Enflasyonla mücadele ve ekonomide istikrar sağlamaya dönük programların başarısı için kaçınılmaz kabul edilen “kamu tasarruf önlemleri” nihayet devreye giriyor. Sıkı para politikasının uygulandığı, kemerlerin önümüzdeki dönemde daha da fazla sıkılacağının duyurulduğu sırada tüm kesimlerden gelen “kamunun tasarruf önlemleriyle vatandaşlara ve işletmelere örnek olması çağrıları” karşılık buldu. Geçen hafta en yetkili ağızlardan kamuda tasarruf hazırlıkları ve bu önlemlerin zamanlamasıyla ilgi önemli bilgiler aldık. Ekonominin koordinasyonundan da sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Romanya’daki temaslarını izleyen gazetecilere yaptığı açıklamada kamuda tasarruf tedbirleri hazırlıklarının Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından iki koldan yürütüldüğünü duyurdu.
Yılmaz, iki koldan yürüyen çalışmaların daha sonra birleştirilerek nihai kararın verileceğini belirtti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Uludağ ekonomi zirvesinde kamu harcamalarını azaltıcı önlemlerin yılın ikinci yarısında uygulanmaya başlanacağını duyurdu. Ekonomi yönetiminin siyasi iradeden kaynaklanan, şok tedbirler yerine para politikasında olduğu gibi atılacak adımları zamana yayan yaklaşımını mali önlemler ve tasarruf konusunda da göreceğiz galiba.
Tasarruf önlemlerinde nasıl bir yol izlenecek
EKONOMİ’nin aldığı bilgilere göre kamuda tasarruf için her zaman olduğu gibi ilk olarak genelgeyle yola çıkılacak. Uygulamaya konulacak idari tedbirler yakın takibe alınacak, kurumlar tek tek izlenecek ve sonuçlara bakılacak. Verimlilik esas olacak. İdari tedbirlerin yetersiz kaldığı, yasal düzenleme ihtiyacının ortaya çıktığı noktada ise Meclis hızla devreye girecek ve gereken yasal düzenlemeler yapılacak. Kamuda alımlarında tasarruf sağlanmasında en önemli ayaklardan birini oluşturan Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik de gündemde. Tasarruf önlemleri bina, araç alım ve kiralanması gibi bilinen alanlarla sınırlı kalmayacak, kamu yatırımları sosyal ve ekonomik fayda gözetilerek önceliklendirilecek, tamamlanma aşamasında olan projelere öncelik verilecek.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın kritik Riyad ziyareti
Geçen yıl Ekim ayı başından bu yana İsrail’in orantısız güçle gaddarca saldırdığı Gazze’de yaşanan korkunç olayların uluslararası düzeyde takipçisi Türkiye, Arap ülkeleri nezdinde yeni bir girişime daha başladı. İsrail’e tepki ve Filistin’e destek gösterilerinin ABD’deki üniversitelerde yayıldığı sırada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün Riyad’a gitti. Suudi Arabistan’daki temasları bugün de sürecek olan Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi’nin Gazze’de katliamın sona erdirilmesi amacıyla oluşturulan Temas Grubu üyeleriyle bir araya gelecek. Dışişleri kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre Fidan’ın vermesi beklenen mesajlar “kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımlara imkân tanınması” ağırlıklı olacak. Fidan’ın temaslarında İsrail’in BM’nin ateşkes talep eden 2728 sayılı kararı ile Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı ihtiyati tedbirlere harfiyen uymasının sağlanması yönünde mesajlar vereceği belirtiliyor. Türkiye’nin uzun süredir yaptığı gibi Gazze’de yaşananların kalıcı çözümü için iki devletli formülleri bakanın Riyad temaslarında da masaya getireceği belirtiliyor.
Mahkeme kadıya mülk değil
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya 20 Nisan’da göreve başladı. Kendisini ilk kez geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı mahkemenin 62.kuruluş yıldönümünde dinleme fırsatı bulduk. Geleneksel olarak Anayasa Mahkemesi başkanlarının kuruluş yıldönümlerindeki konuşmaları madde madde dipnotlarla, alıntılarla yüklü bilimsel makale kıvamında olurdu. Önceki Başkan Zühtü Arslan da bu geleneğin sıkı takipçilerindendi. Yeni başkan Kadir Özkaya akademik yönü fazla ağır olmasa da samimi, bilgilendirici bir konuşma yaptı. Kur’an-ı Kerim’den de alıntı yapan Özkaya adalet kavramı üzerinde durdu. Yeni Başkan Özkaya’nın Cumhurbaşkanına hitapla başladığı şu sözlerini dikkatle not ettik: “Mahkememizin bugünlerinde olduğu gibi bir başkanın ayrılıp diğerinin başladığı anlar bize bu makamların geçici olduğunu hatırlatmaktadır. Hiç kuşkusuz ‘Mahkeme kadıya mülk değil.' sözü kadim kültürümüzün bizi bu bilinçte tutmaya yönelik uyarılarından biridir.”
Yaratıcı sektörlerdeki gelişme umut verici
Ekonomimiz sıkıntılı günlerden geçiyor. Sizlere yansıttığımız haberler, analizler, yazılar zamanın ruhu ve objektif yaklaşımın gereği pek iç açıcı değil. Hayat pahalılığı, yükselen maliyetler, vatandaşları şirketleri bunaltmış durumda. Bu ortamda ekonomide bazı alanlarda olumlu şeyler de olduğunu, umutlarımızı pekiştiren donanımlı gençlerimizin uluslararası rekabette ilk sıraları gözüne kestirdiğini görmek çok iyi geliyor hepimize. Geçen hafta TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi tarafından ilk kez düzenlenen “Kreatif Ekonomi Zirvesi” dijital dönüşüme evrilen yolda bazı alanlarda Türkiye’nin uluslararası alanda iddialı biçimde ilerlediğini bir kez daha hatırlattı. Türkiye’nin genç yazılımcılarının oyun sektörü ve dijital uygulamalar alanındaki başarılarını duymak, yeni “unicorn”ların yolda olduğunu duymak güzeldi. Diziler, filmler başta olmak üzere Türkiye kaynaklı içeriklerin dijital platformların (Netfl ix vb) ön sıralarına çıkması sevindirici. Nokta atışlı kamu destekleri hem oyun uygulamaları alanında, hem de dizi ve film alanında verimli sonuçlar vermiş. Ancak, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun “kreatif endüstrilerin sadece dizi ve film sektöründen ibaret olmadığı, diğer 15 alt sektörün de aynı önemle dikkate alınması gerektiği” uyarısını da dikkatle not ettik. Kreatif endüstriler alanındaki gelişmeleri, genç girişimcilerimizin başarı haberlerini gazetemizde görmeye devam edeceksiniz.