Sezgin ERÖZBAĞ - Ekonomist, İç Denetçi
Dünyada sanayi toplum şartlarından bilgi toplumuna geçiş şeklinde özetlenebilecek olan gelişmeler ülkemizde kamu yönetim anlayışına da yansımış, teknolojik yenilikler, halkın artan ve çeşitlenen talepleri, yönetimi sorgulama ve daha çok söz sahibi olma isteği gibi faktörler kamu hizmetlerinde vatandaş memnuniyetini esas alan anlayışı kaçınılmaz kılmıştır. Nitekim 2000’li yıllardan itibaren kurum misyon ve vizyonları oluşturulur iken müşteri odaklı bir anlayış ön plana çıkmış, bazı kurumların vatandaşa doğrudan hizmet veren birim isimleri “Müşteri Hizmetleri” olarak değişmeye başlamıştır. Bu bağlamda Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul Ve Esaslara İlişkin Yönetmelik Bakanlar Kurulu’nun 29/6/2009 tarih ve 2009 no’lu kararı ile kabul edilerek 31/7/2009 tarih ve 27305 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, bu Yönetmelik ile etkili, verimli, hesap verilebilir, vatandaş beyanına güvenen ve şeffaf bir kamu yönetimi oluşturmak, kamu hizmetlerinin hızlı, kaliteli, basitleştirilmiş ve düşük maliyetli bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak amaçlanmıştır.
Söz konusu yönetmeliğin “Kamu hizmetlerinin ilk kademede ve vatandaşa en yakın yerde sunulması” başlıklı 3’üncü madde düzenlemesi incelendiğinde; kamu hizmetlerinin başvuru yapılan ilk kademeden sunulması ve sonuçlandırılması, başvuru mercii ile karar/onay mercii arasında birden fazla kademe oluşturulmaması esas kabul edilmiş, İdare tarafından başvuruların doğrudan kamu hizmetini sunan birime yapılması ve ilk kademede sonuçlandırılmasının sağlanması için gerekli tedbirlerin alınması hüküm altına alınmıştır.
Yönetmeliğin sadece bu madde düzenlemesinden bile kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde hızlı, kaliteli, basitleştirilmiş ve düşük maliyetli bir amaç edinildiği anlaşılmaktadır.
Yönetmeliğin takip eden diğer madde düzenlemelerine baktığımızda bu hususu destekler mahiyette olduğu, bu düzenlemeler arasında;
İdarelerden basılı ortamdaki bilgi ve belgelerini elektronik ortama taşıması ve veri tabanlarını diğer idarelerle paylaşılmasının esas olduğu, İdare tarafından başvuruların elektronik ortamda da yapılmasına, sürecin başvuru sahibince izlenebilmesine ve sonucun ilgilisine elektronik ortamda iletilmesine yönelik tedbirlerin alınarak, hizmetin e-Devlet kapısına entegrasyonunun sağlanacağı,
Kanunî sınırlamalar saklı kalmak kaydıyla İdare tarafından sunulan hizmetlere ilişkin bilgilerin ve mevzuatın basılı ya da elektronik ortamda duyurulacağı, kamu hizmetleri envanterinin kurumsal internet sayfasında ve e-Devlet kapısında en güncel şekli ile yayınlanacağı,
İdarelerin tüm bu hizmetleri yerine getirir iken yönetmelik ekinde yer alan örneğe göre hizmet standartlarını oluşturacakları, oluşturulan hizmet standartları tablosunda; hizmetin adı, başvuruda istenen belgeler, hizmetin ne kadar sürede tamamlanacağı ve şikâyet mercilerine ilişkin bilgilerin yer alacağı, tablonun hizmeti doğrudan sunan birimlerce vatandaşların kolayca görebileceği panolarda, kurumsal internet sayfalarında ve e-Devlet kapısında duyurulacağı,
Zorunlu olmadıkça işlemin tekemmülü aşamasına kadar belge talep edilmeyeceği, örneğin bir iş sınavlarına müracaat safhasında sadece sınav için gerekli belgelerin isteneceği,
göreve başlamak için gereken belgelerin ise sınavı kazananlardan isteneceği, başvuru sahibinden adlî sicil kaydı yerine yazılı olarak beyanının isteneceği, Hususlarının yer almakta olduğunu görmekteyiz.
Günümüzde kamu-özel sektör fark etmeksizin mali, hukuki ve diğer bir çok işlemin dijital ortamda rahatlıkla yapılabildiği dikkate alındığında, mezkur Yönetmeliğin çıktığı tarihte kamu idarelerine hedef olarak konulan o günkü düzenlemelerin bu gün için bir zorunluluk olduğunu çok rahat söyleyebiliriz.
Gelinen bu noktada dikkat edilmesi gereken husus; kamu hizmet standartları çalışmalarının mevzuatsal ve teknolojik değişikliklerin gerisinde kalmaması, güncellenmesi, daha da önemlisi kamu hizmetlerini kolaylaştırma adına kurum kültürü haline gelmesidir.