Kamu yönetimi uygulamaları “haksız rekabet” yaratıyor mu?

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Günümüz dünyasının büyük bağlantı olanakları, anlık iletişim ve etkileşim potansiyelleri ve günün koşullarına uygun işbirlikleri üzerinde yeniden yapılanmalar önem kazanıyor. Yeni teknolojilerin bağlantı, iletişim-etkileşimi artıran ve yeni işbirlikleri oluşturan potansiyeli insanları birbirlerine yakınlaştırıyor; aynı zamanda birbirleriyle yarışmasını da yaygınlaştırıyor, yoğunlaştırıyor ve derinleştiriyor. Derinleşen iletişim ve etkileşimleri, yeni işbirlikleri yapılanmasını kim daha iyi kavrarsa o bir adım öne geçiyor.

Doğaltaş gibi ülkemizin bulunduğu coğrafyanın yarattığı bir varlığı değerlendirirken yatırımcının işini kolaylaştıran düzenlemeler arasında, “haksız rekabeti önleyici” önlemler de gerektiği kadar yer almalı. Belirtilen konuları “kamu yetkilileri işlemlerinin tek merkezde toplanması”, “orman izinleri ve bedellerinde eşdeğerlilik”, “Zeytin yasasında rakip ülkelerle uyumlu işlemler”, “yanlış kapasite kullanımının yarattığı fiyat rekabeti”, “ocak işletmeciliği ve işleme tesisleri dengesi” çerçevesinde değerlendirebiliriz.

Kamu düzenlemelerinde “tek otorite”akışı hızlandırabilir

Görüşme yaptığımız doğaltaş maden işletmecisi de kamu düzenlemelerinin farklılığı ve işlem yapan kurumların çeşitliliğinin işleri zorlaştırdığı kanısı yaygın. Kamu yetkilerini kullanan kurumların çeşitliliği uygulamanın farklılığı daha etkin gelişme yaratmanın önündeki engel.

Doğaltaş işletmeleri, yarı legal yarı formel iş yapan işyerleri ile kurumsallaşmış firmalar arasında bir “haksız rekabet” alanı oluştuğu kanısında. Kamu yetkililerinin kayıt dışı uygulamaları asgari düzeye indirme sorumluluğunu taşıdığı, haksız rekabet yaratan bu sorunun ivedilikle çözülmesi gerektiği söyleniyor.

Genel olarak bütün madencilik sektöründe, özelinde de doğaltaş üretiminde kamu düzenlemelerinin; ruhsat izinleri ve ruhsat güvencesinin “tek otorite” kanalıyla yönetilmesi talep ediliyor. Tek otorite olması halinde uzmanlaşmış personelle işlerin daha hızlı ve etkili yürütülebileceği düşünülüyor. Farklı kamu birimleri arasındaki anlayış farklılığının işleri yavaşlattığını düşünenler çoğunluğu oluşturuyor.

Madencilik işlemlerinin tek otori de, uzmanlaşmış kadrolar, öngörme ve önlem alma ile gözetim ve denetim disiplini ile ülke refahına daha büyük katkılar yapabileceği önerisi sorgulamalı, haklılık taşıyan eleştiriler dikkate alınarak düzenlemeler yapılmalı.

Altını, boraksı, demiri, bakırı, çinkoyu, kromu buharlı makinelerin bulunuşundan bu yana kömürü ve diğer yeraltı varlıklardan zenginlik üretmeyi başaran toplumlar gelişiyor. Bugün önemli yeraltı varlıklarımızdan biri olan doğaltaşı değerlendirirken sadece yatırımcının çabası yeterli olmaz. Yeraltı kaynakların değere dönüştürülmesi ortak sorumluluktur; doğal taş işiyle uğraşanların “orman izinleri ve orman idaresine ödenen bedeller” konusundaki taleplerine kulak vermek hepimizin sorumluluğudur.

Orman izinleri ve bedelleri “eşdeğerlilik ilkesine” aykırı mı?

Ocak işletmesi yapan doğaltaş yatırımcıları, orman idaresinin izinler ve ödenen bedeller konusunda “eşdeğerlilik ilkesine” uymayan bir tutum sergilediğini düşünüyor.

Modernleşme, tarımsal ekonomideki geleneksel kökenli kurallar dayalı ticaretin yerine “eşdeğerlilik ilkesine” dayalı ticaretin geçmesidir. Malların modern ticarete konu olabilmeleri için piyasanın çeşitli mal ve hizmetlerin değerini serbestçe belirlemesi gerekir. Alış-veriş işlemlerinin iki taraf için de verimli olabilmesi, her mal ve hizmetin, diğer mal ve hizmetler karşısında değerinin bilinmesine bağlıdır. Modern ticaret sisteminin işlemesi için mal ve hizmetlerin eşdeğerliliği gerekirse yargı organlarınca zorla kabul ettirilmelidir. Bu yaptırım, “ sözleşmeleri herkes için bağlayıcı” hale getirir. Eşit bireyler arasında alış-verişi özendirmek, ticarette güvenin yegâne kaynağıdır.

