Araştırmalar, karantina nedeniyle aile içi şiddet oranlarının bazı ülkelerde yüzde 25’in üzerinde arttığını gösteriyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre, COVID-19’a karşı yapılan ‘evde kal’ çağrıları döneminde, asayiş olayları yüzde 14,5’ oranında azaldı. Ancak, ne yazık ki, aynı aylarda aile içi şiddet yüzde 38,2 arttı.
Kadına yönelik şiddet, en kısa zamanda kapsamlı bir biçimde ülke çapında mücadele etmemiz gereken devasa bir toplumsal sorun. Şiddeti engelleyebilmek için Vodafone gibi konuya uzun vadeli bir biçimde odaklanan kuruluşların sayısının artmasına ihtiyacımız var. Kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları olarak el ele vermeli ve Vodafone’un son kampanyasının sloganını kullanarak #şiddetekarşı #benvarım demeliyiz.
Kadınlar gördüğü şiddeti ve acılarını maskeliyor
Vodafone son dönemde artan şiddete karşı Kırmızı Işık kampanyasına yeni bir sayfa daha ekledi. “Şiddete karşı #BenVarım de, acılar maskelenmesin” mesajının verildiği yeni iletişim çalışmasında, “Kırmızı Işık” uygulamasının şiddetin karşısında, kadınların yanında durduğu hatırlatılıyor.
Temmuz başı itibarıyla tüm kanallardan kamuoyuna duyurulan kampanya, ünlü oyuncu Doğa Rutkay’ın sesiyle herkesi şiddete karşı #BenVarım demeye davet ediyor.
Kadınların yanında duran marka
Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel ve Doğa Rutkay’ın katılımıyla düzenlenen online toplantıda, kampanya hakkında bilgi alma fırsatı bulduk. Hasan Süel, şunları söyledi: “Tüm dünyada ‘amaç odaklı bir şirket olma’ hedefiyle faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2025 yılına kadar 1 milyar insanın hayatına dokunmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda, kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalığı artırmak için bir iletişim kampanyası başlattık. Salgın döneminde ne yazık ki Türkiye’de de kadına şiddet vakalarının arttığını gördük.. Kadınlar gördüğü şiddeti ve acılarını maskeliyor. Biz de kampanyamızla insanları kadına şiddete karşı #BenVarım demeye çağırıyoruz. Çünkü biliyoruz ki biz birlikte #BenVarım dedikçe acılar maskelenmeyecek. Bu çağrımızı ‘Kırmızı Işık’ uygulamamızla destekleyerek, şiddetin karşısında, kadınların yanında duran bir marka olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Vodafone olarak, teknolojinin gücünü kullanarak, kadınların desteklenmesine yönelik projeler geliştirmeye devam edeceğiz.”
Şiddet tüm dünyanın ortak sorunu
Vodafone’un yeni kampanyasının sesi Doğa Rutkay; “Kadına yönelik şiddet, tüm dünyanın ortak sorunu. Bu toplumsal sorunla hep birlikte mücadele etmeliyiz. Vodafone’un kadına şiddetle mücadelenin önemini vurgulayan kampanyasında yer almaktan büyük mutluluk duydum.” diyerek herkesi kampanyaya katılmaya davet ediyor.
Altı yılda 331 bin kadına erişti
Türkiye Vodafone Vakfı’nın aile içi şiddetle mücadele etmek için altı yıl önce başlattığı Kırmızı Işık uygulaması bugüne kadar 331 bini aşkın kadına ulaştı. Uygulama, şiddete karşı neler yapılabileceğini açıklayan bilgilendirme metinleriyle de kadınlara destek oluyor. Son aylarda, uygulamaya engelli bireylere yönelik sesli ekran okuyucusu özelliği ve mülteci kadınlar için Arapça dil seçeneği eklendi.
