Kamu zararının yaptırımları

Ahmet Arslan
Denetçi, CPA, MBA

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda tanımlandığı şekliyle kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.

Söz konusu kanun ve ilgili yönetmelikte kamu zararını oluşturan haller şu şekilde sayılmıştır:

- İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,

- Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,

- Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,

- İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,

- İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

- Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,

- Kamu idarelerine ait malların kiraya verilmesi, tahsisi, yönetimi, kullanımı ve elden çıkarılması işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

- Görevlilere teslim edilen taşınırların zarara uğraması,

- Kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek malî külfet getirilmesi.

Kamu zararına sebebiyet vermek söz konusu kanuna ve Sayıştay Kanunu’na göre zararın tazmin ettirilmesi yani sebebiyet verenlere (kamu görevlileri) veya haksız kazanç sağlayana (kendisine fazla veya yersiz ödeme yapılanlara) ödettirilmesi şeklinde mali yaptırım gerektirmektedir. Bununla birlikte, kamu zararına sebebiyet vermek kamu görevlileri hakkında idari (disiplin) ve adli yaptırımların da uygulanmasını gerektirebilmektedir.

Bu bağlamda, kamu zararına sebebiyet verilmesine ilişkin yaptırımları mali, adli ve idari yaptırımlar başlıklar altında irdeleyebiliriz. 

1. Mali yaptırım

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi kamu zararına sebebiyet vermek zararın tazmin ettirilmesi yani sebebiyet verenlere veya haksız kazanç sağlayana ödettirilmesi şeklinde mali yaptırım gerektirmektedir.

Sayıştay tarafından yapılan denetimlerde tespit edilen kamu zararı zarara sebebiyet veren ve “sorumlular” olarak nitelendirilen kamu görevlilerine (harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlileri, muhasebe yetkilisi) tazmin ettirilmektedir. Bu bağlamda tespit edilen kamu zararına ilişkin fazla ve yersiz ödemenin kime yapıldığı veya tahsilatın kimden eksik yapıldığının önemi yoktur. Mevzuatta “İlgili” olarak ifade edilen söz konusu kişilerin Sayıştay tarafından tespit edilen kamu zararı konusunda herhangi bir mali sorumluluğu bulunmamaktadır.

Sayıştay dışındaki kamu otoriteleri tarafından yapılan denetim, kontrol veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararı ise ilgili idarenin üst yöneticisi tarafından yapılan nihai değerlendirme sonucunda sorumlulardan ve/veya ilgililerden tahsil edilir.

Gerek Sayıştay gerekse diğer kamu otoriteleri tarafından tespit edilen kamu zararı kamu zararının tespitine ilişkin kararda yer alan sorumlulardan ve/veya ilgililerden yasal faiziyle birlikte tahsil edilir. Söz konusu kişilerden rızaen veya sulhen tahsil edilmeyen kamu zararı icra yoluyla cebren tahsil edilir. 

2. Adli Yaptırım

Kamu zararına sebebiyet vermek fiilin ağırlık derecesi ve olayın meydana geliş şekline göre kamu görevlileri hakkında adli yaptırımların da uygulanmasını gerektirebilir. Bu bağlamda kamu zararına ihaleye fesat karıştırmak (örneğin, ihalede rekabeti sınırlandırmak, yaklaşık maliyet bilgisini sızdırmak vb.) suretiyle sebebiyet verilmesi halinde “ihaleye fesat karıştırma” suçu, zimmet (kamu görevlisinin kamunun parasını mal edinmesi) suretiyle sebebiyet verilmesi halinde “zimmet” suçu, gerçeğe aykırı belge düzenlemek (yapılmayan işi yapılmış gibi göstermek) suretiyle sebebiyet verilmesi halinde ise “sahtecilik” suçundan adli işlem yapılır. Söz konusu suçlara ilişkin mahkeme kararında kamu zararının tazminine de karar verilebilir.

Kamu zararına söz konusu yüz kızartıcı eylemler dışındaki eylemlerle sebebiyet verilmesi halinde ise fiilin ağırlık derecesi ve olayın meydana geliş şekline göre kamu görevlileri hakkında “görevi kötüye kullanma” suçu kapsamında adli işlem yapılabilir. Zira, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Görevi kötüye kullanma” başlıklı 257’nci maddesinde; 

“(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”,

denilmektedir.

Dikkat edilirse söz konusu suçun tipiklik unsurlarından biri “kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olmak ya da kişilere haksız bir menfaat sağlamak” bulunmaktadır.

Yargıtay içtihatlarında söz konusu kanun maddesindeki “kamunun zararına neden olmak” eyleminin 5018 sayılı Kanun’daki kamu zararını ifade ettiği belirtilmiştir.

Bu bağlamda, ihalede yaklaşık (muhammen bedel) maliyetin yeterli piyasa fiyat araştırması yapılmaksızın tespit edilmesi nedeniyle mal ve hizmetin rayiç bedelin bariz şekilde üzerinde alınması ihale sürecinde görev alanların adli sorumluluğunu da gerektirebilir. Aynı şekilde, mal ve hizmetin muayene ve kabulünde yeterli dikkat ve özenin gösterilmemesi nedeniyle işin şartname ve sözleşmesinde belirtilenden daha düşük nicelik ve nitelikte mal veya hizmetin alınması da görevlilerin adli sorumluluğunu da gerektirebilir.

Bununla birlikte, tekrar ifade etmek gerekirse, kamu zararından dolayı kamu görevlileri hakkında kamu zararının tazmininin yanı sıra görevi kötüye kullanma suçundan adli yaptırım uygulanabilmesi için eylemin ağırlığı (kamu zararının miktarı, kastın varlığı vb.) ve olayın meydana geliş şeklinin soruşturma ve kovuşturmayı gerektirecek nitelikte olması gerekmektedir. Söz konusu unsurların varlığı adli soruşturma ve kovuşturma makamlarının takdirinde bulunmaktadır. 

3. İdari yaptırım

Kamu zararına sebebiyet vermek özü itibariyle devletin menfaatlerine aykırı iş ve işlemlerde bulunmak anlamına gelmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na (Md. 7) göre; “Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler.”

Söz konusu kanunda yer alan devlet memurlarının ödev ve sorumluluklara ilişkin hükümlere aykırı davranmak memur hakkında disiplin cezasını gerektirmektedir. Kamu zararına sebebiyet vermek kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmalinin varlığına işaret etmektedir. Bu bağlamda, kamu zararına bazı örnekleri aşağıda verilen eylemlerle sebebiyet verilmesi halinde eylemin ağırlık derecesi ve olayın meydana şekline bağlı olarak memur hakkında disiplin cezası uygulanabilir.

Örneğin, söz konusu kanuna göre;

- “Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak” uyarma cezasını,

- Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak” “Devlete ait resmi araç, gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak”, “Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek” kınama cezasını,

- “Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak”, “Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak” aylıktan kesme cezasını,

- “Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak”, “Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek” kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını,

- “Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı (zimmet, ihaleye fesat karıştırma, sahtecilik vb.) hareketlerde bulunmak”, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını,

gerektirmektedir.

KAYNAKÇA

www.maliekonomim.com

Tüm yazılarını göster