Eskilerin deyişiyle, ayı (düşüş) piyasaları kötü haberlerle biter. Piyasalar en olumsuz senaryoyu fiyatlar. Haber akışı beklenenden kötü değilse, piyasalar “dip fiyat” çalışmasını bitirir. Profesyonellerin düşünce yapısı budur. Finansal piyasalarda gözlenen yüksek oynaklıklar nedeniyle, politika araçlarının tamamı kullanılıyor. Başta Fed olmak üzere, büyük merkez bankalarının programlar konusunda oldukça yaratıcı olduklarını belirteyim. Maliye politikası da devreye giriyor. Tabii faiz oranlarının sıfırlanması, insanların banka hesaplarına para yatırılması, talep taraflı adımlardır. Kafa kurcalayan çok soru var. Arzın (üretimin) olmadığı bir ortamda, talep taraflı önlemler nasıl riskler yaratabilir? Önceki kriz dönemlerinde olduğu gibi, teşvik ve desteklerden sonra varlık fiyatları hızla artar mı? Piyasanın sevdiği ifadeyle, Fed sonsuz para basarken, son iki haftada olduğu gibi doların dünyadaki zayıflığı sürer mi? Merkez bankalarının sağladığı olağanüstü likidite, enflasyon yaratır mı? Enflasyonun artması durumunda reel faizler negatif olacağı için, altın fiyatının yükseliş hareketi sürer mi? Reel faizlerin negatifliği derken, merkez bankalarının sınırsız tahvil alımlarının piyasa faizlerini çok düşük tutacağı düşüncesinden esinleniyorum. Faizlerin yerlerde sürünmesi, enflasyonda geçici bir yükseliş, karşımızda negatif reel faiz.
Yukarıdaki sorulardan yola çıkarak kişisel okumalarımı paylaşayım. Destek paketlerinde, “zamanlama” ve “büyüklük” kavramları önemlidir. Büyüklük doğru olabilir, ancak zamanlamayı tutturmak kritiktir. Arz yokken, istediğiniz kadar talep yaratabilirsiniz. Oluşan talep, daha az sayıda ürünün peşinde koşacağı için, enflasyon geçici olarak yükselebilir. Devletlerin banka hesaplarına para koyması önemlidir. Çarkların dönmesini sağlar. Kiralar ödenir. Acil harcamalar karşılanır. Ancak bu paralar, ekonomide oluşacak kayıp gelirin bir kısmını geri getirebilir. Son tahlilde, önümüzdeki dönemde milyonlarca insan işini kaybedebilir. St. Louis Fed, toz duman kalktıktan sonra, ABD’de işsiz sayısının 47 milyona, işsizlik oranının yüzde 32’ye çıkabileceğini düşünüyor. Bu açıdan bakıldığında, açıklanan paketlerin tamamı yetersizdir. Sokağa çıkma yasağının olmadığı, dünyanın en büyük ekonomisinde vaka ve ölü sayısı hızla artabilir. Bunun ekonomideki karşılığı derin bir resesyon, hatta depresyondur. Finansal varlık fiyatları bu senaryoyu yansıtmıyor. Örneğin, Amerika’nın dev petrol şirketi ExxonMobil’in 2021 için beklenen fiyat/kazanç oranı 19, 2022 için 22. Enerji fiyatları çökmüşken, şu belirsizlik ortamında, 19 ve 22 çarpanla işlem gören bir şirket pahalı gözüküyor. Microsoft, 2021 için 23, 2022 için 21 çarpanla işlem görüyor. Kredi notu geçtiğimiz hafta çöp seviyesine indirilen Delta hava yollarının iki sene önceki notu “A” idi. Onlarca büyük şirketin kredi notu çöp seviyesine düşebilir. Enfeksiyon hastalıkları ve mikrobiyoloji uzmanı değilim. Hastalığın gidişatıyla ilgili kolayca yanılabilirim. Belki de dünya çarçabuk toparlanır. Ne işsizlik, ne enflasyon, ne de piyasalarda yeni bir satış dalgası gibi sorunlarımız olur.