Kaçış hızı bir astronomi kavramı. Ancak tüm şirket yöneticileri, özellikle de erken aşama girişimciler için çok kıymetli. Bu hafta, işinizin doğru yörüngeye ulaşabilmesi için kritik önemdeki bu kriteri konuşalım.
Kaçış hızı, bir cismin yerçekimi etkisinden kurtularak uzaya erişmesi için gereken minimum hız demek. Bu hızı aşamayan bir roket yerçekimine mağlup olur ve düşer.
Erken aşama girişimleri (start-up) de birer roket olarak düşünebiliriz. Amaçları benzer sayılır: zorlukları aşarak (yerçekimini yenerek), daha önce varılmamış yerlere (uzaya), müthiş bir süratle ulaşmak. Kaçış hızı, tam da bu sebeple manidar bir kavram. Zira, start-up firmalar çok ciddi meydan okumalarla boğuşuyorlar. Her biri ayrı bir ‘yerçekimi’ olan bu etkileri üç ana grupta toplayabiliriz: pazar, finansman ve kurumsal kapasite.
Pazarda tutunmak ile başlayalım. İlk faturanızı kesebilmek, yenilikçi bir ürün veya hizmeti piyasada kabul ettirebilmek, bazen düzenlemelerle korunan rakipler ile boğuşabilmek hiç kolay değil. İyi bir fikriniz varsa ve belli bir müşteri grubunu yakalayabildiyseniz, ilerleyebilirsiniz. Ancak, engelleri aşacak hızınız/ enerjiniz yoksa, fikriniz ne kadar iyi olursa olsun yere çakılmak kaçınılmaz.
Gelelim ikinci ana etkiye: roketinizi ateşleyecek yakıt olan finansman. En baştan ihtiyacınızdan fazla yakıt (finansman) alırsanız şirketteki hissenizi nispeten erken aşamada ve düşük değerle satmış olursunuz. Öte yandan, ihtiyacınızdan az yakıt aldığınız durumda, roketiniz yeterli hıza ulaşamaz, yerçekiminden kaçamaz ve çakılır. Bu açmazı aşmanın yolu, ihtiyaç duyacağınız finansmanı düşük düzeyde tutmak (daha az yakıt tüketmek/ ‘para yakmak’), temkinli bir fonlama planı yapmak (en az 12 ay yetecek miktar) ve belli aralıklarla yeni yatırım turları düzenleyerek şirketinize giderek daha yüksek değerden ilave kaynak sağlamak. Üç kıtada yirmi küsur yıl yatırım yapmış biri olarak, yüksek getiri beklentisi olan ve işi en az sizin kadar iyi bildiğini düşünen (!) yatırımcılarla ilişkilerin pek de kolay olmadığını söyleyeyim.
Kaçış hızıyla ilgili üçüncü önemli faktör ise kurumsal kapasite. Birbirini yakından tanıyan birkaç kişilik ekiple yola çıkan firmanız hızla onlarca (belki yüzlerce) personele çıkıyor... Vergi ve hukuk gibi yepyeni kabiliyetler gerekiyor... Şirketin ekseni ürün geliştirmeden satış ve operasyona kayıyor... Tüm bunlar olurken dümeni sağlam tutmak hiç de kolay değil. Temel faaliyet alanlarından herhangi birindeki bir tekleme enerjinizi/ hızınızı azaltır ve yörüngeye varmanızı zorlaştırır.
Kaçış hızına ulaştıktan sonra hayatınız kolaylaşmaya başlar – tıpkı yerçekimini yenip uzay boşluğunda süzülen bir roket gibi. Sektörünüzün kayda değer oyuncularından biri olduğunuz fark edilir. Medya sizi daha fazla kapsar, tanımadığınız yatırımcılar kapınızı çalar. Ürünleriniz giderek mukayese konusu olur. İhalelere davet edilmeye, sektör standartlarını belirleyen toplantılarda söz almaya başlarsınız. Daha üst kabiliyetlere sahip kişileri işe alabilirsiniz – hatta bir kısmı size başvurmaya başlar.
Erken aşama bir girişimciyseniz, kaçış hızı zihninizdeki en önemli soru olmalıdır. Yakaladım mı? Yakalamam için neye ihtiyacım var (satış hacmi, finansman, faaliyet lisansı)? Ve belki de en zoru: ne kadar zamanım var? Zira belli bir süreden sonra yerçekiminin giderek baskın gelmesi kaçınılmazdır.