“Kırmızı Işık” uygulaması, kadınların şiddete maruz kaldığı anlarda, kolluk kuvvetleri ya da yakınlarına kolaylıkla haber verebilmesini sağlıyor. Acil durumlarda ulaşılması istenen 3 kişi tek tuşla kaydedilebiliyor. Salla-Uyar özelliğiyle telefonun sallanması ile kayıtlı kişilere mesaj ve konum bilgisi “Acil SMS” olarak gönderiliyor.
Uygulamayla, Alo 183, 155 Polis İmdat, 156 Jandarma ve Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı acil numaraları tek tuşla aranabiliyor. Ayrıca, en yakın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin adresleri ve telefonları harita üzerinden bulunabiliyor. Kadınlar, şiddete maruz kalındığında neler yapılabileceği ile ilgili bilgilere de erişebiliyor.
Güvenli yolculuklar için “Yol Arkadaşım”
Uygulamaya geçen yıl eklenen “Yol Arkadaşım” özelliğiyle ise kullanıcılar bulundukları lokasyondan harita üzerinden paylaşım yaparak kendilerini güvensiz hissedecekleri bir yolculukta ya da durumda uygulama üzerinden konum paylaşımı yaptıkları kişinin anbean onların hangi noktada olduklarını takip etmelerini sağlayabiliyor. Paylaştıkları rotadan çıkarlarsa, takipçilerine SMS bildirimi gidiyor.
Anadolu Efes, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 6 ülkede toplam 21 bira fabrikası, 5 malt üretim tesisi, 1 şerbetçiotu işleme tesisi, 1 preform üretim tesisi ile bölgesindeki en önemli oyunculardan birisi. Ürünlerini 70’ten fazla ülkeye ihraç ediyor, markalarıyla tüm dünyada yaklaşık 400 milyon tüketiciye hizmet ulaştırıyor. Üretim hacmi bakımından dünyanın 10. büyük bira şirketi.
Anadolu Efes 1982’den beri tarıma destek vererek doğrudan ya da dolaylı olarak yaklaşık 8 bin çiftçi ailesinin hayatına dokunuyor. T.C. Kültür Bakanlığı ve UNDP ile 2007’den beri Gelecek Turizmde Projesi’ni uyguluyor. 1987’den beri sinemaya, 1992’den beri tiyatroya destek veriyor. İKSV ile tüm festivallerini kapsayan 33 yıllık iş birliği var. Anadolu Efes Basketbol Kulübü ise 44 yıldır Türkiye basketboluna katkı sağlıyor.
Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü Tuğrul Ağırbaş’a, pandemi dönemini nasıl yönettiklerini sordum. Çalışanları ve müşterileri için yaptıkları çalışmaları dinledim. Ağırbaş, “Sürdürülebilirlik her zaman odağımızda olan bir konu. Pandemi süreci bu konudaki çalışmalarımızı daha da hızlandırmamızı sağladı” diyerek ülkemiz ve dünyamız için çalışmalarına ara vermeyeceklerini özellikle vurguladı.
Bu dönemde Anadolu Efes olarak müşterileriniz için ne yaptınız?
“Bu konuyu ekosistemimiz içerisindeki ticari iş ortaklarımız ve nihai tüketicilerimiz olarak ikiye ayırabiliriz. Pandemi sürecinde en önemli önceliklerimizden biri ekosistemimizin devamlılığını sağlamaktı. Bu nedenle de ekosistemiz ile dayanışma içerisinde olmayı önemsedik ve bu yönde birçok adım attık. Bunları kısaca özetleyecek olursak;
Bayi ve distribütörlerimizin ödeme vadelerini uzattık, vade avantajı sağladık, art arda ödeme erteleme imkanı sunduk, faizsiz krediler ile de bu zorlu dönemde iş süreçlerini yönetebilmelerine destek olduk, depolarının ve araçlarının dezenfekte edilmesine katkı sağladık.
