MEY/Diageo Genel Müdürü Levent Kömür, 2 yıl kadar önce gazetelerden birinde Şırnak’ta yetişen “Karkuş” adlı üzümle ilgili yazı okudu:
Şırnak’a özgü “Karkuş” üzümü sadece şarap yapımında kullanılır. Sofrada pek yenmez.
Kömür, Mey/Diageo Şarap Üretim Direktörü Murat Ünlü’ye konuyu açtı:
Gazetede Şırnak’ın “Karkuş” üzümüyle ilgili bir yazı okudum. Şu üzümden bulup incelesek, ortaya çıkacak şarap nasıl olur, ona baksak, test etsek… Eğer tutarsa bir yerel üzümü daha destekleme fırsatı yakalarız.
Murat Ünlü, ortak tanıdıklar aracılığıyla Şırnak’ın İdil içesine bağlı Midin Köyü’nde şarap üretimi yapan Markus Ürek’i buldu:
Mey/Diageo çatısı altındaki Kayra Şarapçılık olarak “Old Vine” serisi yapıyoruz. Buradaki “Karkuş” üzümünü de denemek istiyoruz.
Markus Ürek, önce kendi öyküsünü anlattı:
Dünyada epey ülke gezdim. Sonunda hep köyüm Midin’e döndüm. Şu anda Midin’de yılda 50 bin şişe şarap üretimi yapıyorum.
Ardından “Karkuş”a döndü:
“Karkuş” hasadı neredeyse yapılmıyor. Çünkü, sofralık bir üzüm değil. Yemyeşil bir üzümdür. Şaraplık bir üzüm. Ancak, ülkemizdeki şarap üreticileri bu üzümü bilmez.
Murat Ünlü, kendisine eşlik eden Mey/Diageo Kıdemli Üretim Müdürü Özge Kaymaz’ı işaret etti:
Genel Müdürümüz Levent Kömür, “Karkuş” üzümünden şarap üretip üretemeyeceğimizi araştırmak üzere bizi görevlendirdi. Bir miktar alım yapıp denemek istiyoruz.
Markus Ürek, Ünlü ve Kaymaz’ı “Karkuş” dikili bağlara götürdü:
En genç “Karkuş” asması 80 yaşında. Burada 100-150 yıllık asmalar var. “Karkuş”tan şarap üretecek olmanıza çok sevindim. Bu üzüm yok olmak üzereydi.
Murat Ünlü, Özge Kaymaz ve Mey/Diageo Kıdemli Üretim Uzmanı Damla Metin kolları sıvadı, ilk alınan “Karkuş”tan şarap üretimi için harekete geçti.
Ünlü, ilk ürünü Levent Kömür’e de tattırdı:
“Karkuş”tan ilgi çekecek bir ürün elde edebiliriz.
Kömür, elde edilen sonuca memnun oldu:
Arkadaşlar, Şırnak’ta “Karkuş” üzümü alımına geçelim. Bakalım ne kadar bulabileceğiz.
Markus Ürek, çiftçilerle bağlantı kurulmasına yardımcı oldu, 14 üreticiden toplam 15 ton “Karkuş” üzümü alındı. Üzümler Şırnak’tan Mey/Diageo çatısı altındaki Kayra’nın Şarköy’deki şaraphanesine taşındı.
Ünlü, Kaymaz ve Metin, bu kez “Karkuş”tan elde edilecek ve piyasaya sürülecek şarabın süreçleri üzerinde görüş birliği sağladı:
Bu şarabı “natürel” yapalım. Üzümün kendi kabuğundaki yabani mayaları kullanalım. Durultma-filitrasyon işlemine de tabi tutmayalım.
Levent Kömür, “Karkuş” üzümünün öyküsünü paylaşmak üzere Neolokal’de bir buluşma düzenledi. Buluşmaya Murat Ünlü, Özge Kaymaz, Damla Metin ve Markus Ürek katıldı. Kömür, şu mesajı verdi:
“Karkuş” ile ilk adımı attık. Devamı nasıl gelir bakacağız.
Markus Ürek, başta Levent Kömür olmak üzere Mey/Diageo ekibine teşekkür etti:
Sayenizde “Karkuş” üzümü yok olmaktan kurtulacak. Bu üzümü özelleştirme öncesi dönemlerde Tekel alıyordu. Tekel’in alkollü içecek bölümünün özelleştirilmesiyle kurulan Mey’in “Karkuş”u almaya başlaması anlamlı bir adım oldu.
Ürek, şu noktanın altını çizdi:
Mey/Diageo, çiftçiye parasını peşin ödedi. Bu hareket, yeni “Karkuş” asmalarının dikimini gündeme getirebilir.
Bütün dünyanın bildiği, Türkiye dahil birçok ülkede Fransız üzümlerinden elde edilenden çok, yerel üzümlerden üretilen şaraplar ihracatta ilgi çekme şansına sahip bulunuyor.
