Türkiye, “kara parayla mücadele” konusunda uluslararası alanda yaptırıma uğramamak için son dakika hamleleriyle durumunu kurtarmaya çalışıyor.
TBMM’den hafta sonu geçen “kitle imha silahlarının finansmanının önlenmesi kanunu” ile, gurbetçilerin mali bilgilerinin yaşadıkları ülke makamlarıyla paylaşılmasını öngören karar bunun örnekleri.
Ancak her iki hamle de, hem tartışmaları, hem de uygulama kaosunu beraberinde getirecek gibi görünüyor.
Muhalefet; hükümetin üçlü baskı politikasının parçası
Muhalefet, AK Parti hükümetinin “kitle imha silahlarının finansmanını” önleme amacı taşıyan kanuna eklenen ek maddeler ile sivil toplum kuruluşlarının hedef alınmasından yakınıyor.
CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre bu durumu, AK Parti hükümetinin “üçlü baskı politikasının parçası” olarak nitelendiriyor ve bu “üç sac ayağını” şöyle açıklıyor;
• Muhalefet partilerine yönelik kimi zaman yargı yoluyla (muhalefet vekillerine açılan ceza ve tazminat davaları), kimi zaman siyaset dışı yöntemlerle (mafya mensuplarının muhalefete yönelik tehditleri) ve kimi zaman da bizzat güç kullanımı ile (CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na fiziki saldırılar ve bunların faillerinin çok hafif cezalarla kurtulmaları) baskı çabası.
• Basına ve vatandaşın ifade özgürlüğüne yönelik baskılama politikaları
• Sivil topluma yönelik baskılama yöntemleri. Zeynel Emre burada da baroların bölünmesi yasasını, Türk Tabipler Birliği gibi meslek örgütlerine yönelik tavrı ve şimdi de geriye kalan sivil toplum örgütlerini etkileyebilecek son yasa maddelerini örnek gösteriyor. Emre, son yasa metnine eklenen ve TBMM'den geçirilen Dernekler Kanunu’nda değişiklik maddelerinin, derneklere İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanmasının, ya da malvarlıklarına el konulmasının önünü açacağını ifade ediyor.
"Siyasi nüfuz sahibi kişilere denetim" yok...
Muhalefetin bir başka eleştirisi ise, Türkiye’nin “gri listeye” girmemesi için çıkarılan bu kanuna “siyasi nüfuz sahibi kişilere yönelik denetim” konusunda herhangi bir unsur eklenmemesi;
Türkiye’nin taraf olduğu “Kitle imha silahlarının finansmanının önlenmesi” anlaşmasını izleyen Uluslararası Görev Gücü, hükümet üyeleri, yüksek yargıçlar ve kritik görevdeki yargı mensupları, üst düzey bürokratların mali durumlarının düzenli olarak denetlenmesi için bir yapı kurulmasını talep etmişti. Ancak bu yönde bir yapının kurulmasına ilişkin madde geçirilen kanuna eklenmedi. Bunun eksikliği de Türkiye’nin yaptırım gerektiren “gri listeye” sokulmasının önünü açabilir.
"Gurbetçi hesapları" kaosu...
Türkiye’nin uluslararası mali yükümlüklerine ilişkin bir başka kaos ise gurbetçi hesapları konusunda yaşanıyor.
Türkiye’nin de imza koyduğu “Finansal bilgilerin, banka ve altın hesaplarının karşılıklı otomatik olarak paylaşımı” anlaşması gereği Ankara, çok sayıda ülkeyle vatandaşlarının mali durumuna ilişkin bilgi paylaşımında bulunacak.
Anlaşma gereğince yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türk bankalarındaki birikimleri, altın ya da döviz hesapları, şirket ortaklıkları ve bunlardan edindikleri kâr payları ile sigorta bilgileri, bulundukları ülke makamlarıyla paylaşılacak.
6 ülke için bir yıl daha muafiyet
Ancak yıl sonuna gelinmesine rağmen hala hangi ülke ile, hangi hesap yılına ilişkin bilgi paylaşımında bulunacağı tam olarak netlik kazanmadı.
Son bilgiler bu yıl Türkiye’nin 57 ülkeye bilgi aktaracağını, 77 ülkeden de bilgi alacağını gösteriyor.
Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadıkları Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya ile paylaşım, son dakika kararıyla bir yıl daha ertelendi. Erteleme gerekçesi; bu ülkelerdeki Türk kökenli vatandaşların sayısının yüksekliği.
Milyonlarca vatandaş için bilgi toplama ve bunların iletilmesinin kolay olmadığı konusunda ilgili ülkelerle uzlaşmaya varılarak, mali bilgilerin bir sonraki takvim yılına kadar paylaşılmaması konusunda anlaşıldı.
Ayrıca İsviçre, Türkiye’ye, kendi bankalarında hesapları bulunan Türk vatandaşları konusunda bilgi vermeyeceğini iletti. Türkiye de karşılıklılık ilkesi gereği, İsviçre’ye bilgi iletmeme kararı aldı.
Ancak aralarında Danimarka, İsveç, Kanada, Avustralya gibi Türklerin yoğun olarak yaşadıkları diğer ülkelerle paylaşım 31 Aralık 2020'da yapılacak. Türkiye, 57 ülkeye 2019 yılına ait vatandaşların bilgilerini iletecek.
Muhalefet, iktidardaki AK Parti’yi yurtdışındaki vatandaşları bu yeni uygulama konusunda “iyi bilgilendirmemekle” suçluyor. Özellikle Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının bilgi eksikliği nedeniyle Türkiye’deki bankalarda bulunan mevduatları, ve şirket ortaklıklarından edindikleri kâr payları üzerinden “vergi kaçakçılığı” ile suçlanmaları olasılık dahilinde.
Ancak böylesine kritik önemdeki konuların son dakikaya bırakılması, beraberinde ciddi sıkıntıları da getireceği bir gerçek...