İyiler var ama iyiler ittifakı yok

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Dünya; dün ile yarın arasında bölünmüş görünüyor. Kimileri dünün hesabında, kimileri de yarını şekillendirme yarışında… Yarını tahmin etmenin en isabetli yolunun, onu inşa etmekten geçtiğini bilenler yeni vizyon, yeni stratejileri konuşurken, biz bu hızlı değişim sürecinin neresindeyiz?

Aslında tıpkı dünya gibi Türkiye de, ikiye bölünmüş durumda… Kimimiz “bin atlı akınlarda çocuklar gibi şen” kimimiz yarının dünyasında yer edinebilmek için çırpınıyor. Kısaca Türkiye otomobilinde ön cama bakıp ileriye odaklananımız da var, dikiz aynasına dalıp geri giden, otoparkta pinekleyen de…

ÇİN BİZİ ÇALIŞIYOR AMA BİZ ÇİN’E FRANSIZIZ

Misal ABD bugün ÇİN’e kaptırmak üzere olduğu dünya liderliğini bir süre daha elinde tutabilmek için yığınca yol deniyor, hatta bunun için dünyayı kan gölüne çevirmeyi göze almış. Çin ise teknoloji ve ekonomi üzerinden dünyayı istila gayretinde… Peki, ya Türkiye? Acaba biz bunu dert ediyor muyuz?

Bundan 5 yıl önce Çin’e gittiğimde biri Pekin ve diğer Şanghay’da 2 farklı ve birbiriyle rekabet içinde Türkiye Araştırmaları Enstitüsü’nü ziyaret edip konuşma yapmıştım. Dönüp ülkeme geldiğimde ise bizde Çin’i çalışan, Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde itibar görmeyen bir sinoloji bölümü vardı.

İKİ SORU İKİ CEVAP / Yarına dair…

Bizde geleceği öngörenler yok mu?

Olmaz mı, elbette var. Fakat sayıları yetersiz… Nükleer fizikte, zincirleme reaksiyonun başlaması için, aktif maddenin kritik kütleye ulaşması şart. Bizim aktif maddemiz, yarına odaklı beyinlerimiz. Fakat 2 temel sorunumuz var; 1-sayıları zincirleme reaksiyon başlatmaya yetmiyor ve 2-iyiler ittifakı yok.

Geçmişe takılanlarımız ne olacak?

Olacağı şu; değiştirilecekler… Zira dünya çok hızlı değişim sürecine girdi ve değişim dahi yetmiyor, dönüşmek gerekiyor. Benim dönüşüme getirdiğim tanım şu: “daha iyi bir yarın uğruna, dünü geride bırakmak…” İnkâr demiyorum, dünü geride bırakmak ve bunu daha iyi bir Türkiye için yapmak…

not/EN DEĞERLİ SERMAYEMİZ YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜMÜZ

Nice üstün başarılı insanlarımız olmasına rağmen, neden vasat ülke olmaktan çıkamıyor, orta gelir tuzağında patinaj yapıyoruz? Öncelikle zeki ve kabiliyetlilerimize yeterli değeri vermiyoruz. Küresel arenada yığınca iyi ve dahi derecesinde yetkinliklerimiz var ama bunları ülkede tutamıyoruz.

Her toplumun %2’si, zeki ve yeteneklidir. Ancak o toplumun kaderini bu %2’ye nasıl davrandığı belirler. Onları devlet başa yaparsan, ufukların efendisi olursun. Fakat onları kuzgun leşe atarsan uygarlığın taşrasına düşersin. Yazık ki biz ikinci yolu seçtik ve “giderlerse gitsinler” gafletine düştük.

Bugün yerli ve milli adımları atanlara bakıyoruz; 5G’de Çin’in dünya liderliğini kuran Erdal Arıkan’ı görüyoruz. Savunma sanayiindeki parıltılı başarının altında İsmail Demir gibi bir cevheri buluyoruz. Ben 2 örnek verdim ama eminim ki sizler ilgi ve bilgi alanınıza göre yüzlerce örnek verebilirsiniz.

Yeni vizyon ve stratejimiz, gelenekten geleceğe yürüyüşümüzü belirlemek olmalıdır. Kapattığımız DPT’yi yeniden kurmalı ve bu aydınlık insanlarımızı ülkenin yarınını inşa etmek için göreve çağırmalı, onların çizdiği rotaya sadık kalmalıyız. Şu tartıştığımız gündeme bakıp kendimizden utanmalıyız.

Yakalamamız gereken bir yarın var ve yarın, hiç kimseye vaat edilmemiştir. Onu ancak hayal edenler ve bu hayali gerçekleştirmek için ömürlerini buna vakfedenler inşa edecek, başarabilecektir.

Tüm yazılarını göster