Japonya’ya peynir ihraç et, içerde sahtesini tüket

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Yine, “böylesi ancak Türkiye’de olur” dedirten bir durumla karşı karşıyayız. Türkiye, Japonya gibi çok önemli bir pazara peynir ihraç ediyor. İç piyasada ise, sahte, içinde süt bile bulunmayan peynirler tüketiliyor.

Ticaret Bakanlığı, Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nin öncülüğünde Eylül 2018’de Japonya’da Türk Gıda Ürünleri Festivali yapıldı. Tokyo’da düzenlenen festivalde çok sayıda ürün tanıtıldı. Japon tüketiciler ve alıcılar büyük ilgi gösterdi. Festivalde bağlantılar kuruldu. Görüşmeler yapıldı ve Türkiye’den Japonya’ya peynir ihracatı başladı.

Konya Ereğli’de faaliyet gösteren Torunoğlu Süt Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Torun kurduğu bağlantı ve aldığı izinler doğrultusunda Japonya’ya kaşar, klasik beyaz, dil ve yöresel peynirleri ihraç etmeye başladı. İhracat zorluklarla da olsa devam ediyor. Japonya gıda ürünlerinde büyük oranda dışa bağımlı… Yaklaşık 125 nüfuslu bir ülke ve gıdasının yüzde 85’ini ithal ediyor. Türkiye için sadece peynir için değil, birçok üründe önemli bir pazar olabilir.

Bu fırsatın değerlendirilmesi ve peynirde diğer ülkelerle rekabet edilebilmesi için özellikle lojistik- nakliye maliyetinin düşürülmesi gerekiyor. Uçak kargo ile gönderildiği için çok yüksek lojistik maliyetleri ortaya çıkıyor.

Bu maliyetlerin düşürülmesi için peynir ihracatının desteklenmesi gerekiyor. Diğer ülkeler bu desteği sağlıyor.

Kendi kendisiyle rekabet eden Türkiye!

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Üyesi olan Cemal Torun ile İzmir Tarım Fuarı’nda sohbet ettik. Cemal Torun’un anlattığına göre, Japonya çok büyük ve önemli pazar. Gıda sektörü bu ülkede çok önemli bir pay elde edebilir. Fakat, Türkiye, ihracat pazarlarında kendi kendisiyle rekabet ederek fiyatları aşağı çektiği için çok zor girilen pazarlar bile bir süre sonra kaybediliyor. Yani kilosu 5.5 dolara ihraç edilen peynir Türk firmalarının kendi kendileriyle rekabeti ile 3-3.5 dolara iniyor.

Bugüne kadar ağırlıklı olarak Irak, Suudi Arabistan gibi Ortadoğu ülkelerine yapılan peynir ve süt ürünleri ihracatı Japonya gibi Uzakdoğu ülkelerine de yayılabilir. Afrika önemli bir pazar olarak görülüyor. Yakın zamanda Türkiye, Kenya’da bir ürün depolama merkezi açıyor. Ürünler oraya gönderilecek ve alıcılar Türkiye’ye gelmeden, o depodan alıp tüketicilere sunacaklar.

Süt ürünleri alırken kuru madde oranına bakılmalı

Japonya’ya peynir ihraç edilirken, yurtiçi pazarda hileli sahte ürünlerin tüketimi her geçen gün artıyor. İşini düzgün yapanlar sahtekârlık yapanlarla rekabet edemiyor. Hileli ürünlerin devletin üretim izni verdiği işletmelerde bile üretilerek piyasaya sunulduğunu anlatan Cemal Torun’un anlattıkları ibret verici:

“Peynirde ve süt ürünlerinde dikkat edilmesi gereken en önemli özellik içerisindeki kuru madde oranıdır. Görünüm olarak gerçeğinden ayırt edilemeyen ucuz ve hileli ürünler tüketiciye aslında daha pahalıya satılıyor ve kimsenin bundan haberi yok. Yani kilosu 23 liraya satılan kaşar peynirinde kuru madde oranı yüzde 40 ise üreticisi tarafından yüzde 15 çalınmış demektir. Aynı kaşar peynirinin kilosu 30 liraya satılıyor ve kuru madde oranı yüzde 55. Bu durumda 23 liraya ucuza alan tüketici iki yönlü aldatılıyor. Hem hileli ürün tükettiği için hem de kuru madde oranı düşük ürünü aldığı için daha az protein almış olur. Kuru madde oranına bakıldığında ucuza satın alan dar gelirli tüketici daha çok ödemiş oluyor. Çünkü kuru madde oranı düştükçe protein değeri düşer.

Tereyağı fiyatındaki çelişki

Sahtekârlığın en çok yapıldığı ürünlerden birisi de tereyağı. İthal tereyağını 30 liraya mal edip 60 liraya Trabzon tereyağı diye satanlar var. Öyle bir noktaya geldik ki, aynı rafta kilosu 30 liraya da tereyağı var,65 liraya da. Nasıl olur? Bunlardan birisinde yanlışlık var. Markalar arasındaki fiyat farkı 2-3 lira olabilir. Ama yüzde yüz fiyat farkı varsa orada bir sorun var demektir. Yüzde 50 fiyat farkı olur mu? Margarin karıştırılmış tereyağı, normal tereyağı ile yan yana satılıyor. Tüketici aldatılıyor.”

Marketlere de ceza verilmeli

Sahte bir ürünü üreten kadar raflarında satanların da sorumlu tutulması gerektiğini söyleyen Cemal Torun, marketlerin ürünleri alırken kuru madde oranına bakmaları ve standartlara uymayanları markete sokmamaları gerektiğini söylüyor. Bu sahte ürünleri satan marketler de sorumlu tutularak ceza verilmeli.

Tüketicilerin çok az bölümü etiket okuyor. Onların da çoğunluğu son tüketim tarihine bakıyor. Oysa, tüketici etiketi özellikle de içindekileri çok dikkatli okumalı. Süt ve süt ürünlerinde kuru madde oranına bakmalı. Kaşar peynirinde kuru madde oranı TSE standartlarına göre yüzde 55 olması gerekir. Ama kaşar peynirini tost kaşarı diyerek yüzde 40 kuru madde oranı ile satıyorlar. Klasik teneke peynirinde kuru madde oranı yüzde 45, kültürlü peynirde yüzde 35 olmalı. Tarım ve Orman Bakanlığı da bu konuda tüketicilere yönelik çalışmalar yaparak denetimde tüketicinin etkin olarak yer almasını sağlamaları gerekir. Teşhir ederek, ceza vererek sahtekârlık önlenemiyor.

Aynı tarih ve seri numarasına sahip ürünlere tek ceza kesiliyor. Bu nedenle sahte ürün imal edenler, uzun süre hep aynı seri numarasını ve tarihi kullanıyor. Üç ay aynı tarih ve numarayı kullananlar oluyor. Böylece yılda en fazla 4 kez ceza ödüyor. Yapılan her analize ceza yazılsa bu uyanıklığın, sahtekârlığın önüne geçilir. Ama daha da önemlisi sahte ürünü satan her markete ceza yazılmalı.

Özetle, Japonya›ya peynir ihraç edecek kadar tarımsal potansiyele sahip olan Türkiye, ne yazık ki, peynirde, tereyağında ve diğer gıda ürünlerinde sahtekârlığı önleyemeyecek kadar beceriksizler tarafından idare ediliyor. Potansiyel doğru yönetilse tarımla Türkiye’nin kaderi değişir.

Kuru madde oranı nedir?
En basit anlatımla süt ve süt ürünlerinde su dışında kalan miktara kuru madde deniliyor. Yağlı peynirlerde protein artı yağ miktarı, normal peynirlerde ise protein miktarı kuru madde olarak kabul edilir.

Tüm yazılarını göster