Şirketlerimizde karar alma süreçlerini tasarlıyor muyuz? Yoksa hayatın akışına yetişmek için sürükleniyor muyuz? Yahut, karar toplantısındakilerin hissiyatına göre bir mutabakata mı varıyoruz? Hatta, kolaya kaçıp topu yurtdışındaki merkeze veya patrona mı atıyoruz?
Firmalarımızda işe alımdan bütçe hazırlamaya, periyodik bakımdan şahsi masrafların nasıl faturalanacağına kadar pek çok konuda belirli süreçler var. Ancak, önemli kararların nasıl alınacağı genellikle ıskalanıyor. Şirket ana sözleşmelerindeki kriterleri veya ortaklık anlaşmalarındaki onay eşiklerini kastetmiyorum. Ticari bir konunun şirket içinde değerlendirilmesi, farklı görüşlerin adeta imbikten geçerek süzülmesi ve en uygun neticeye varılması için gereken adımlarından bahsediyorum.
Pek çok firmada adeta kendiliğinden ilerleyen bu süreci daha sistematik hale getirmek için dört analitik yaklaşım öneriyorum. Bunlar sadece örnek – başka yöntemler de var.
BİR: BEYİN FIRTINASI. Fikir üretim sürecinin ilk adımı. Amaç, yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasını sağlamak. Bir grup, belli bir konuda, hızlı ve özgürce fikir üretmek için buluşur. Kimse kimseyi eleştirmez. Fikirler değerlendirilmez; sadece toplanır veya grup isterse birleştirilir. Bir maden cevherini toprakta keşfetmeye benzetebiliriz.
İKİ: SWOT ANALİZİ. Bir konunun güçlü yönlerini (strengths), zayıf yönlerini (weaknesses), fırsatlarını (opportunities) ve tehditlerini (threats) değerlendirmektir. Amaç, kapsamlı bir değerlendirme yapmak. Ayrıca, alınan kararı gelecekte değerlendirirken hangi varsayımlarla ne sonuca varıldığını tespit edebilmek. Beyin fırtınasından çıkan fikirler, eldeki projeler veya şirketin tamamı için SWOT yapılabilir. Topraktan çıkan maden cevherinin kalitesinin belirlenmesine benzetebiliriz.
ÜÇ: PARETO. İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto’nun bize büyük armağanı. 80’e 20 kuralı olarak da bilinen bu prensip, pek çok durumda girdilerin yüzde 20’sinin çıktıların yüzde 80’ini ürettiğini söyler (‘satışların yüzde 80'i müşterilerin yüzde 20'sinden gelir’). Bu bize nereye odaklanmamızın yararlı olacağını, genişleme için ne kadar maliyete katlanmamız gerekeceğini ve şirketin kıt kaynaklarını en uygun nasıl değerlendireceğimizi gösterir. ‘Herkese her şeyi sunalım’ veya ‘şunu yapsak çok güzel olmaz mı?’ tipi yaklaşımlara karşı şirketi rotasında tutmayı sağlar. ’Toprağın neresini kazarsak en az maliyetle, en çok ve en değerli maden cevheri çıkarırız?’ sorusuna benzetebiliriz.
DÖRT: KARAR AĞACI. Günümüzün bilinmez dünyasında kararlarımızın sonuçlarını tamamen öngörmemiz mümkün değil. Varsayımlarımız doğru çıkmayabilir, genel ortam değişebilir, rakipler bizim yaptıklarımıza karşı bazı adımlar atabilirler... bu yüzden, senaryo analizleri ile ilerlemekte yarar var. Karar ağacı bize bu imkânı verir. Bir konuda alınacak kararların seçeneklerini ve sonuçlarını listeler (yatırımı yaparsak ve ürün tutmazsa ne olur, yatırımı yapmazsak ve rakip yeni fabrika açarsa ne olur vb.) ‘Maden cevherini ne maliyetle çıkarıp işlerse ve dünyadaki fiyatlar nasıl gelişirse karlı bir yatırım yapmış oluruz?’ sorusunun cevabını aramaya benzetebiliriz.
Önemli kararlarınızı sistematik bir yaklaşımla aldığınız ve en uygun sonuçlara ulaştığınız bir hafta dilerim.