Daha önceki yazılarımızda ortaya konulduğu üzere İzmir ekonomik, ticari ve coğrafi olarak Ege Bölgesi’nin merkez kenti konumunda. Bu anlamda, İzmir’in sportif olarak da önemli sorumlulukları bulunuyor. Bölgenin sportif olanaklarının coğrafi bağlamda birleştirilebilmesi gerekiyor. Bunu yapabilecek yetkinliğe sahip tek kent olarak da karşımıza İzmir çıkıyor.
İzmir futbolda bölgenin sportif performansını yukarı çekebilmek ve sürdürülebilir bir başarıya ulaşabilmek için periferisinde bulunan kentleri ortak bir platformda bir araya getirmek zorundadır. Oluşturulacak güç birliği İzmir ve çevresine beklenenden daha fazla sinerjik katkı sağlayacaktır. Çünkü, mevcut coğrafyanın futbolda gerek alt yapı, gerekse kültür bakımından geçmişten gelen önemli bir potansiyeli bulunmaktadır. Başta Manisa’da Vestel’in Süper Lig’de ortaya koyduğu performans, Denizlispor’un hem Süper Lig’de, hem de 2002-03 sezonunda UEFA Kupası’nda dördüncü tura kadar çıkma başarısı İzmir’in bu amaca ulaşmasında önemli katkılar sağlayabilecek niteliktedir. Dolayısıyla İzmir’in periferisi ile futbolda başarıya ulaşabilmesi ve kalıcı bir sportif refahı yakalayabilmeleri için merkez olmanın avantajı ve liderliğini hayata geçirmesi gerekiyor.
İzmir futbolunun çöküşü ya da geride kalmasında bazı başat faktörlerin önemli rol oynadığını görüyoruz. Bu faktörleri içsel ve dışsal koşullar olarak ikiye ayırabilmek mümkün. Öncelikle dışsal faktörleri ele alırsak, karşımıza aşağıdaki faktörler çıkıyor.
- Süper Lig’de İstanbul kulüplerini koruyan ve kollayan hukuksal, yönetsel ve idari bir yapının bulunması,
- Bu yapı içinde haksız rekabetin Anadolu takımları aleyhine egemen bir yapı haline gelmesi,
- Naklen yayın gelirlerindeki dengesiz ve haksız dağıtım,
- Futbolun paradoksal içyapı dinamiklerinden kaynaklanan çelişkilerin yol açtığı olumsuzluklar,
- Futbol kulüplerinin iyi yönetilememesi,
- Futbol kulüplerinin mali yapılarının sağlıklı ve sürdürülebilir olmaması, (kulüpler borç batağında),
- Anadolu kulüplerinin gerek kendi aralarında gerekse örgütsel içyapılarında bir dayanışma yaratamamaları,
- Bosman kurallarının küçük takımların aleyhine çalışıyor olması,
- İzmir Kulüplerinin kendi aralarında ekonomik, politik ve örgütsel bir güçbirliği oluşturamamaları,
- Anadolu (İzmir) kulüplerinin Türk futbol yönetiminde etkin olamamaları,
- Politik baskının varlığı,
Buraya kadar yaptığımız analizler gösteriyor ki, İzmir ve çevresi kentler futbolda başarılı olabilmek için gerekli ve yeterli potansiyele sahiptir. Yeter ki, İzmir bu potansiyelini harekete geçirebilsin. Yine şunu da belirtelim ki, bu siyasal iklimde İzmir’in merkezi iktidardan çok fazla bir destek alma şansı da bulunmuyor.
Peki, o zaman İzmir ne yapacak? Bu soruya yanıt aramadan önce kısaca genel analizimizi bir yapalım ve ondan sonra konuya ilişkin önerilerimizi paylaşalım.
İzmir tarihsel, coğrafi, ekonomik, finansal, sosyal ve kültürel yönden önemli bir gizilgüce sahiptir. Bu potansiyeli harekete geçirebilmek için İzmir’in tek gereksinimi var o da: Sahip olduğu varlık ve değerlerini iyi tanıyarak, onları amaca uygun bir şekilde kullanabilmek.
Bu kapsamda öncelikle İzmir’in SWOT analizini yapalım.
İzmir’in en güçlü yönlerinden birisi STK (Sivil Toplum Kuruluşu) hareketlerine sahip olmasıdır. Bu durumun kente ve çevresine çok önemli katkılar sağlayabileceğini söyleyebiliriz. Bu STK’lar özellikle spor ve futbol alanında da harekete geçirilebilirse, kentin bu alandaki makûs talihi de yenilmiş olabilecektir.
Kulüp futbolunda merkez olarak İzmir Ege Bölgesi’nde önemli misyon ve vizyona sahip bir kente dönüştürülebilir. Yeter ki, İzmir futbol yapılanması ve futbol paydaşları bu konuda görüş ve eylem birliği içinde olsunlar. Bu oluşumdan elde olunacak fayda, il bazında sağlanacak katkıdan daha fazla sinerjiyi de beraberinde getirecektir. Bu bağlamda İzmir öncü olarak Ege Bölgesi’nin de futbol kaderini değiştirebilir, geçmiş başarıları tekrarlayabilir.
Bu amaçla yapılacak olanlara geçilmeden önce SWOT analizi kapsamında bazı saptamalarımızı burada paylaşmakta yarar var.
SWOT analizinde İzmir’in güçlü olduğu yönler içinde başat faktörler olarak karşımıza ekonomik, ticari ve finansal güçler ile futbolsever sosyo-kültürel yapı çıkıyor.
