Jeopolitik riskler lojistikte kırılganlığı artırıyor: Artan maliyetler enflasyonu tetikliyor

Bilgehan ENGİN

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı

“Şimdiki aklım olsaydı…” diye başlayan cümleleri bilirsiniz. Genellikle devamı şöyle gelir: “… öyle yapmazdım, böyle yapardım…” Baştan bir hadise geçmiştir ve yaşanan deneyim belli bir bedel pahasına öğretici olmuştur. Tecrübenin yaşattığı aydınlanma neticesinde, olası farklı davranış yolları gün yüzüne çıkmıştır. Bu ifade, bazen derin bir pişmanlık, çoğu zaman da bir yakınma ile dile gelir. Son tahlilde ifadenin sahibi, öyle değil de şöyle yapsaydım, daha iyi bir sonuç elde ederdim demek istemektedir.

Hemen her gün, herkesin kullandığı bu ifadede görmüş geçirmişlik vardır. Bir deneyim sona ermiştir ve ortaya bir sonuç çıkmıştır; bundan böyle benzer bir deneyimle karşılaşıldığında, yeni öğretinin gösterdiği gibi davranılacaktır.

2024 takvimi sona doğru geliyor ve bir yıl daha anılarımızda ve insanlık tarihinde yerini almaya hazırlanıyor. Yakında 2024 yılını gördük, geçirdik diyebileceğiz belki. Ancak yılın bize getirdiklerinin çoğunu halen geçirdik diyemiyoruz. 2022’den beri süre gelen Rusya – Ukrayna çatışması bu yıl da vites ve tansiyon düşürmezken, bölgemiz jeopolitiğinin en üst sıralardaki gündem maddesi olmaya devam etti. Güney sınırımızdaki hareketlilik ve çatışma potansiyeli, yılın sonuna doğru zirve yaparken, Suriye’de masa bir anda devrildi ve Esad rejimi tarihe gömüldü. Türkiye açısından tüm dikkatlerin bu bölgeye çevrilmesini gerektirecek kadar önemli bir gelişme. Tedarik zincirleri ve lojistik sektörü açısından bakıldığında, zaten Covid-19 pandemisinin yol açtığı onulmaz arızalar tüm sıcaklığıyla devam ederken, doğrusunu isterseniz mevcut jeopolitiğin yarattığı toz duman bize, tedarik zincirlerinin kırılganlıklarının iyiden iyiye belirginleşmesi dışında yeni bir öğreti getirmedi. Artık bunu duvarın en üstüne yazalım: Küresel tedarik zinciri kırılgandır. Doğudan batıya büyük limanlarda doluluk ve sıkışıklık, navlunların yüksek ortalamalarda seyri, güvenilmez gemi programları, transit sürelerin karman çorman hali, pandemi dönemindeki kadar olmasa da, yine de tüm ticari hesapları bozacak kadar güçlü ve belirgin. Hal böyleyken, dünyanın neresinde olursanız olun, eğer bir üretici ya da tüccarsanız; gemi acentesi ya da taşıma işleri organizatörü iseniz, “şimdiki aklım olsaydı…” dedikten sonra, devamında söyleyebileceğiniz çok fazla bir şey henüz yok. Deneyim tüm şiddetiyle devam ettiği için yeni öğreti henüz tam manasıyla oluşamadı.

Lojistiğin en büyük bileşenlerinden denizyolu konteyner taşımacılığında, tüm bu kaosun arasında dikkat çeken göz kamaştırıcı bir gerçek ise, 2024 yılının küresel konteyner taşımacılık tarihinde en karlı 3’üncü yıl olması. Hem de bunca yüksek maliyete, riske ve belirsiz jeopolitiğe rağmen. Konteyner hatlarına hayırlı olsun. Süveyş Kanalı krizine ve bu krizin sonucunda devam eden uzun sefer maliyetleri, artan sigorta primleri ve personel maliyetleri navlunları yükseltirken, bu maliyet farkları küresel iş dünyasına dağılmış durumda. Konteyner hatları rekor karlar açıklamaya devam ederken, lojistik maliyetlerin yüksek seyretmesi küresel enflasyonun temel nedenlerinden birisi olmaya da devam ediyor.   

