Büyüme verileri içinde benim yakından izlediğim veri; iktisadi faaliyet kolları içinde sanayinin payıdır. Ekonomide %22,3’lük pay ile sanayi, yabana atılmayacak bir değerdir ve daha da geliştirilmesi gerekmektedir. Çin’den İtalya’ya dek sanayisi böylesine fazla pay sahibi, çeşitlilik barındıran başka ülke yok. Bu da zor zamanlarda Türkiye’yi diğerlerinden ayrıştıran unsurların başında yer alıyor.
Türkiye, ince bir buz tabakası üzerinde hızla gitmek zorundaki kayakçı gibi… Hız kesmesi veya durması halinde buz kırılıp soğuk suya maruz kalıyoruz. Bunlara da kriz diyoruz. Tıpkı 1994, 1998, 2001’de olduğu gibi… Buz tabakasının kalınlığını, sanayinin ekonomi içindeki %22’leri aşması tayin ediyor. Ancak 3 çeyrek küçülen, ardından son 2 çeyrek yeniden büyümeyi yakalayan ekonomide sanayi sektörü, geleceğe dair umutları diri tutan sektörümüz olmuştur. Nitekim İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan; “sanayimiz, zor süreçlerin teminatı ve sigortası olma yükümlülüğünü yine yerine getirmiştir” görüşünde…
3 tarafı deniz ve 4 tarafı sorunla çevrili bu kritik coğrafyada; güneyimizdeki sıcak gelişmeler gösteriyor ki sürdürülebilir mücadele için, sanayinin varlığı son derece hayati olmakta ve olacaktır. Özellikle savunma sanayimizin gösterdiği performans, ordumuzun sanayi
olan dayanağının sağlamlığını temin ediyor.
SANAYİNİN PAYI YÜZDE 22.Yİ AŞTI
Ekonomide tarım %6,4, %19’u imalat olmak üzere sanayi %22,3, inşaat %5.4, hizmetler %24,0, bilişim %2,5, finanssigorta %3,2, gayrimenkul %6.7, mesleki idari hizmetler %5,2, kamu %12,3, diğer %2,0 paya sahip. Sektörlerin %90, verginin %10 katkısıyla ekonomi içinde sanayi, beşte biri aşan ağırlığıyla daha kestirilebilir gelecek tahmini sunmasıdır. Bize düşen bunu daha da geliştirmektir.