İzmir gizilgücünü harekete geçirebilecek gerekli ve yeterli kapasiteye sahip görünüyor. Bu anlamda işin finansman yönünde İzmir önemli kaynakları harekete geçirerek yeni futbol yapılanmasını tüm periferisine yayabilir. Bu amaçla gerekli koordinasyonu sağlayarak, önemli ekonomik ve finansal kaynakları bu işe yönlendirebilir. Bu işten sadece İzmir ve periferideki illerin futbolu değil, aynı zamanda İzmir ve Ege Bölgesi’nin ekonomik çevresi de önemli kazanımlara ulaşabilecektir. Harekete geçirilen dinamikler futbolu, futbol da başta ekonomi, ticaret ve finansı tetikleyecektir. Futbol sayesinde ekonomik dışsallık İzmir’e ve çevresine önemli ekonomik, sosyal ve ticari katkılar sağlayabilecektir. İzmir’in bir zamanlar ki fuar merkezli repütasyonu ve marka değeri daha da artabilecek ve önemli çekim merkezi haline gelebilecektir. Bu ise dönüp futbolu ekonomik, finansal ve sportif olarak etkileyebilecektir. İzmir dışarıya futbolcu gönderen merkez olmaktan çıkıp önemli oyuncu ve teknik adamları bünyesine çeken bir futbol kenti konumuna gelebilecektir. Bunun sinerjik etkisi periferiyi de olumlu etkileyecektir. İlin sosyo-ekonomik yapısı ve gelişimine önemli ve olumlu katkılar sağlanabilecektir. Yeter ki, İzmir bu konuda stratejik planlamasını sağlıklı bir şekilde yapabilsin.
İzmir’in geçmişten gelen sosyo-kültürel özellikleri sporseverlik ve futbolseverlik ile birleştiğinde, bu kentte futbolda başarıya ulaşamama olasılığı çok zayıf. Bu bağlamda İzmir futbolda beklediği performansı uzun süreli ve kalıcı şekilde tesis edebilir ve çevresine de bunu yaygınlaştırabilir.
Özetle İzmir’in güçlü gördüğümüz yönleri aşağıda sıralanmıştır.
- Tarihsel, kültürel ve sosyal birikim,
- Güçlü ekonomik, ticari ve finansal yapı,
- Bölgenin merkez kenti konumunda bulunması,
- Spora ve futbola güçlü bir ilginin olması,
- Futbol için yeterli altyapı ve tesisin bulunması,
- Çevre ile coğrafi olarak yakınlık ve güçlü ekonomik-ticari ilişkiler,
- Futbolda geçmişten gelen önemli başarıların itici gücü,
- Periferide yer alan illerin ekonomik-ticari ve finansal güçleri,
- Sosyal ve sportif bilinç olarak güçlü bir demografiye sahip olması,
- Güçlü bir futbol tüketici pazarının varlığı,
- Uluslararası organizasyonları başarıyla gerçekleştirebilme yeteneği,
- Çok güçlü STK hareketlerinin bulunması,
İzmir kulüplerinin bugün içinde bulundukları finansal, ekonomik ve sportif sorunlarının temelinde kurumsal yönetim ve yönetişimin kulüplere egemen örgüt modeli haline getirilememesi yatıyor. Kurumsal yönetim eksikliği sonuç itibariyle kulüplerin rekabet yeteneklerini daraltıyor. Kurumsal yönetişim yetersizliği kulüplerin potansiyellerini sınırlayan ve onların sportif performanslarını olumsuz etkileyen faktörlerin başında geliyor. Kurumsal yönetim eksikliği, kurumsal yetersizliğe neden oluyor. Böylesi bir durumda da kulüpler klasik paralı başkan ve yöneticilere odaklanıyorlar. İşte bu durum kulüplerin finansal sorunlarının derinleşmesine ve içinden çıkamayacakları finansal bataklığa sürüklenmelerine neden oluyor. Bugün İzmir kulüplerinde bu problem ne yazık ki, İzmir futbolunun temel sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Doğal olarak bu durum, kıt kulüp kaynaklarının etkin, verimli ve sportif performansı maksimize edebilecek şekilde kullanılabilmesinin önündeki en büyük engeldir.
SWOT analizinde ortaya çıkan bir başka olumsuz faktör de İzmir’in genel bütçeden gerekli ve yeterli payı alamaması sorunudur. Önceki bölümlerde de detaylı olarak değindiğimiz üzere İzmir’in genel bütçeden aldığı payın her geçen yıl giderek azalmasıdır. Özellikle son yirmi yılda aldığı pay nispi anlamda daha düşmüştür. Spor ve futbol için gerekli yatırım ve ödenekleri alamayan İzmir’de doğal olarak sporun, futbolun alt yapı olarak gelişimi netameli hale gelmiştir. Özellikle futbolun fidanlığı olan ve kamunun desteği olmadan yaşam sansı sınırlı olan amatör kümelerde, finansal destek sağlama sadece belediyelerin ve paralı iş insanlarının inisiyatifine kalmış durumdadır. Doğal olarak bu durum İzmirli kulüpleri ekonomik ve finansal olarak olumsuz etkiliyor. Aslında bu olumsuzluk sadece sporu değil, aynı zamanda kent ekonomisini de sıkıntıya sokuyor. Ortaya çıkan bu sorunun bir başka dışsal negatifliğini ise, İzmir’in sporun dışında bazı alanlarda da cazibe merkezi olmaktan uzaklaşması olarak gözlemleyebiliyoruz.
Diğer taraftan yeterli kaynağa ulaşamadan lokal ve uluslararası rekabeti sürdürebilmek de günümüz futbol yapılanmasında çok olanaklı gözükmemektedir. Bunun kaçınılmaz sonucu İzmir sportif alanda başarısızlıklara sürüklenmiştir.