Ay takviminin bitişini takiben, genellikle Şubat ayına denk gelen Çin yeni yılı her sene lojistik organizasyonlar için kritik bir süreçtir. Dünyanın üretim merkezi konumundaki Çin bir hafta süreyle yeni yıl tatiline girer ve dolayısıyla bu durum dönemsel olarak bir şişe boynu etkisi yaratır. Küresel üretimin en büyük ve tartışmasız lideri Çin, 2024’te taşımacılığı doğrudan ilgilendiren bir alanda daha liderliği ele geçirdi. Artık konteyner gemisi üretiminde en büyük üretim kapasitesi, geleneksel lider G. Kore’nin tahtına kurulan ve bundan sonra da bu tahtı terk etmesi beklenmeyen Çin’in eline geçti. Alphaliner verilerine göre, dünya “boxship” siparişlerinin %68.5’i Çin tersanelerinin üretiminde. Müthiş bir pazar payı.

Bölgemize, yani Doğu Akdeniz kıyılarında yer alan limanlara bakarsak, 2023 yılında 7.8MTeu yük elleçleyen Mısır Limanları dikkat çekiyor. Devam eden yatırım faaliyetlerine eğildiğimizde, Trans Mısır Terminal (TMT) projesinin bitişinden bile önce Mısır, yeni projeler ve devam eden genişleme inşaatlarıyla bu kapasitenin üzerine birkaç yıl sonra 10MTeu daha ekleyecek. Bölgemiz için dikkat çekici bir gelişme olması nedeniyle Türkiye olarak yakından takip etmemiz gerekiyor. Türkiye’nin dünya transit ticaretinden daha çok pay alabileceğini ve alması gerektiğini savunurken, rakiplerimizin de durumlarını gözlemlememiz elzem.  

2024 yılı hava kargo açısından, İstanbul Havalimanımız ve bayrak taşıyıcı şirketimiz Turkish Cargo’nun ortaya koyduğu göz kamaştıran performansla göğsümüzün kabardığı bir yıl oldu desek, abartıya kaçmış olmayız. Turkish Cargo’nun global akımda dönen reklam filmi, çeşitli tüketim ürünlerinin hedef pazarlara İstanbul Havalimanı üzerinden ulaştığını vurgulayan, etkileyici bir prodüksiyon. Kullanılan sloganlardan birisi oldukça iddialı: “Whatever you see in the World is from Istanbul”. Gururla gülümseten bir slogan doğrusu. Biz lojistik profesyonelleri için ise bu gülüş bir parça donuk olabiliyor. Zira İstanbul’un dünya transit ticaretinde gerçekten bu ifadede anlatıldığı gibi güçlü bir konumda olması için transit mevzuatımız ve taşıma modlarının altyapı entegrasyonunun güncellenmesi gerektiği gerçeği, haklı gururumuza bir parça gölge düşürüyor. 2024 yılında gururlandık ama bunu 2025 ve ötesine taşımak da istiyoruz.  

2024’ün sonuna geldiğimizde küresel lojistik pazarında genel tablo kabaca böyle. Yıllar sonra dönüp bugünlere baktığımızda “şimdiki aklım olsaydı…” deyip, neler deneyimlediğimizin muhasebesini elbette yapacağız. Belki Süveyş gibi önemli bir suyolunun uzun bir süre atıl kalmasını hayretle hatırlayacağız; aylar süren transit sürelere, inanılmaz yüksek bir frekansla dalgalanan navlun fiyatlarına hayıflanacağız. Ümit ederim ki dijitalleşme trendini kaçırıp, “şimdiki aklım olsaydı” demeyiz de “iyi ki…” deriz. Ve yine ümit ederim ki rekor karlılıklar elde eden hatlar, gemilerinin karbon-nötr dönüşümlerini 2021 ve sonrasında kazandıkları fonlarla ve hızla tamamlayabilirler. Önümüzdeki yıllarda da meydan okumalar kuşkusuz sürecek. 2024 yılı Dünya Savaşı tehlikesinin arttığı bir yıl oldu. Bu anlamda çok da uğurlu bir yıl olarak hatırlanmayabilir. Dilerim ki 2025 çevre bilinci temelinde, dünya barışı ve refahı için somut ilerlemelerin yaşandığı bir yıl olsun.  

Tüm yazılarını göster