“Umuma Açık İstirahat ve Eğlence Yerleri olarak faaliyet gösteren, çalgılı/ müzikli lokanta/ kafe, gazino, birahane, taverna, restoranların” alınan önlemler kapsamında kapatılması sonucunda faaliyetleri duran iş ortaklarımızın ellerinde bulunan bira fıçılarını iade aldık. Bu iş ortaklarımız ve çalışanları için çeşitli platformlar kurduk ve bu platformlar üzerinden kişisel gelişime yönelik eğitim programları düzenledik.
İlgili satış noktalarının yeni normale daha hızlı adapte olabilmesine destek olmak için dezenfeksiyon işlemlerine katkı sağladık, birçok işletmeye dezenfektan tedarik ettik, çalışanlarına alınması gereken önlemler ve uyulması gereken kuralları anlatan bilgilendirici föyler dağıttık ve yine satış noktalarına ticari avantajlar sağlayan bir ‘Hoşgeldin Paketi’ hazırladık.
Tekel, bakkal, büfe gibi satış noktalarına ise sürecin en başından bu yana önleyici hijyen malzemeleri temin ettik. Bayi ve distribütörlerimize sağladığımız finansal ve ticari kolaylıklar bu satış noktalarımıza da yansıdı. Öte yandan bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarına katkı sağlamak için Covid’den korunma kurallarını içeren afişler hazırladık, online müşteri bilgilendirme platformumuz üzerinden de her gün bilgilendirici SMS’ler ve güncel bilgilendirmelerle iş ortaklarımıza bu süreçte her anlamda destekçi olmaya çalıştık. “
Türkiye için neler yaptınız?
“COVID-19’un toplumun farklı kesimlerindeki olumsuzluklarını tespit ederek işe koyulduk. Bizim için ekosistemimizin varlığını sürdürmesi çok önemli. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz ekosistemle dayanışma içerisinde olmamız gerektiğini düşündük ve buna odaklandık. Satış noktalarımızın önemli bir bölümü pandemi dolayısıyla geçici olarak kapatılmıştı. Kapatılan kafe, bar ve restoranlardaki yeme-içme ve eğlence sektörü çalışanları da ya işsiz kaldı ya ücretsiz izne çıkarıldı ya da maaşını tam alamamaya başladı. Biz de Ahbap Derneği iş birliğinde “Dayanışma Birlikte Güzel” kampanyasını başlatarak, sektör emekçilerinin yanında olduğumuzu göstermek istedik. Bu proje, şirket çalışanlarımız arasında da büyük bir heyecan yarattı ve onlar da gönüllü olarak Dayanışma Birlikte Güzel kampanyasına katkı yaptılar. Böylelikle toplam 1,4 milyon TL lik kaynak ile 7000 sektör çalışanının ve ailesinin yanında olduk. Başka şirketlerin de başlattığımız dayanışma hareketine katılması ise bizi çok mutlu etti.
Bunun yanında, yeme-içme sektörünün geçici olarak kapanması sokak hayvanlarını da zor durumda bıraktı. Bu kapsamda yine Ahbap Derneği’yle birlikte yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanlarına mama ve kulübe sağladık. KKTC’de ise Lefkoşa Belediyesi ve Girne Belediyesi ile Altın Patiler Derneği, Kıbrıs Hayvan Hakları Derneği ve Sessiz Kullar Derneği ile aynı amaçla iş birliği yaptık. Oradaki patili dostlarımızın da ihtiyaçlarını karşıladık.
Öte yandan ürünlerimizin ham maddelerinden arpa ve şerbetçiotunu da yerli çiftçilerimizden tedarik ediyoruz. Tarımsal ekonomiye yıllık 110 milyon TL gibi bir katkı sağlıyoruz. Ham maddelerimizin tedarikçisi çiftçilerimizle sözleşmeli olarak çalışıyoruz. Pandemi sürecinde çiftçilerimizin kaygı yaşamaması için avans ödemelerini yaparak işlerine devam etmelerini kolaylaştırdık.