SWOT analizinde İzmir’in zayıf yönleri içinde karşımıza çıkan en önemli sorun ise, futbolda kalıcı başarıyı sağlayabilecek, organize edecek bir örgütlenme yapısının bulunmamasıdır. Bu yapının olmayışı İzmir’in çevresiyle birlikte yaratacağı sinerjinin önüne geçmektedir. Var olan sorunların çözümünde de bu yapısal organizasyonun yokluğu, kulüpleri ekonomik, finansal, yönetsel ve sportif sıkıntılara itmektedir.
Bu bağlamda değerlendirdiğimizde, İzmirli kulüplerin karşılaştıkları en önemli sorunları kısaca ekonomik ve finansal, hukuksal, örgütsel, yönetsel, özellikle amatör kulüpler için alt yapı, saha, tesis ve malzeme tedariki gibi sorunlar ön plana çıkıyor.
Bu zorlu süreçten çıkabilmek için gerekli olan yetkinlikleri gelişmiş nitelikli yönetsel kadroların yeterli düzeyde olmaması ise çoğu sorunun büyüyerek çözülmez bir noktaya gitmesine neden olmaktadır.
SWOT analizinde İzmir’in ortaya çıkan zayıf yönleri:
- Futbolda kalıcı başarıyı organize edebilecek bir örgütlenme yapısının bulunmaması,
- Sahip olduğu potansiyeli harekete geçirebilecek liderliğin sergilenememesi,
- Çevre ile sinerjiyi sağlayacak ortak bir platformun olmayışı,
- Merkezi İktidarın yaklaşımından yorulmuş yönetsel ve sosyal bir yapı,
- Kent kulüplerinin kendi aralarındaki "Küçük olsun, benim olsun" anlayışı,
- Süper Lig'de kalıcı başarıyı getirecek, sportif devamlılığın bulunmayışı,
- Mevcut futbol kulüpleri arasındaki rekabetin genele yayılamaması,
- Kulüplerde gerçekleştirilen finansal dönüşümün rekabeti maksimize edememesi,
- Futbol ekonomisi, satış ve pazarlama dinamiklerinin harekete geçirilememesi,
- Güçlü futbol tüketicisi potansiyelinin parasal performansa dönüştürülememesi,
- Sahip olduğu tarihsel kulüplerin marka ve piyasa değerlerini maksimize edememesi
Bu kapsamda değerlendirdiğimizde; İzmir’in önünde aşağıdaki fırsatlar bulunuyor.
- İzmir ülke futbolunu domine edebilir ve kalıcı başarılara ulaşabilir,
- Futbol ekonomisinin Ege Bölgesi’ne sağlayacağı katkıları artırabilir,
- Yeni futbol örgütlenmesiyle ülkeye rol model olabilir,
- Futbol ekonomisi dinamiklerini çalıştırarak sporda istihdamı artırabilir,
- Futbolda ortaya konulacak kalıcı başarılarla kent spor ve futbol için çekim merkezi haline gelebilir,
- Süper Lig’de ulaşılacak başarılı sonuçlarla İzmir’in marka değeri yükselebilir,
- Merkezde ve çevrede bulunan kulüplerin piyasa ve marka değeri maksimize edilebilir.
İzmir’de futbolun başarıya ulaşmasını engelleyebilecek tehdit unsurları olarak aşağıdaki faktörleri sayabiliriz.
- Başarısızlıklar futbolun ekonomik, finansal ve kültürel potansiyelini en düşük düzeye çekebilir,
- Merkez ve çevrede yer alan kulüplerin ekonomik ve finansal durumları daha kötüye gidebilir potansiyelin harekete geçirilememesi futbola olan ilginin daha da düşmesine neden olabilir,
- İzmir futbolda rekabet gücünü yitirebilir.
- İzmir futbolun dışsal etkisinden gelebilecek olası gelirlerden mahrum kalır.
- Ekonomik, finansal, ticari ve sportif olarak ülke ve Avrupa futbolundan hak ettiği payı alamayabilir.
İzmir sahip olduğu yetkinlikleri, coğrafi ve demografik üstünlükleri, ekonomik-ticari ve finansal olanakları, geçmişten gelen tarihsel ve kültürel kodları ile sportif alt yapı bakımından futbolda ülkemizi domine edebilir, lider ve rol model bir örgütlenmeyi hayata geçirebilir.
Futbol sektöründeki gelişmeler kulüp yönetimlerinin daha profesyonel, etkin ve verimli olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bunun için futbolun modern ve gelişen bir ekonomik sektör olarak kapsamlı bir araştırmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Bu kapsamda bugün İzmir ve çevresinde futbolun profesyonelleşme düzeyini yukarı çekmek zorundayız. Futbol yapılanmasında yönetişimin ve kurumsal yönetimin egemen bir örgüt modeli olmasını tüm İzmirli kulüplerde sağlamak zorundayız.
Futbol ekonomisinin gelişmesi ve çok önemli büyüklüklere ulaşması, futbolun pazarlama ve satış stratejilerini değiştirmiştir. Bu anlamda İzmirli kulüplerin futbol pazarlaması ve satışında günümüz finansal futbolunun gereklerine uygun bir stratejiye yönelmesini sağlamak durumundayız.
Futbol ekonomisinin futbol sektöründe profesyonelleşmeye katkıda bulunmasında yazılı ve görsel medyanın yanısıra, sosyal medyanın çok büyük önemi bulunmaktadır. İzmir ve çevresinin yeni futbol hareketi için bu mecradan maksimum yararlanması gerekir.
