Küresel hisse senetleri, hız kaybeden enflasyon ve resesyonun kaçınılabilir olduğuna dair iyimserlik eşliğinde Temmuz ayında da güçlü performans gösterirken Ağustos ayı ile birlikte piyasalarda risk iştahının daraldığını görüyoruz. Ağustos ayı ile beraber global piyasalarda risk iştahı daralırken, hisse senedi endekslerinde düzeltme hareketinin etkili olduğunu takip ettik.
ABD’de beklenenden zayıf istihdam artışı ve güçlü ücret artışı sinyali veren tarım dışı istihdam verisi ardından yukarı yönlü sürpriz görmediğimiz ve FED’in Eylül ayında duraklamaya gideceğine dair beklentilere destek olan Temmuz ayı TÜFE verileri ön plandaydı. Ancak Çin ekonomisine yönelik endişeler ve FED üyelerinden gelen şahin içerikli mesajlar risk iştahındaki bozulmaya destek olan ana konular arasında yer aldı. Örneğin San Francisco FED Başkanı Daly, Temmuz enflasyonunda görülen ılımlılaşmaya rağmen FED’in enflasyonu kontrol altına almak için yapacak işleri olduğunu vurguladı. Ayrıca piyasa beklentilerinin üzerinde gelen ve daha uzun süre yüksek faiz temasına destek olan Temmuz ayı ÜFE verileri de bu görünüme destek oldu. Küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksi Ağustos ayı başından bu yana dolar bazında yüzde 3, MSCI Dünya endeksi yüzde 3.8, MSCI gelişmekte olan ülke hisse senedi endeksi ise yüzde 6 civarında aşağı yönlü değişim gösterdi.
Küresel merkez bankaları, Temmuz ayı toplantılarında faiz artışlarına açık kapı bırakmaya devam ederken makro verilerde büyüme ve enflasyon sinyalleri aramaya devam ediyoruz. Bu doğrultuda bazı öncü verilerde zayıf yönde sinyaller görsek de belirgin anlamda bir soğuma işareti henüz görülmüyor. Temmuz ayı tarım dışı istihdam verisi karışık sinyaller verirken, bazı öncü verilerde görülen zayıflama işaretleri de göz önünde bulundurulursa, FED’in sıkı istihdam piyasası görünümüne karşı temkinli olmaya devam ettiğini görebiliriz. Piyasalar FED’in Eylül ayındaki toplantıda faiz artırımına gitmesini yüzde 10 civarı olasılıkla, yıl sonuna kadar faiz artırımına gidilmesi olasılığını ise yüzde 20 civarında fiyatlıyor.
Enflasyon verilerine baktığımızda ise temelde düşen otomobil fiyatları, barınma enflasyonundaki hız kaybı ve özellikle FED’in de önem verdiği çekirdek hizmet enflasyonunda gördüğümüz hız kaybı sinyalleri öne çıkıyor ve önümüzdeki döneme yönelik olarak da enflasyondaki yavaşlamanın devam edeceğine işaret ediyor. Kısacası, zayıflayan enflasyonla birlikte güçlü kalmaya devam edebilecek bir büyüme ortamı, FED’in faizleri daha uzun süre yüksek seviyelerde tutmasına neden olabilir.
Zayıflayan enflasyon ve ayrıca nispeten güçlü ikinci çeyrek büyüme verilerinin de desteklediği ekonomide yumuşak iniş beklentileri, bu yıl riskli varlıklardaki yükselişlere destek olsa da önümüzdeki dönemde enflasyonda yeni bir yükseliş görüp görmeyeceğimiz, önemli riskler arasında yer alıyor. Ekonomideki canlanma riski, özellikle sıkı istihdam piyasası görünümü, ücretlerde yavaşlama görülmemesi, yeni enflasyon sorunlarına yol açma olasılığının gündemde olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca son haftalarda yükselen petrol fiyatlarının da enflasyon beklentilerinin yüksek kalmaya devam etmesine neden olabileceği de unutulmamalı. Bu doğrultuda, bu hafta açıklanan güçlü gelen Temmuz ayı perakende satışlar verisinin, yukarıda bahsettiğimiz risklere destek olabilir nitelikte olduğunu belirtelim. Ayrıca Minneapolis FED Başkanı Kashkari’nin, faiz artışlarına son verildiğini söylemeye hazır olmadığına dair açıklamaları da dikkate değer.
Bu doğrultuda da önümüzdeki dönemde açıklanacak verilerde, örneğin PMI ve ISM endeksleri gibi büyümeye yönelik sinyaller üreten veriler, FOMC üyelerinden gelecek açıklamalar ve 24-26 Ağustos Jackson Hole toplantısında para politikası konusunda gelebilecek mesajların riskli varlıklar açısından belirleyici olabileceğini düşünüyoruz. Özellikle büyümeye yönelik makro verilerde yukarı veya aşağı yönlü sapma görülmesi volatiliteye neden olabilir. Örneğin, son açıklanan Temmuz ayı ISM endekslerine baktığımızda, imalat endeksleri resesyon sinyali vermeye devam ederken hizmet sektörünün de durgunlaştığına dair bazı sinyaller öne çıkmıştı. Özellikle bu endekslerde Eylül ayı merkez bankaları toplantıları öncesinde zayıflama emareleri görüp görmeyeceğimiz istihdam sektörüne yönelik sinyallerin önemli olacağını hatırlatalım.
Piyasa yapısına baktığımızda tepe görünümünün öne çıktığı ve 4600 zirve bölgesinden geri çekilen küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksinde kısa vadede 4440 destek bölgesinin önemini koruduğunu söyleyebiliriz. Mart diplerinden bu yana etkili olan yükseliş trendinde, 4328 ana desteğini hedefleyecek bir düzeltme etkili olabileceğini düşünüyoruz. Diğer taraftan dezenflansyon görünümü eşliğinde bu yıl dolar endeksinin değer kaybettiğini görmüştük ancak daha uzun süre yüksek faiz teması dolar endeksine destek olabilir. Dolar endeksinde Temmuz diplerinden bu yana etkili olan toparlanmanın, yükseliş hareketine dönüşmesi için Temmuz zirvesini aşması gerekiyor. Tahvil faizlerinde ise zirve seviyelerin test edildiğini, aşağı baskı altında kalan altında ise 200 günlük ortalamanın test edildiğini takip ediyoruz. Altında Haziran dipleri olan 1900 ana destek bölgesinin korunup korunamayacağı önemli olacak.