Küresel ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik artıyor. Ülkemizde üretilen doğaltaşlarımız Hindistan’dan Çin’e, ABD’den Suudi Arabistan’a bütün ülkelerde satılıyor. Doğaltaş üreticilerinin “serbest ve adil piyasada şans eşitliği yaratmasını” talep etmesi, modern ticareti geliştirmenin gerek şartlarından biridir.

Kamu iradesi yetkilileri orman izinleri ve talep edilen bedellerin yüksekliği eleştirilerini, rakip ülkelerin koşullarını dikkate alarak değerlendirmelidir. Somut bir örnek vermek gerekirse, aynı coğrafi yapı içinde yer alan “İran doğaltaşı” ülkemize ciddi rakip olmaya adaydır. İtalya ve İran’daki üretim koşulları dikkate alınmadan alınacak bir karar yarat ürettiği kadar zarara da yol açabilir.

Kasaba kültürünün “bekle gör” anlayışının tuzaklarına düşmeden dünya genelinde doğaltaş üretimi konusu analiz edilmeli, “entegre incelemenin” çağımızda en yüksek öneme sahip olduğu bilinciyle harekete geçilmeli. “Ortak çözümler” bulma konusunda ısrarlı olunmalıdır. Doğaltaş üreticileri taleplerinde haklı değilse, sağlıklı gerekçelerle onların ikna edilmesi de kamu idaresi yetkililerin görevlerinden biridir.

“Zeytin Yasası” ve rakip ülkelerle uyumlu uygulanıyor mu?

Doğaltaş üreticilerinin uzun zamandır gündemde tuttukları konulardan biri de Zeytin Yasası’nın uygulamasındaki tutumdur. Kuşkusuz, ülkenin çok değerli varlığı olan zeytin ağaçları korunmalıdır. Ağaçların korunmasına ilişkin doğaltaş işletmecilerin de itirazları yok. Talep edilen husus, İspanya, İtalya ve Yunanistan’da zeytin ağacı nasıl korunuyorsa, ülkemizde de aynı şekilde korunarak, rekabette şans eşikliğini bozan, ülkemiz madencisine haksız rekabet yaratan uygulamalar yapılmamasıdır. (DÜNYA Gazetesi’nde 18 Temmuz 2019 günü yazımızda ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz)

Doğaltaş işleyicileri orman izinleri, orman bedelleri ve zeytinlik alanda ocak işletmeciliği konusunda “özel ayrıcalık” talep etmiyor. Gerçek uzmanların duyguların baskısı altında kalmadan “fayda/maliyet analizleri” yaparak karar vermesi isteniyor.

Doğaltaş işletmecileri, orman izinleri, ödenen bedeller ve zeytin yasasında katı uygulamalar sürerken, birbirine yakın alanlarda çok sayıda ruhsat izni verilerek yanlış kapasiteler oluşturmanın yarattığı “fiyat rekabetine” de dikkat çekiyor.

İzinler konusunda bir husus daha önemli: Doğaltaş maden işleticisi yerel halkla karşı karşıya bırakan uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Yanlış kapasite kullanımı ve fiyat rekabetinin olumsuz etkileri önlenebilir mi?

Ülkemizde doğaltaş işletme izinleri, ruhsat güvencesi, orman izinleri, orman bedelleri sorunlarının “entegre incelemeye” alınmasını isterken, aynı formasyonda, benzer doğaltaşlar için verilen çok sayıdaki ruhsatın da sakıncaları da incelemeye değer iddialardan bir diğeri.

Yurtiçi ve yurtdışı piyasada tutmuş, ülkemize döviz kazandırıcı altyapıları oluşturmuş firmalar, çok yakın alanlarda açılan çok sayıdaki firmanın ihtiyacına göre “fiyat belirlemesinin” tam anlamıyla “ayağımıza kurşun sıkmak” olduğu konusunda da ortak görüş var.

Ülkemizde doğaltaş üreticilerinin kendi içlerinde “gözetim ve denetim disiplini” kuramamıştır. Çok değerli taşlarımızın düşük fiyatlarla satılması önlenememektedir. Doğaltaş konusunda “ulusal strateji” ve ona göre koordine etme aşamasına gelinemediği için fiyat rekabetinin yarattığı olumsuzluklar aşılamamaktadır.

Ocak işletmeciliği ve işleme tesisleri dengesi sorgulanmalı mı?

Doğaltaş maden işletmecileri, ocak işletmeciliği ile işleme tesisleri arasında denge kuran politika eksikliğinin de gündemde olduğunu söylüyor. Çok sayıda doğaltaş işletmecileri, ocakların milletin malı olduğunu, işletmecilerin o malın emanetçiliğini yaptığını belirtiyor. Ocaklar ile işleme tesisleri arasındaki dengenin ulusal yararları en çoğa çıkaracak biçimde düzenlenmesi öneriliyor.

Kamu kurumları, doğaltaş işletmecileri ve sektörle ilgili diğer aktörler bir araya gelerek, gündemdeki tartışma konularını sorgulamalı, “Mehmet’le memleketin yararlarını dengeleyen yol ve yöntemleri” bulmalı, doğaltaş üretimi ve ihracatı bu konuyu gündemin ilk sıralarına taşıyacak kadar önemlidir.

Haftaya: Doğaltaş üretiminin verimlilik sorunları var mı?

Tüm yazılarını göster