İzmir ve çevresinin futbol kaynaklarını amaca uygun etkin ve verimli kullanmadığı ya da kullanamadığı açıkça görülüyor. Bölgenin kıt futbol kaynaklarının futbolda başarıyı yakalayabilecek şekilde kullanımı, bu konuda esaslı bir bakış açısı değişikliğini zorunlu kılıyor.
İzmir’in genel bütçeden aldığı paylar ve ülke ekonomisini daha önceki bölümlerde detaylı olarak irdelemiştik. Gördük ki, merkezi idarenin İzmir’e spor ve ekonomik anlamında yardım ve destekleri sınırlı kalmış; İzmir genel bütçeye sağladığı katkının çok az kısmını alabilmişti. Amatör kulüplere yapılan destek ve katkı ise çok daha komik bir düzeyde kalmış görünüyor. İzmir valiliği açıklamalarına göre 2021’de 273 amatör kulübe toplam 2.370.000.-TL yardım yapıldı.[1] Yani, kulüp başına yaklaşık 8.700 TL’lık bir yardımdan söz ediyoruz. Son iki senede kulüplere İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği destek ise 18 Milyon TL oldu.[2]
Makalemizin sonuna gelirken, bu soruya yanıt bulmaya çalışacağız. Ancak, öncelikle şunu da belirtmekte yarar görüyorum. İzmir sahip olduğu potansiyelini harekete geçirebilme yetkinliğini kullanabilirse, merkezi idareye de el açmak zorunda kalmayabilir.
İzmir’in 1) Kendi il coğrafyasında, 2) Periferisinde, 3) Ulusal ve Uluslararası alanda yapacağı işler, alacağı aksiyonlar bulunuyor. Alınacak aksiyonlar kısa, orta ve uzun vadeli stratejik planlamalara gereksinim duyuyor. Adım adım bu stratejiler taktiksel değişim ve dönüşümlerle de desteklenerek hayata geçirilmelidir.
İzmir özelinde alınması gereken en önemli ve acil aksiyon: öncelikle İzmir’in kendi ekonomik, ticari, finansal, kültürel ve sportif kaynaklarını ortak amaca yönlendirecek bir örgütsel oluşumu, platformu oluşturmasıdır. Bu platforma zamanla kendi çevresini de dahil etmelidir. Ortak çıkar birliğini tesis etmeden, İzmir ve Ege Bölgesi’nin futbolda başarıya ulaşma şansı bulunmuyor.
Öncü oluşum işe İzmir’in kaynak envanterini yaparak başlamalıdır. Varılacak hedef bellidir: İzmir’i ve çevresini futbolda kalıcı başarıya taşımak. Bu bağlamda bu hareketin yakıtını sağlayacak paydaşların belirlenmesi kritik başarı faktörlerinden birisidir. Bu unsurlara ulaşabilmek ve onları ortak hedefe odaklayabilmek başarıya ulaşabilmek için kaçınılmaz bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Bu projenin harekete geçirilebilmesi, bu projeye katılacak paydaşlardan sağlanacak enerjiye bağlıdır. Paydaşlar arasında yaratılacak sinerji, gelişimin ivmesini beklenenden daha ötelere taşıyabilecektir. Bu oluşum suya atılan taşın etrafında yaydığı halkaların büyümesi gibi zamanla daha da yaygınlaştırılmalı; sorunun sadece İzmir’in meselesi olmadığı periferiye de anlatılarak mümkün olduğunca çok daha geniş kesimlerin ortak örgütlülüğe katılımları sağlanmalıdır.
İzmir’in sahip olduğu ekonomik potansiyeli harekete geçirmede ilk adım, bu bölgede yer alan önemli firmaların sponsorlukları ile atılmalıdır. Hareketin finansmanı sağlanmadan, bu projenin başarıya ulaşma şansı bulunmamaktadır. Bu kapsamda projenin kısa, orta ve uzun vadede İzmir ve çevresine sağlayacağı pozitif dışsallık iyi anlatılarak, bu kuruluşlardan finansal destek sağlanmalıdır.
Oluşturulacak ortak güçbirliği platformunun ulaşmak istediği hedef somut ve ilgi çekici şekilde paydaşlara anlatılarak, hareketin gereksinim duyacağı yaşamsal enerjinin, desteğin sağlanması gerekiyor.
Yerel yönetimin sahip olduğu olanaklar, birçok faktörün bu hedef doğrultusunda harekete geçirilmesinde önemli bir avantaj sağlayabilir. Çünkü, bu tür projelerin hayata geçirilmesi karar ve azmi ile bu işi organize edeceklerin güvenilirliği kritik bir öneme sahiptir. Bu iş tamamıyla bir güvenilirlik ve moralite sorunudur. Ancak, bu sayede daha geniş kesimlerin bu öncü oluşuma katılmaları mümkün olabilir.
İzmir’deki tüm spor kulüplerinin bu oluşum içinde olmaları, projenin başarıya ulaşmasına önemli katkı sağlayacaktır.
Kısacası; İzmir kendi özelinde ve çevresinde sahip olunan potansiyel enerjiyi ortak örgütlülük temelinde sinerjik ve dinamik bir harekete dönüştüremediği sürece futbolda başarıya ulaşamaz.
İzmir’in bu oluşumda öncü rolü oynayacak olması tarihsel bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. İzmir’in itici, motor etkisi sağlanmadan, bu projenin hayat bulabilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda İzmir’de ve periferisinde projeyi realize edebilmenin yolu, bu oluşumun kısa, orta ve uzun vadede bu bölgeye ekonomik, finansal, ticari, kültürel ve sportif olarak neler katabileceği, iyi bir kurgu ile anlatılmasından geçiyor.