Bunu Markus Ürek’in Midin’de ürettiği 50 bin şişe şarabın yüzde 20’sini ihraç ediyor olması da gösteriyor…
AMGEN Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman’ın oğlu Ege’yi yeni doğurduğu günlerdi. Berkman, o dönem çalıştığı şirkette Pazarlama Direktörü olarak görev yapıyordu. Çok seyahatli ve yoğun bir görevdi.
Oğlu Ege 3 aylıkken bir hafta sürecek dönem toplantısı gündeme geldi. 3 aylık bebeğinden bir hafta uzak kalmak hiç içine sinmiyordu. Durumunu şirketin o dönemki Genel Müdürüne açtı. Genel Müdür onu rahatlatan öneri ortaya koydu:
Bebeğini de bakıcısıyla birlikte getir.
Genel Müdürün bu formülünü 2 yıl boyunca uyguladı. Yurt dışı seyahatlere oğlu Ege’yi de götürdü. Bu formül daha sonra şirket politikası olarak benimsendi.
Güldem Berkman, bu öyküsünü “Hikayeyi Anlarsan MÜMKÜN” adlı kitabının “Kariyer de yaparım çocuk da demek çok havalı ama bir o kadar da zor” başlıklı bölümünde anlatıp sürdürdü:
Anneliğin ilk yılları bence kadınlar için kariyerlerinin en kırılgan dönemi, zira müthiş bir yorgunluk ve suçluluk hissediyorsun.
Bu noktada deneyimlerinden süzülen önerileri sıraladı:
Kendinize İyi Bakın: Mutlaka kendinize de zaman ayırın. Enerjinizi yüksek tutmak çok önemli. Gerekirse basit işler için para harcayıp zamanı satın alın ki size ait zamanınız olsun.
Yardım İsteyin: Yakın çevrenizden ve şirketinizden yardım isteyin. Özellikle bebeğin ilk 2 yaşı çok özel bir dönem ve herkes size destek olmak zorunda.
Anları Kaçırmayın: İş mutlaka geri geliyor ama çocuğunuzun yaşları geri gelmiyor. Ege’nin ilkokul birinci sınıf gösterisi için o zamanki dünya başkanımız ile olan çok önemli bir toplantıdan erken dönmüştüm, çok da iyi yapmışım. Unutmayın, değerlerine sahip çıkan insan her zaman saygı uyandırıyor.
Birincil Önceliğinizi Unutmayın: Bu dünyaya bir çocuk getirdiysek, onun bolca şefkat ve sevgi almasını sağlamalı, annenin birincil önemde olan bu konuda tereddüt etmemesi için destek olmalıyız.
Ardından şu noktanın altını çizdi:
Benim tecrübeme göre çocuk ana okuluna gitmeye başladıktan sonra kendine ait bir hayatı oluyor ve her geçen gün iş/çocuk yönetimi çok daha kolaylaşıyor.
Ege ilkokulda iken bir gün sordu:
Çalışmayıp seni her gün okula bırakıp alan bir annen olsun ister miydin?
8 yaşındaki Ege, şu yanıtı verdi:
Ben senin meşgul olmanı, neşeni ve önemli işler yapmanı çok seviyorum, kesinlikle istemezdim.
Çocukların sanılandan çok daha gözlemci ve duyarlı olduklarının altını çizip, bölümü şöyle noktaladı:
Kadınları iş gücüne, hem de en üst pozisyonlarda katarken, üstümüze düşeni hepimiz yapmalıyız.
Bu konuda sadece anneye değil, başta eşi olmak üzere annenin yakın çevresine ve şirketlere de önemli görevler düşüyor.
Ancak böyle olursa, geleceğimiz daha da güzel olacak.
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nde Güldem Berkman’ın kitabından bu bölümü paylaşmak istedim…
Tüm kadınların gününü kutluyorum…
L’OREAL Türkiye, “8 Mart Kadınlar Günü”nde cinsiyet eşitsizliği ile mücadelede rol model olarak öne çıkan tarihimizin önemli kadın kahramanlarından Nuriye Ulviye Mevlan Civelek’e saygı projesini hayata geçirdi.
L’Oreal Türkiye, Osmanlı’nın ilk kadın hakları dergisi “Kadınlar Dünyası”nı çıkaran Nuriye Ulviye Mevlan Civelek’i anmak için derginin 1913 yılında yayınlanan ilk sayısını orijinaliyle birlikte günümüz Türkçesiyle bastı. Dergide, L’Oreal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’in sunumu da yer aldı.
“Osmanlı Kadın Haklarını Savunma Derneği”nin kurucularından olan Nuriye Ulviye Mevlan Civelek’in çabalarıyla, o dönemde ilk kez 7 Müslüman kadın kamu dairesinde memur olma hakkı kazanıp, Telefon İdaresi’nde çalışmaya başladı…