Akdeniz sahillerimizdeki kentler, büyük otelleri ve geniş mekânlarıyla kitle turizmine uygun bir biçimde yapılandı. Büyük yatırımlar yapıldı. İddialı projeler geliştirildi. Ancak, dünyadaki en iyi otellerle yarışacak nitelikteki bu tesislerin büyük bir bölümü “Her şey dahil” sistemiyle çalıştığı için, doluluk oranları arttığında bile hak ettikleri yüksek katma değeri yaratmakta zorlanıyorlar.
Buna karşın, Ege’deki tesisler için durum farklı. Ege’deki projeler daha “kompakt” yaklaşımlarla geliştiriliyor. Görece küçük ancak belirli bir karaktere sahip oteller, restoranlar ve kafelerin sayısı artıyor. Bodrum, Marmaris, Alaçatı ve Çeşme’deki yeni girişimler bölgeyi dünya çapında öne çıkartıyor ve özel deneyimler arayan üst gelir grubu turistler için cazibe merkezi haline getiriyor.
Geçtiğimiz hafta iki İzmirli girişimci Aytunç Peksev ve Engin Sivrioğlu’nun hizmet anlayışını yakından gözlemleme imkânı buldum. Mekânlarında sadeliği şıklıkla ve sürdürülebilirliği ön plana alarak tasarlayan Peksev ve Sivrioğlu yarattıkları yeni nesil işletme modeliyle farklılaşmayı başarıyorlar.
Sürdürülebilirlik odaklı yaklaşım
Çeşme Marina Yacht Club’da konuştuğumuz Aytunç Peksev ve Engin Sivrioğlu, tarihi liman yerleşimi içerisindeki mekanda dekorasyondan menüdeki seçimlere kadar her ayrıntıda sürdürülebilir olmayı hedeflediklerini vurguladılar. Çeşme Marina Yacht Club’daki şefler taze ve yerel malzeme kullanmaya özen gösteriyorlar. Ege mutfağını yorumlayarak yerli ve yabancı ziyaretçilere üstün kaliteli seçenekler hazırlıyorlar.
Dekorasyonda kullanılan malzemelerin çevre dostu, yalın ve sade olmasına özen gösterilen Çeşme Marina Yacht Club, yaz boyunca jazz, funk, fusion gibi farklı dallarda canlı müzik konserlerine de ev sahipliği yapacak.
İzmir’de doğan Kepler Türkiye’ye ve dünyaya açılmaya hazır
Çeşme Marina Yacht Club’ın işletmesini üstlenen Aytunç Peksev ve Engin Sivrioğlu uzun yıllardır yeme içime sektöründe çalışmış iki profesyonel. Öyküleri de çok ilginç.
Aytunç Peksev; 21 yıl önce 2001 yılında Londra da “mixology” eğitimi almış. Bir süre 1888, Shambala gibi markalarda işletmecilik yaptıktan sonra 2015 yılında çocukluk arkadaşı Engin Sivrioğlu ile beraber kendi markalarrını yaratmaya karar vermişler.
Böylece Kepler Social House doğmuş. Marka hızla büyümüş. Alsancak ta yer alan Kepler Pavilion ve Urla’daki pop up Kepler Mahfel projeleriyle, İzmir bölgesinde yakından tanınan ve çok beğenilen bir yiyecek içecek markası yaratılmış.
Yıllarca, danışmanlık hizmetleri, bar çözümleri, festival organizasyonları da yapan ikilinin yolları, IC ibrahim Çeçen Holding ve Camper & Nicholsons ortaklığıyla 2010 yılında kurulan IC Çeşme Marina ile kesişmiş. .
Önce, 2021 yılında projelerini Kepler Marin ile Çeşme Marina’ya taşımışlar. Bu yıl da a Çeşme Marina Yacht Club’ın yürütücü danışmanlığını üstlenmişler.
Genç müzisyenler, misafir şefler, yerel ve mevsimsel lezzetler
Aytunç Peksev ve Engin Sivrioğlu markalarının sunduklarını şu cümlelerle ifade ediyorlar.
‘’İc Holding’in Çeşme Marina da düşündüğü proje ve bunun ilk adımlarını bizimle atmak istemeleri bizi etkiledi. Yapısal ve kurgusal değişimin ana parçası ve kalbi olarak da Çeşme Marina Yacht Club yer alıyordu. Tarzı ne olursa olsun kaliteli icra edilmesi bizim için önem taşıyan bir müzik yelpazesi, Çeşme’de çok yer verilmeyen müzik tarzlarına ev sahipliği yapmak ve genç müzisyenlerimize sahne verebilmek üzerine kurguladığımız müzikal yapıyı, misafir şefler, yerel ve mevsimsel lezzetler ile desteklemek istiyoruz.
Ödüllü çevresel sürdürebilirlik projeleri, misafir ettiği 4 yüzü aşkın teknesi, ev sahipliği yaptığı EAYK yat yarışları, mimarisi ve 12 ay hizmet veren çarşısıyla, bizim için Türkiye’nin en güzel marinalarından olan Ic Çeşme Marina ile beraber kurguladığımız; Marina Yacht Club te yer alacak, atölyeler, gastronomik buluşmalar, mini festivaller ve yapıya eklenecek yeni markalar ile çok daha renkli bir oluşumun ilk parçası olmak bizi çok heyecanlandırıyor.’’
Aytunç Peksev ve Engin Sivrioğlu’nun kısa sürede İzmir’de elde ettikleri bu başarı, onları İstanbul, Ankara, hatta yurt dışında yatırımlar yapma konusunda cesaretlendiriyor. Önümüzdeki dönemde, İzmir’den çıkan markaların yükselişine tanık olacağa benziyoruz.