Bu projenin başarılı olabilmesi, periferi ile İzmir arasında simbiyotik bir ilişkinin oluşturulmasına bağlıdır. Ancak bu şekilde ortak bir örgütlülüğe ve başarıya ulaşılabilir. Bu örgütlülük İzmir’e ve periferisine beklenenin çok ötesinde katkılar sağlayacaktır. Bu amaçla harekete geçirilebilecek ortak kaynak envanterinin ilk elde oluşturulması ve bunların arasında bir kovalent bağı geliştirilmesi başarıyı kesintisiz ve başarılı kılabilecektir.
Periferinin bu oluşuma sağlayacağı katkının geri dönüş hasılası bölgeye önemli bir çekim merkezi haline getirebilecektir. Çünkü, daha önceden de vurgulandığı üzere, İzmir ve çevresi her anlamda çok önemli ve stratejik olanaklara ve kaynaklara sahiptir, yeter ki bu kaynaklar harekete geçirilebilsin.
Periferide ve İzmir’de yer alan tüm spor kulüpleri bu işin gönüllü ve yılmaz savunucusu olmalıdırlar.
Bu örgütsel oluşumda kesinlikle kronikleşmiş müzmin alışkanlıkların devam etmesine izin verilmemelidir. Çevrenin de buna ikna edilmesi yaşamsal bir zorunluluktur.
Periferik bir vizyon olmadan İzmir futbolunun kalıcı başarıya ulaşması mümkün değildir.
Bu projenin hayata geçirilmesinde sadece yerel paydaşların değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası futbol örgütlenmelerinin de desteği alınmaya çalışılmalıdır. Bu konuda hazırlanacak planlar ve stratejiler ile İzmir ve çevresi aracılığıyla bu projenin hayata geçirilmesinin uzun vadede Türk futboluna sağlayacağı katkılar iyi bir sunumla Türkiye Futbol Federasyonu’na anlatılmalı, kurumun futbolun gelişimine ayırdığı bütçeden- futbolun gelişim fonlarından destek alınmaya çalışılmalıdır.
Aynı zamanda hareketin dış dünya ile de iletişimi sağlanmalıdır. Bu hareketin ulaşmak istediği amaçları, sahip olunan vizyon ve misyon, uluslararası futbolun patronları olan UEFA ve FIFA’ya da anlatılmalıdır.
Bugünkü siyasal iklimde İzmir’in merkezi idareden katkı sağlaması çok mümkün görünmüyor. Bununla birlikte, bu konuda yapılması planlananların Türk futboluna sağlayacağı kısa, orta ve uzun vadeli ekonomik, finansal, sportif etkileri ilgili bakanlığa da bir sunumla anlatılmalı ve bakanlık aracılığıyla merkezi bütçeden bu oluşuma ekonomik ve finansal destek sağlanmaya çalışılmalıdır.
İzmir ve çevresinin rekabet gücü analizinin yapılması, bu hareketin başarıya ulaşabilmesi için bir zorunluluktur.
İzmir ve çevresindeki futbol kulüplerinin Süper Lig’de asansör takımlar olmasından kurtarılması gerekir. Buna neden olan koşulların ortadan kaldırılmasına yönelik kalıcı çözümlerin sağlanması, Ege Bölgesi toplam futbol kalitesinin artırılmasında öncelikli olmalıdır.
Günümüz futbol ekonomisi yarattığı devasa gelirler ve sağladığı dışsal etkiler bakımından göz ardı edilemeyecek bir öneme sahiptir. Bu kapsamda Avrupa futbol ekonomisi büyüklüğü 25.2 Milyar Euro’ya ulaşmıştır.[3] Ülkemizde bu tutar ise pandemi öncesi 740 Milyon Euro’ya kadar yükselmişti.[4] Futbolun yarattığı pozitif dışsal etkinin on kata kadar çıktığı dikkate alındığında futbolun bir şehir ya da bölgeyle bütünleşmiş olması başka bir alan ile ilgi kurmakta ve turizm, futbol sektörünün bir dışsal ekonomisi olarak önemli bir tanıtıma ve buna bağlı ekonomik gelirin oluşmasına imkân sağlamaktadır. Bölgede oynanan maçların dijital platformlar aracılığıyla dünyanın dört bir tarafına ulaştırılması, hem kulübe, hem de bölgeye dünya çapında bir tanıtıma ve gelire olanak sağlamaktadır.[5]
Futbol kaynaklarının maksimum fayda sağlayacak şekilde kullanılabilmesi, bu konuda temel akademik çalışma ve araştırmaları gerektiriyor. İzmir bunu gerçekleştiremediği için Türk futbol pastasından hak ettiği ekonomik, finansal ve sportif payı alamıyor. Oysa, sahip olunan özellikler ve mevcut potansiyel bu konuda yüksektir. Ortaya konulan performans, potansiyel düzeyinin çok altında seyretmektedir. Futbolun ekonomik, finansal, ticari performansını potansiyelin üzerine çıkartabilmek için yetkinliği yüksek yöneticilere ve aksiyonerlere ihtiyaç bulunmaktadır. İnsan kaynağı olarak bu alanda bir arz eksikliği bulunduğu göz önüne alındığında, bu açığın giderilebilmesi ve futbolun ekonomik, finansal ve sportif yönetimini bilimsel temellerde yönetebilmek için mutlaka sadece İzmir’de değil, ülkemizde önemli üniversitelerde zaman geçirmeden futbol ekonomisi ya da spor ekonomisi kürsüleri kurulmak zorundadır.
