azaldıkça azalıyor.

ABD’nin Akdeniz ve Ege’deki “kritik müttefiki” rolünü Yunanistan, Ortadoğu’daki anahtar ülke rolünü Katar üstlenirken, AK Parti hükümetinde İsrail’le, Ermenistan’la, Mısır’la, Körfez Arapları ile barışarak son bir gayret içine girmiş görünüyor.

Ancak bu gayret ne ülke içinde yaşanan ekonomik krizi çözmeye, ne de uluslararası alanda yıldızın yeniden parlamasına yetecek gibi durmuyor.

Nüfusuyla, yüzölçümüyle, ekonomisiyle bölgesinde dev bir ülke olan Türkiye’nin rolü bugünlerde minicik Katar’ın “yardımcısı” olmaya dönüşmüş görünüyor;

Katar’ın bu yıl ev sahipliğini yapacağı Dünya Kupası için bu ülkeye polis kuvveti sağlamak;

Afganistan’da o çok istenin Kabil havalimanının işletmesinde ancak Katar’ın “yanında rol üstlenmek”;

Türkiye’nin adı sadece bunlarla anılıyor..

Tüm yazılarını göster