Kalkınmak için KAS’lanmalıyız!

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Girişimcilik ve 5G teknolojileri alanında Türkiye’de ve dünyada önemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. Mustafa Ergen, “Türkiye, makro düzeyde Güney Kore’nin stratejisini, mikro düzeyde ise Silikon Vadisi’nin girişimci ekonomisini örnek almalı. Singapur modeli ile de sanayide nokta atışlar gerçekleştirmeli” diyor.

 

Girişimcilik ve 5G teknolojileri alanında Türkiye’de ve dünyada önemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. Mustafa Ergen, Avrupa’nın 5G haberleşme platformunun yönetiminde kurucu üye olarak görev yapmış bir isim. ODTÜ’den 8 kez Bülent Kerim Altay Ödülü’ne layık görülen ve Berkeley Üniversitesi Asya-Ortadoğu- Afrika Girişimcilik Programı Danışma Kurulu’nda görev almış olan Prof. Dr. Ergen, Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkması için derin ve daha bütüncül aksiyonlar gerektiğini söylüyor. Ergen, “Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, şeffaflık gibi reformlar tabii ki önemli ama tek başına yeterli değil. Güney Kore örneğinde olduğu gibi teknoloji politikaları ve yüksek öğrenim reformları da çok kritik. Ayrıca yabancı yatırımcıların gelmesi de kalkınmayı doğrudan sağlamaz; sadece bazı parametreleri iyileştirebilir ve üzerimizde cam tavan baki kalır” diyor. Güney Kore, Amerika ve Singapur örneklerine odaklanan İTÜ Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ergen’in yorumları şöyle;

“Türkiye bir yol ayrımında”

“Şu an gerçekten bir yol ayrımındayız. Ülkemiz orta gelir tuzağından çıkma mücadelesi veriyor. Açıklanan Orta Vadeli Program (OVP), bu hedefi doğruluyor. Ancak bu süreç nasıl olacak, net bir tablo henüz çizilmiş değil. Orta gelir tuzağından çıkmayı başaran ülkelerden biri Güney Kore. Güney Kore, düşük gelirli bir ekonomiden yüksek gelirli bir ekonomiye dönüşen nadir ülkelerden biri.

Amerika’nın geliştirdiği Washington Konsensüsü, Latin Amerika ülkeleri için bir reçeteydi. Ancak bu reçete, mali disiplin, özelleştirme, vergi reformu gibi adımlar içeriyordu ve bu politikalar Rodrik ve Stiglitz’e göre başarısız oldu. Örneğin, tarımda büyük eşitsizlikler var ve program büyük şirketlerin ve toprak sahiplerinin vergi vermediği bir alana uygulandı. Beraberinde getirdiği dışa finansal bağımlılık var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirdi. Ekonomistlere göre Latin Amerika Washington Konsensüsü’nün getirdiği politikaları hızlıca uyguladı, ancak Doğu Asya ülkeleri bunları zamana yayarak hayata geçirdi ve aynı zamanda, Bilim ve Teknoloji Politikasına önem verdi. Güney Kore’nin başarısı, Washington Konsensüsü’nü körü körüne uygulamadan, kendi şartlarına uygun sapmalar yaparak ilerlemesiyle oldu. Güney Kore, tarım politikalarından sanayileşmeye kadar her adımı dikkatle planladı. Örneğin, 1960'larda bankaları millileştirerek ve düşük faiz politikaları uygulayarak yatırımları desteklediler. Ticarette ise ihtiyatlı bir serbestleşme süreci izlediler; özellikle yabancı şirketlerle rekabete girmeden önce kendi sanayilerini koruma altına aldılar. İthalat yerine yerli üretimi teşvik ettiler, ARGE’ye ve teknolojiye büyük önem verdiler.

Singapur modeli ise hızla sanayileşmek için önemli. Singapur, kısa sürede sanayi altyapısını yenileyerek ve modern sanayi parkları kurarak kalkınmada büyük adımlar attı. Yönetişim anlayışı kamudan-yatırımcıya doğru entegre yapıldı. Kamunun teşvik odaklı olması yerine hıza odaklanmasını sağladılar. Teşvikler, sıfırdan yatırımcı çekmek üzerine de kurgulandı. Jurong bölgesi, dünyanın en büyük petrokimya merkezlerinden biri haline geldi. Tek bir damla petrolü bulunmayan ülke, Çin dahil tüm Asya kıtasının petrol ürünlerinin fiyatlandırmasının yapıldığı, dünyanın en büyük üç petrol ticareti merkezinden biri haline geldi. Bu ülkenin yüksek gelirli bir ekonomi haline gelmesini sağladı.”