Avrupa futbolunu domine eden merkez liglerin kulüplerine bakıldığında, kulüplerin sadece yarışmacı değil, aynı zamanda yetiştirici olduklarını da görüyoruz. Örneğin Bundesliga’da her kulübün mutlaka bir futbol akademisine sahip olması ve bu akademiden en az altı oyuncunun as takıma yükseltilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda değerlendirildiğinde, İzmirli kulüpler de mutlaka alt yapı çalışmalarına ağırlık vermek ve günümüz futbol gereksinimlerine uygun yetkinlikte oyuncu yetiştirilmesine yönelik bir futbol alt yapısı oluşturmak zorundadırlar.
İzmir ve çevre futbolunun profesyonel yönetimine olanak sağlayacak bir ortak mesleki örgütlenmenin hayata geçirilmesi, kıt futbol kaynaklarının amaca uygun ve optimal bir şekilde kullanımı açısından bir gerekliliktir.
İzmirli kulüpler arasında rekabet yapıcı olmaktan daha çok yıkıcı ve rakibini yok etmeye yönelik bir yapıda.
İşte bu yönetsel problemler İzmir futbolu için doğru stratejilerin hayata geçirilmesinin önünü kesiyor.
Yönetsel, iktisadi ve mali sorunlar nedeniyle kendi dinamikleriyle gelir yaratamayan İzmirli kulüpler ne yazık ki, zengin iş insanlarının ve şirketlerin insafına ve yardım duygularına muhtaç kalmış durumdadır.
Günümüzün çok değerli bir ürünü olan gösteri endüstrisinin gözbebeği konumundaki futbolun ve kulüplerin bir pazarlama ve satış stratejileri yok. Taraftarı müşteri olarak algılamanın futbolun romantik ruhunu zedeleyeceği inancının yanı sıra, yetersiz ve ehliyetsiz yönetim kadroları kulüplere stratejik uzun vadeli gelişim planları yapamıyorlar.[6]
Var olan ekonomik ve finansal potansiyelin harekete geçirilememesi, kulüplerin finansal problemlerini giderek daha da artırıyor, kulüpleri finansal bataklığa sürüklüyor. Böylesi koşullar altında İzmirli kulüplerin sportif rekabet güçlerini korumaları da mümkün olamıyor.
İzmir ve periferisini çevreleyecek bütüncül bir anlayış içinde Ege Bölgesi futbolunun sorunlarına çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemeden İzmir ve çevresinin potansiyeli sportif başarıya dönüştürülemez. Bu kapsamda spor kulüplerine insan kaynağı sağlamaya ve onları bu alanda yetkinleştirmeye yönelik bir Spor Yönetim Akademisi oluşturulabilir. Bu akademinin oluşumunda merkezi idareden bir icazet almak ya da parasal yardım bekleme yerine, özgür düşünceye olanak sağlayacak, entelektüel katkı verebilecek ve ekonomik-sportif katma değer yaratabilecek bir akademi İzmirli ve Ege Bölgesi iş dünyasından sağlanacak fonlarla kurulabilir. Ancak, böylesi bir anlayış ve yapılanma içinde İzmir ve çevrenin futbolda ileriye gitmeleri sağlanabilir. Bu yaklaşımla ortaya konulacak projenin başarılı bir şekilde realize edilmesi Türk futbolu için bir rol model de olabilir.
İzmirli kulüplerin önemli tutarda borçları bulunuyor. Bu bağlamda Karşıyaka Spor Kulübü’nün 2021 sonu itibariyle borcu 95 milyon TL’ye ulaşırken,[7] Altay’ın borcunun 371 milyon TL’ye yükseldiği[8] kulüp genel kurulunda resmen ilan edildi. İzmirli kulüplerin tüm borçlarının 500 milyon TL’ye yaklaştığı tahmin ediliyor.
Toplam gelirler açısından bakıldığında ise gelirler ne yazık ki, borçların yarısına ulaşmıyor ve kulüplerin zararları gelirlerini aşmış durumda. Yani, ülke genelindeki spor kulüpleri borç mali yapısından farksız.
Gelir yaratmakta zorlanan ve bu nedenle giderlerini karşılayamayan İzmirli kulüpler borçlanmaya yönelmiş durumdalar. Bu durum kulüplerin sportif rekabet yeteneklerini daraltıyor ve onların sportif başarılarının düşmesine neden oluyor. Bu da mali yapıyı daha da kötüleştiriyor. İzmirli kulüpler böylesi bir kısır döngü içinde yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar.
İzmir futbolunun temel parasal problemlerini çözebilmek için öncelikle kaynak yaratmak gerekiyor. Her ne kadar sponsorlardan finansal destek sağlanmaya çalışılacaksa da, başka bir gelir kaynağı yaratabilmenin yolu da, Ege Bölgesi ortak güç birliği platformuna dahil olacak tüm kulüplerin menkul ve gayrimenkul varlıklarından oluşturulacak bir AŞ’nin içine bu varlıklar sermaye olarak konularak, fon fazlası olan kulüpler, fon gereksinimi olan kulüpleri fonlayabilir. Bu sayede bir yandan finansman gereksinimi olan kulüpler daha ucuz fiyata, daha uzun vadede ve uygun koşullarda mali imkân sağlayabilir, buna karşın varlık sahibi olan kulüpler de bu işten ekstra gelir temin edebilirler.
