Katar’da sahada yokuz ama statlarda ‘yemeğin şampiyonu’ Hüseyin Bozdağ

Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Dünya futbol tarihinin en sürpriz sonuçlarına sahne olduğu söylenen FIFA Dünya Kupası, Katar’da tüm heyecanıyla devam ediyor. 18 Aralık’ta kapanışı yapılacak milyarlarca dolarlık bu dev organizasyon için Katar’da sahaya çıkan 32 takım arasında Türkiye yoktu. Ancak, yaklaşık dört yıl önce Katar’da kamu ve özel sektör kuruluşlarının toplu yemek (catering) ihalesini kazanan iş insanı Hüseyin Bozdağ’ın ‘Yemek Doha’ adlı şirketi, 80 bin kişilik kapasitesiyle ülkenin en büyük stadı olan Lusail ile 40 bin kişi kapasiteli Vekre statlarında görev yapan güvenlik ve diğer personelin yemeğini veriyor. DEİK Türkiye Katar İş Konseyi Başkan Vekilli de olan Hüseyin Bozdağ, “Dört yıl önce, Katar’ın en büyük kamu kuruluşunun yemek ihalesini 15 yıllık süre için kazanmıştık. Sonra başka kamu kurumlarının ve ülkedeki özel sektörün de yemek ihalelerinde başarılı olduk ve şu anda Katar’da günde 150 bin yemek üretiyoruz” diyor. Katar’da ve İstanbul’da ‘karşılıklı dengeli bir ortaklık’ yapısı oluşturduklarını belirterek, şöyle devam ediyor: “Yemek Doha ile çok güçlü bir referans ortaya koyduk ki Katar çok yüksek kalite standardı olan bir ülkedir. Dünya Kupası kapsamında da Lusail ve Vekre’nin yemeğini veriyoruz. Şimdi diğer Körfez ülkelerinden de ciddi teklifler geliyor. Ortaklarımızla bunları değerlendireceğiz ve önümüzdeki yıl daha da büyüyeceğiz. Yemek malzemelerini doğal olarak Katar’dan temin ediyoruz. Ancak, şu ana kadar Türkiye’den 20 uçak kargosu mutfak malzemesi gönderdik. Demirbaş ve mal ihracatı da yapmış olduk. Katar genelinde 43 noktada 1.800 kişilik istihdama ulaştık.”

Ukrayna’ya günde 100 bin yemek gönderiyoruz 

Hüseyin Bozdağ’a, yurt dışında başka hangi ülkelerde toplu yemek hizmeti verdiğini soruyorum. “Şu anda Ukrayna’ya günde 100 bin pastörize steril hazır yemek gönderiyoruz. Her hafta bir Ukrayna heyetini ağırlıyoruz ki eğer orada güvenli bir yer sağlanabilirse Ukrayna’da üretime de başlayabiliriz” diye yanıtlıyor. Azerbaycan, Suudi Arabistan, BAE’de de hizmet vermek için görüşmelerin devam ettiğini anlatıyor. Söylediğine göre yakında buralardan iyi haberler gelebilir. Şu anda, Hüseyin Bozdağ’ın şirketlerindeki toplam cironun yüzde 80’i yurt dışından geliyor. Bozdağ, bu nedenle ‘hizmet ihracatı’ konusundaki tüm çalışmalara da etkin katılıyor. Çünkü uzun yıllardan beri sektörünün ‘ihracat teşviklerinden’ yararlanması gerektiğini savunuyor. Bu konudaki görüşlerini de şöyle aktarıyor: “Catering ve gastronomiyi ‘hizmet ihracatında’ alt sektör olarak örgütledik. Sektörümüzde yüzde 100 yabancıya fatura kesenlerin o satış ihracat sayılacak. Yurt dışında şube açan arkadaşlarımızda ihracatçı olacak. Yurt dışından gelen bir misafir burada bir restoranda yemek yediğinde, kredi kartından çekilen tutarın da ihracat sayılması için girişimcilerimiz devam ediyor. Sektörümüzün yurt dışında iş yapmasını mutlaka teşvik etmeliyiz ki bu alandan da ülkemizin döviz gelirleri hızla artsın.”

Gürkaynak’ın ‘TCMB ve mali kaynak’ ile ilgili sözleri neden konuşulmuyor?

Millet İttifakının kurumsal lideri Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), geçen Cumartesi düzenlenen ‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ toplantısında çok iddialı bir ‘vizyon belgesi’ açıkladı. CHP, bu belgeyle ağırlıklı olarak ekonomik sorunlara dair ‘iktidar olması halinde’ uygulamayı düşündüğü çözümleri kamuoyuyla paylaştı. CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Siyaset üstü beyin takımı’ olarak tanımladığı 70 kişilik uzman ekibinden bazı izimler de toplantıda tanıtıldı. Ekipten dört isim, salona uzaktan video yoluyla canlı katılarak konuşma yaptı. Bu isimlerde Sayın Prof. Dr. Hakan Kara, bir ‘merkez bankacı’ olarak bence toplantının en önemli sunumunu yapan kişiydi. Konuşmacılardan sayın Prof. Dr. Refet Gürkaynak da Kara’nın ‘aslında ne demek istediğini’ anlattı. Gürkaynak, Merkez Bankalarının bağımsızlığı, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ve faiz politikasıyla ilgili özetle şunları söyledi: “Merkez Bankası siyasetten bağımsız başarılı olamaz. Çünkü enflasyonu düşürmek için yapacağı şey ‘Hazine’yi batırır mı, Mali sektörde kriz yaratır mı’ diye düşünür. Başkan değiştirmekle de ‘bedavadan’ enflasyon düşmez. ‘KKM uygulamasını kaldır, faizi serbest bırak ya da yüzde 30’a çıkar’ olmaz. Bunun etkileri ve sonuçları düşünülür.” Gürkaynak’ın ekonomiyi düze çıkarmak için asıl kaynağın ne olduğuna dair söyledikleri de özetle şöyleydi: “Vergi reformu yapmak zorundayız. Gelir Vergisi toplamak zorundayız ama bunu söyleyenlerin çoğu o gelir vergisini başkaları verecek zannediyor. Bu böyle değil. Gelir Vergisi Reformu yapıldığı zaman ‘85 milyon içinde 18 yaşın üzerindeysen beyanname dolduracaksın, onun doğruluğunu, bu ülkene gelir nerede yaratılıyor, nasıl paylaşılıyor, kim nasıl vergi veriyor ben onu takip edeceğim’ demek zorundayız. Bir toplumsal mutabakat gerekir. Bunu enflasyonu düşüreceğiz diye yapmak o mutabakatı kolaylaştırır. Bunu yaparsak Merkez Bankası’na da dönüp ‘sen de işini yap’ diyebiliriz. O zaman Maliye politikası da kolay olur.”

Tüm yazılarını göster