Türkiye’nin ilk sürdürülebilir müzik festivali Festtogether’a verdiğimiz destek ise farklı kesimleri de kapsadı. İhtiyaç Haritası üzerinde listelenen başta sağlık sektörü çalışanlarının ihtiyaçları olmak üzere, uzaktan eğitim sürecinde bilgisayar ihtiyacı olan öğrencilerin, sahne sanatları emekçilerinin, müzik sektöründe teknik çalışanlarının ihtiyaçlarını karşıladık. Tiyatrolara 32 yıldır aralıksız verdiğimiz desteği bu dönemde de devam ettirdik. Salgın sebebiyle kapalı olan özel tiyatrolara katkı sağlamak için ise Tiyatro Kooperatifi tarafından başlatılan “Bizde Yerin Ayrı” kampanyasına kurumsal destek veren ilk şirket olduk. Bu kapsamda satın aldığımız 1.000 gösterim kartını Türk Tıp Öğrencileri Birliği’ne hediye ettik.”
Gezegenimiz için ne yaptınız?
“Sürdürülebilirlik her zaman odağımızda olan bir konu. Pandemi süreci bu konudaki çalışmalarımızı daha da hızlandırmamızı sağladı.
Plastik konusu malum dünya için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Bizim ekosistemimizde kullandığımız plastik oranı %1,1 gibi düşük bir seviyede. İş Dünyası Plastik Girişimi’nin ilk üyelerinden biri olarak biz bunu daha da aşağı çekmeyi ve önümüzdeki 3 yıl içerisinde %0,5 seviyesine getirmeyi hedefliyoruz.
Bu hedef doğrultusunda yakın zamanda bir markamızı tamamen plastikten arındırdık. Bu çalışma kapsamında artık işlevi olmayan plastik kasaları da gündelik hayata kazandırdık. İleri dönüşümle bunları sehpa, puf, anahtarlık gibi eşyalara dönüştürdük.
Çoklu ambalajlarımızda ise daha doğa dostu ve yenilikçi seçenekler üzerinde çalışıyoruz. Tüm çoklu ambalajlarımızda dönüşümü tamamladığımızda yıllık 217 ton plastiği daha doğadan arındırmış olacağız. Tüm süreçlerimizde plastik kullanımını minimuma indirmeyi ve çevreye artı değer katmayı amaçlıyoruz. “
Pandeminin turizme olan talebi azalttığı ve otellerin doluluk oranlarının düştüğü bu günlerde, Hilton Türkiye’nin geleceğine güvenini gösterdi. Lüks koleksiyon markası Susona’yı Bodrum’a getirdi. Susona, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkisi altında verilen 'Güvenli Turizm' sertifikasına sahip. Ayrıca, Hilton’un ‘CleanStay” programının da doğal bir parçası.
LXR koleksiyonuna dahil edilecek her oteli büyük bir dikkatle seçtiklerini belirten LXR Hotels & Resorts’un Küresel Başkanı Feisal Jaffer, Bodrum’daki tesisi
“kişiselleştirilmiş hizmet anlayışı, mükemmel yeme-içme olanaklarıyla lüks bir tatil deneyimi isteyen gezginler için ideal bir lokasyon” olarak tanımlıyor.
Hilton EMEA Bölge Başkan Yardımcısı Simon Vincent, Türkiye’nin Hilton için çok önemli olduğunu ve kuruluşun ABD dışındaki ilk otelinin İstanbul’da açılmış olduğunu hatırlatıyor. Vincent, Susona’nın “Bodrum’un mükemmel olanakları ve nefes kesici manzaraları nedeniyle” lüks koleksiyon markalarını büyütmek için mükemmel bir nokta olduğunu vurguluyor.
Pandemi döneminde hizmet sunmaya başlayan Susona’ya “hoş geldiniz” diyor, ülkemizde ve dünyadaki sağlık sorunların aşılmasını ve yeni yatırımların artmasını diliyoruz.