Bu varlık AŞ. aracılığıyla kulüpler önemli bir gelir kaynağına sahip olabilecekleri gibi, diğer taraftan varlık sahibi olan kulüpler de önemli finansal getirilere ulaşabileceklerdir. Bu sayede kulüplerin atıl duran kaynakları futbol ekonomisi içine katılmış olurken, fon ihtiyacı olan kulüplerin finansman gereksinimleri de en uygun koşullarda karşılanabilecek ve pozitif varlık sahipleri (Varlık AŞ.’ne borç veren) kulüpler de önemli getiriler sağlanmış olabilecektir.
Yabancı sermayenin Ege Bölgesi ve İzmir’e çekilebilmesi için kulüplerimizin haraç mezat satışı değil, bölge futbolunu ileriye taşıyacak, küresel vizyoner bir anlayışa gereksinim var. Bunun için yeni İzmir futbol yapılanmasında yabancı sermaye yatırımına ilişkin olanakları araştıracak, onlara İzmir ve Çevresini tanıtabilecek, ihtiyaç duyulan fonları çekebilecek Yabancı Yatırımcılarla İlişkiler Birimi kurulmalıdır.
Dış yatırımcının getireceği ilave sinerji ile İzmir ve çevresinin futbolu için yeni kaynaklara ulaşılabilir. Bu yatırımcıların dış ilişkiler ağı da İzmir’in markalaşması ve yeni kaynaklara ulaşılmasına olanak sağlayabilir. Bu sayede küresel dağıtım kanallarına ulaşılarak, İzmir futbolunun satış ve pazarlama gücü geliştirilebilir.
İzmir ve çevresi için en önemli finans kaynaklarından birisi de yerli yatırımcılar olabilir. Bu amaçla ilk etapta akla gelen fon kaynaklarından birisi bölgede yer alan önemli sanayi ve ticari kuruluşlardan a) Sponsorluk kapsamında, b) proje bazında kaynak yaratmak olabilir.
İzmir’in durumu bugün aslında Anadolu futbolunun genel görünümünü yansıtıyor. Futbolumuzun yapısal sorunları İzmir ve çevresinde olduğu gibi yeni anomaliler yaratıyor. Futbolumuzda dengesiz ve haksız rekabeti koruyan ve kollayan bugünkü futbol yapımız, bir yandan İstanbul dukalığının egemenliğini daha da pekiştirirken; öbür yandan da diğer kulüplerimizin aleyhine aranın giderek açılmasına yol açıyor. Büyükler daha güçlenirken, küçükler daha zayıflıyor. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir. Futbolun doğasındaki rekabeti, haksız ve dengesiz rekabete çeviren bu çarpık ve oligarşik yapı devam ettiği sürece, Anadolu kulüpleri İktisaden başarıya ulaşamayacakları için, sportif başarı da gelmeyecektir. Üç büyükleri ve siyaset destekli diğer İstanbul kulüplerini zorlayacak, rekabeti yukarı itecek futbol kalitemizi artıramadığımız sürece, Türk futbolunun Avrupa ve dünya futbolunda söz sahibi olması tamamen tesadüfe bağlı olacaktır. Türk futbol idaresi, Türk futbolunun yükselen bir değer olarak Avrupa ve dünya futbolundan hak ettiği payı alabilmesi için kendi içinde dengede ve haklı rekabet koşullarını yaratmak zorundadır. Bu, bugün Türk futbol idaresinin önünde duran tarihsel bir zorunluluktur. Türk futbol idaresi geçmişin sıkı bir muhasebesini yaparak, geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkartmak zorundadır.
Futbolumuzdaki patolojik yapılanmadan kaynaklanan yapısal sorunların İzmir’e iz düşümü sportif başarısızlık ve yetersizlik olarak yansıyor. Şüphesiz ki, yapısal sorunlar kadar İzmir’in kendi içsel sorunları da onun futbolda ayağındaki pranga olarak karşımıza çıkıyor. İşte tam da bu nokta da İzmir kendi kaderini tayin edebilecek ve bölgesel rekabet yeteneklerini geliştirebilecek bir yapılanmayı tesis etmek zorundadır. Bunun da yolu İzmir’in lider pozisyonunu iyi kullanarak, tüm Ege Bölgesi’nin potansiyelini harekete geçirebilecek ortak bir güç birliği ve dayanışmayı sağlamaktan geçiyor.
Tarihsel olarak ciddi bir futbol geçmişi olan ve futbolun ülkemize giriş kapısı olan İzmir’in tüm siyasi engellere karşın, yapabileceği çok önemli şeyler vardır. Aslında çağdaş futbol misyonu ve vizyonu, futbolun tüm kaynaklarını belirli bir kentte ve belirli kulüplerde yoğunlaştırma yerine çevresine yayabilmeyi, rekabeti yaygınlaştırarak kaliteyi artırmayı gerektirir. Bu alanda futbol otoritesinin sorumlulukları bulunmakla birlikte, İzmirli ve Egelinin de üstleneceği önemli sorumluluklar ve kullanabileceği önemli inisiyatifler söz konusudur. Futbolumuzun kalitesi ve rekabet gücünü daha da arttırmak için iki, üç daha fazla Göztepe, Altay, Karşıyaka, Altınordu, İzmirspor yaratmak zorundayız. Bu tarihsel yükümlülük ve sorumluluk hepimizindir.
Tuğrul Akşar- Kutlu Merih, Futbol Ekonomisi, Literatür yay., İstanbul 2006.
