Kısaca bakalım. Fed varlık alımlarını belki de son çeyrekte azaltmaya başlayacak. Ancak bu yönde verilen mesajların piyasaya etkisi hiç de panik yaratacak bir etki değil. Değil çünkü iletişim bu sefer çok daha etkin ve herkes varlık alımlarının azaltılmaya başlanmasının faiz artışının eli kulağında anlamına gelmediğinin farkında. 2013 sonrası olanlar unutulmuş değil. Fed, Bernanke 22 Mayıs 2013’te varlık alımlarını azaltmaktan bahsedip “stresli yazı” (2013) tetikledikten tam 2 yıl 7 ay sonra ilk faiz artışını gerçekleştirmiş, aradaki sürede “sözlü yönlendirmeyle” yetinmişti. Bu süre boyunca piyasalar defalarca hop oturup hop kalkmış, masif biçimde uzun süreli (duration) yerel para cinsi tahvil tutan bankalar süreyi azaltabilmek için çareler düşünmüşlerdi çünkü Fed faizinin artmaya başlamasıyla birlikte tüm patikanın fiyatlanacağı ve bir anda hem kur hem faiz zararı yazılacağı düşünülüyordu.
2013’e göre bazı farklar var. Öncelikle bilanço daha da büyüdü. Sadece buna bakarak küçülme etkisinin daha da şiddetli olması beklenir ama öyle değil. Evet, eski genişlemede 770 milyar dolardan 4,4 trilyon dolara çıkan Fed bilançosu COVID genişlemesinde 7,7 trilyona ulaştı. Ancak, iki, varlığa dayalı menkul kıymet alımları bilançoda oransal olarak yüzde 42’den 31’e düştü. Haliyle tahvil alımlarının payı arttı. Hazine tahvillerinin Fed bilançosundaki payı geçen sefer yüzde 59’a ulaşmışken şu an yüzde 69. İlkinin vadesi çok daha uzun olduğu için Fed bilançosunda süre azaldı: Aşağı yukarı, Lehman sonrası dönemdeki 10 yıla karşın 7,5 yıl diyebiliriz. Üç, varlık alımını azaltmak bilanço büyüklüğünü hızla küçültecek değil. Hatta normal alımlar devam edeceği için muhtemelen dengede 8,5-9 trilyon dolara ulaşacak –tapering’e rağmen. Dört, tapering yani varlık alımlarını azaltmaya başlamak 2022’nin ilk çeyreğine sarktığı an 2022 yılının tamamına yayılır ve faiz artışı yarı otomatik biçimde 2023’e ötelenir. Varlık alımlarının azaltılması önümüzdeki aylarda başlarsa 2022’nin son aylarında, belki 2015’teki gibi son anda, ufak bir artış görebiliriz. Beş, varlık alımlarının azaltılması süreci 7-9 ay sürecektir.
Gördüğümüz gibi ne bilançonun aniden daralması ne de hatta daralması söz konusu ne de faiz artışlarının eli kulağında. Elbette eninde sonunda Fed faizi artacak. Ama süreç gelişmekte olan piyasalara yarayacak şekilde yavaş ve öngörülebilir biçimde ilerliyor.
Fed aslında geçen sefer yaptığına benzer bir şey yapıyor ve bilerek veya politikasının zorunlu yan ürünü olarak hem gelişen ülke bankalarına hem de Çin gibi devlere son derece öngörülebilir ve tedrici bir patika sunuyor. Fed’in bu halleri –sürpriz olmayacak mesajı- onu WB, IMF gibi bir konuma itiyor. Elbette bunu böyle yapmasının asıl nedeni ABD ekonomisindeki teşvik ve harcama etkisinin enflasyonu kalcı biçimde artırmayacağı beklentisi ve Delta varyantının ekonomik etkilerinden duyulan korku ancak, nedenler ne olursa olsun, sonuç aynı. Yani Fed Dünya Bankası olsaydı ve “dünyanın iyiliğini” düşünseydi ancak bu kadar yavaş davranabilir ve bu kadar şeffaf olabilirdi.