“Kalkınma”sız büyüme fetişizmi…

Talip AKTAŞ 360° Ekonomik Konjonktür

Büyüme rakamdır, kalkınma ise refah… Türkiye’de ekonomik büyüme son yıllarda sadece rakama indirgenmiş durumda... Diğer bir ifadeyle, izleyen dönemlerdeki dengeleri bozma pahasına; salt elaleme “nispet”i önceleyen, kalitesi göz ardı edilmiş, rakam yarıştırmaya dayalı bir yaklaşım egemen... Özetle, Türkiye’de bir “büyüme fetişizmi”dir gidiyor. Dolayısıyla da “büyüme”nin, asıl gözetilmesi gereken refah unsurlarına dayalı “kalkınma” ile bağı, kapsayıcılığı ve sürdürülebilirliği ise artık sorgulanmıyor bile... Hafta başında açıklanan dönemsel GSYH verisine göre, Türkiye ekonomisi 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüdü. “İhracata dayalı büyüme” modeli uygulanıyor ancak, büyümenin sadece 0,8 puanı ihracattan gelmiş. İthalattaki azalmanın etkisiyle net ihracatın katkısı uzun bir aranın ardından 1,1 puana ancak çıkıyor. Tüketim, bu dönemde de büyümenin motoru olmuş. 7 puanın 4,7’si tüketimden geliyor. Yatırımlarda görece artış var, ancak büyümeye katkısı hala tüketimin açık ara altında. Asıl çarpıcı tablo, sosyal tarafta. Bu dönemde geniş tanımlı işsiz sayısı 2,5 milyon kişinin üzerinde artış göstermiş. Geniş tanımlı işsizlik oranı 6 puanlık yükselişle yüzde 28’e dayanmış. Bu dönemde sadece iş bulma umudunu kaybedenlere katılanların sayısı 607 bin kişi artarak 1,17 milyon kişiye çıkmış. Yaratılan katma değerden ücretlerin aldığı pay gerilemiş. 2020 ilk çeyrekte yüzde 39 seviyesinde ölçülen işgücü ödemelerinin payı, 35,5’e inmiş. Büyümeden pay almak yerine bu dönemde yiğit, borç kamçısı yemeğe devam etmiş. Bireysel krediler ve kredi kartı bakiyesi 219 milyar lira artmış. Merkezi yönetim borç stokunun GSYH’ya oranı 3,7 puan, toplam brüt dış borç stokunun GSYH’ya oranı da 6,4 puan artmış. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 0,2’den 5’e yükselmiş. Evet, Türkiye bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 gibi hayli yüksek bir oranda büyüdü ve bu rakamla “Avrupa’da ilk, dünyada 3. sırada yer aldı...”

Tüm yazılarını göster