Tuğrul Akşar, Finansal Futbol, Literatür yay., İstanbul 2020
Tuğrul Akşar, “İzmir futbol kulüpleri borç batağında”, 17 Ekim 2011, Dünya Gazetesi. Ayrıca bakınız. https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/izmir-futbol-kulupleri-borc-bataginda/11253
https://tr.wikipedia.org/wiki/1906_Ara_Olimpiyatlar
https://tr.wikipedia.org/wiki/Turkiyede_futbol/
Mehmet Yüce, İdmancı Ruhlar – Futbol Tarihimizin Klasik Devreleri: 1923–1952.Türkiye Futbol Tarihi. 2. İstanbul: İletişim Yayınları, 2015.
Ahmet Talimciler, Ayrıcalıklarını ve İnsanlarını Kaybeden Kentin Futbolunun Dünü, Bugünü ve Yarını, https://sporosfer.com/ayricaliklarini-ve-insanlarini-kaybeden-kentin-futbolunun-dunu-bugunu-ve-yarini/
Ahmet Talimciler, "Futbol/Spor Ekseninden İzmir" (PDF). apikam.org.tr. http://www.apikam.org.tr/YuklenenDosyalar/fckfiles/file/IzmirliOlmak%20smpzym.pdf
Mehmet Süme, Selami Özsoy, Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Bisiklet Sporu, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010.
Türkiye'de Tenis". Fırat Üniversitesi. 5 Mart 2016.http://web.firat.edu.tr/tenis/turkiyedetenis.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0zmir%27de_spor
Kuruluş Öyküsü, https://altay.org.tr/tarihce/
Turkey - List of İzmir League Champions, https://www.rsssf.org/tablest/turk-izmchamp.html
haber-fotograf-1262835"> https://www.fanatik.com.tr/turkiye-de-seyirci-rekoru-kimde-haber-fotograf-1262835
https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Nufus-ve-Demografi-109 da yer alan verilerden oluşturulmuştur.
https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=ulusal-hesaplar-113
https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Nufus-ve-Demografi-109
https://data.worldbank.org/indicator/NY.GNP.PCAP.CD?locations=TR
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü, Genel Bütçe Gelirlerinin İller İtibariyle Tahakkuk ve Tahsilatları (2021),
https://muhasebat.hmb.gov.tr/genel-butce-gelirlerinin-iller-itibariyle-tahakkuk-ve-tahsilati-2004-2019
https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCper_Lig
İlhan Tekeli, “İzmirli Olmak” Sempozyum, 22-24 Ekim 2009, İzmir Büyükşehir Belediyesi yayınları, Haziran 2010, sh. 34, Ayrıca bkz. http://www.apikam.org.tr/YuklenenDosyalar/fckfiles/file/IzmirliOlmak%20smpzym.pdf
Ahmet Talimciler, "Futbol/Spor Ekseninden İzmir" (PDF). apikam.org.tr.
https://www.izvak.org/Dosyalar/faaliyetRaporu2021_aralik.pdf
Riding the challenge Annual Review of Football Finance 2021 Sports Business Group July 2021, sh.4.
İZVAK Misyon, https://www.izvak.org/icerik/Misyon,
“Hem rekabet hem dayanışma İzmirli kulüplerin çatı örgütüyüz”, 1 Mart 2022, https://www.aydinlik.com.tr/haber/hem-rekabet-hem-dayanisma-izmirli-kuluplerin-cati-orgutuyuz-303490
https://www.cnnturk.com/spor/futbol/son-dakika-olayli-kongre-altayin-tarihine-golge-dusurdu
https://theathletic.com/3511250/2022/02/10/premier-league-overseas-tv-rights-will-top-domestic-rights-for-first-time-in-next-cycle/
https://www.milliyet.com.tr/gundem/mustafa-denizli-vestel-manisasporda-5180017
https://www.altinordu.org.tr/Kurumsal/vizyon-misyon
https://www.altinordu.org.tr/Kurumsal/hedeflerimiz
https://www.90min.com/tr/posts/5216793-altinordu-nun-milli-takimlarimiza-bugune-kadar-kazandirdigi-33-futbolcu
Altınordu’nun Oyuncu yetiştirmedeki başarısı, https://www.transfermarkt.com.tr/alt%C4%B1nordunun-oyuncu-yeti%C5%9Ftirme-ba%C5%9Far%C4%B1s%C4%B1/view/news/395096
[1] http://www.izmir.gov.tr/valimiz-yavuz-selim-kosger-amator-spor-kuluplerine-destek-torenine-kapsaminda-duzenlenen-torene-katilarak-cimnastik-sporcularina-ziyarette-bulundu
[2] https://www.izvak.org/Dosyalar/faaliyetRaporu2021_aralik.pdf
[3] Riding the challenge Annual Review of Football Finance 2021 Sports Business Group July 2021, sh.4.
[4]Tuğrul AKŞAR, Finansal Futbol, Literatür yay., İstanbul 2020, sh.223.
[5]Tuğrul AKŞAR, Futbol Ekonomisi, Literatür yay., İstanbul 2006, sh. 156.
[6] Tuğrul Akşar, “İzmir futbol kulüpleri borç batağında”, 17 Ekim 2011, Dünya Gazetesi. Ayrıca bakınız. https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/izmir-futbol-kulupleri-borc-bataginda/11253
[7]KSK’nin borcu 95 milyon TL, https://www.yeniasir.com.tr/spor/karsiyaka/2021/06/23/ksknin-borcu-95-milyon
[8] Tarihinin en yüksek borç yükü altında olan Altay'ın olağanüstü kongresinde kulübün uzun ve kısa vadede toplam borcu 371 milyon 74 bin 30 TL olarak açıklandı. https://www.cnnturk.com/spor/futbol/son-dakika-olayli-kongre-altayin-tarihine-golge-dusurdu