“Kısa döngü teknolojiler üzerine fırsat penceresini kollamamız"

Türkiye’nin yan yol seçmesi, kısa döngü teknolojiler üzerine fırsat penceresini kollaması gerekiyor. Bir teknolojinin döngüsü ilk patent ile ona atıf yapan ilk patent arasındaki zamandır. Uzun döngülü teknolojiler gelişmiş ülkelerin konuları olarak kalmalı, popüler konulardan öte fikri hakları oluşmamış kısa döngülü konular seçilmelidir. Bu sene örneğin Kimya ve Fizik Nobel ödülleri son beş on yılda olgunlaşan teknolojilerini bulanlara verildi. Normalde Nobel için bir bilim çıktısının çok büyük dönüştürücü etkisinin görülmesi gerekir, şimdi bunları kısa sürede görür olduk. Bundan sonra da çok farklı konularda imkanlar önümüze çıkacak. Hangilerine topyekûn hazırlanmayı işin sırrı olarak görebiliriz. Öte yandan, ARGE teşvikleri proje temelli değil, yetenek yetiştirmek üzerine kurulmalı, ARGE’ye aç büyük şirketlerin destek sağlanmalı, ya da bu şirketler satın alınmalı. Eski sermayenin finans gücünü yeni sermayeye aktarmak için teşvikler çıkarmalıyız. Üniversiteleri özerkleştirmeli, üniversitelere kendi finansmanlarını kontrol etme ve araştırma veya eğitim manevra kabiliyeti vermeliyiz.”

“Modern İpek Yolu ülkemiz olmadan kurulmamalı”

“Covid-19 sonrası yeni dünyanın küreselleşmeden adalaşmaya geçerek üretimi yedeklemeye çalıştığı bir sürece girdi. Ülkemiz, çokuluslu şirketlerin tedarik zincirinin yeni halkası olmak için en kuvvetli adaylardan. Lojistik alt yapısı güçlendi. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin sağladığı ticari avantajı var. Modern İpek Yolu ülkemiz olmadan kurulmamalı. Avrupa Adası’nın üretim üssü neden olmayalım! Bunun için de destekleyici olarak ilköğretim önemli ve meslek derslerinin ilköğretimde artırılması hayati. Lakin, sadece ilköğretimi konuşursak düşük gelir ligini kabul ettiğimizin göstergesi olur. Buna dikkat etmeliyiz.”

“2 EKSİK, 1 BARİYER”

"Gelişmiş ülkeleri yakalamak için farklı stratejiler izlemek gerekiyor. Güney Koreli ekonomist Prof. Keun Lee'nin dediği gibi, gelişmiş ülkelerin izlediği yolu birebir takip ederseniz, Zeno Paradoksu'na kapılabilirsiniz. Yani, kaplumbağayı yakalamak istiyorsanız onun olduğu noktaya değil, nereye gideceğine bakmalısınız. Türkiye de bu anlamda kısa döngülü teknolojiler üzerinde odaklanmalı ve fırsat pencereleri kovalamalı. Makro düzeyde Güney Kore’nin stratejisini, mikro düzeyde ise Silikon Vadisi’nin girişimci ekonomisini örnek almalı. Singapur modeli ile de sanayide nokta atışlar gerçekleştirmeli. Bu şekilde teknolojiye dayalı kalkınmada Lee’nin tanımladığı “2 eksik ve 1 bariyeri” aşabiliriz. Türkiye için ilk eksik ARGE ihtiyacı olan büyük şirketin olmayışı. Böyle büyük şirket olsa üniversiteleri çalıştırır, startupları satın alır ve girişimcilik çarkını ilerletir. İkinci eksik, odaklanılacak teknoloji konusunda yetişmiş insan kitlesinin hazır olmaması. Bariyer ise herkesten sonra girdiğiniz konularda gelişmiş ülkelerin uyguladığı fikri haklar rejimi. Daha dün Dünya Ticaret Örgütü’nü dinlemeden yıllarca büyüyen Çin, Türkiye’nin hibrit araçlara getirdiği ek gümrük vergisini ve diğer kısıtlamaları korumacı olarak nitelendirdi ve şikayetini DTÖ’ye taşıdı.”

Tüm yazılarını göster