İyi ki Suna Kıraç’la üniversite işini konuşmuşum

Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

YIL 1994… Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, yeğeni Güler Sabancı’yı Sabancı Vakfı olarak kurmayı planladıkları üniversite projesinde aktif olması için peş peşe görevler verdi:

- Git, Prof. İhsan Doğramacı ile konuş.

- Suna Kıraç senin dostundur, git fikrini sor bakalım.

O dönemde Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti’nde bulunan Güler Sabancı, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Suna Kıraç’ı ziyarete gitti.

Üniversite konusunu açtı:

- Nasıl yaptınız?

Suna Kıraç, sorunun devamını beklemeden söze girdi:

- Sana bir tek şey söyleyeceğim. Ben bir hata yaptım, üniversiteyi geçici kampüste, İstinye’deki kibrit fabrikasında başlattım. Babam (Vehbi Koç) hayattayken başlasın istedim.

Ardından Güler Sabancı’ya ısrarlı tavsiyede bulundu:

- Sana da aileden böyle yerler gösterirlerse sakın kabul etme. Ailenin diğer fertleri bundan hoşlanırlar, çünkü yeni bir kampüs kadar para yatırılmayacağını düşünürler.

Kıraç, kendi deneyimlerine döndü:

- Mevcut düzenin içinde, eti budu belli bir yer. Sonra haydi yeni kampüs dersen yanarsın. İkna etmek çok zor olur.

Güler Sabancı, Suna Kıraç’la bu diyaloğa Sabancı Üniversitesi’nin 20 yılını anlattığı, “Bir Üniversite Var Ederken…” kitabında yer verdi.

Diyaloga şu izlenimi ekledi:

- Kibrit fabrikasından çıkıp Koç Üniversitesi’nin Rumeli Kavağı’ndaki kampüse taşınabilmesi için Suna’nın çok mücadele ettiğini biliyordum.

Ardından şu yorumu yaptı:

- Sonunda bizim dolaylı bir yardımımız olduğuna inanıyorum. Sabancı’nın kampüs üniversitesi olacağını söyleyince Koç’un kampüse taşınması hızlandı sanıyorum.

Suna Kıraç’ın tavsiyesi, Güler Sabancı’nın işine, Tercüman Gazetesi binası gündeme geldiğinde yaradı:

-İyi ki Suna’yla konuşmuşum. Üniversite kampüsü için arazi arayışlarımızın sonuç vermediği günlerde Hacı Amcam, Cevizlibağ’daki Tercüman binasında başlamayı önerdi. Ancak, Koç’un tecrübesini hatırlayıp direndim.

Güler Sabancı, Sakıp ve Hacı Sabancı amcalarının üniversite projesini yönetme görevini kendisine verdikleri günü de şöyle anlattı:

-1994 Temmuz’unda holding yönetim kurulunda üniversite kurma kararı alındıktan sonra Hacı Amcam beni odasına davet etti. Hacı Bey, o sırada Vakıf Başkanımız, Sakıp Bey de yardımcısı. Aralarında konuşup karar vermişlerdi.

Hacı Sabancı’nın görevi tebliğ sözlerini şöyle aktardı:

-Kızım, bizim için, geleceğimiz için, ailemiz için, itibarımız için, bu ülkeye olan sevgimizle bu hayırlı yola çıkıyoruz. Sen genç, dinamik, çevresi geniş birisin, dünyaya açıksın. Bu projeyi bizim adımıza senin yönetmeni istiyoruz.

Güler Sabancı, kitabının girişinde iki amcasını üniversitenin kahramanı olarak gösterdi:

-Beş amcam arasında üniversite tahsili yapmamış ikisi, Sabancı Üniversitesi’nin fikir babalarıdır. Sakıp Sabancı ve Hacı Sabancı…

Sonra üniversiteye yapılan yatırımın boyutunu şöyle paylaştı:

-Projeye başlarken tahmini bütçe en fazla 150 milyon dolardı. Binalar, altyapı, üstyapı, hardware bir anlamda. Ne 150, ne 250, ne 350… Final bütçemiz 500 milyon dolara ulaştı.

Sabancı Üniversitesi’nin 20 yıllık öyküsünden çıkarılacak önemli dersler var…

Sabancı ile Koç’un üniversite kampüsü maliyet karşılaştırması

SABANCI Üniversitesi kampüs inşaatının sürdüğü günlerde Sakıp Sabancı ile Rahmi Koç, maliyet konusunda dertleşti:

- Planlanan maliyet bir türlü tutmuyor, sürekli artıyor.

Bu dertleşme sonrası Sabancı Üniversitesi’nin inşaatını yürüten Koray İnşaat’ın patronu Ayduk Koray’a kafalardaki soru işaretleri iletildi. Koray, bunun üzerine öneride bulundu:

- Koç ile Sabancı Üniversitesi kampüsü maliyet karşılaştırması yapalım.

Güler Sabancı, “Bir Üniversite Var Ederken” kitabında maliyet karşılaştırması sonucunu şöyle anlattı:

- Bizim metrekare maliyetimiz 2 bin 250 dolar, Koç’unki 2 bin 200 dolar çıktı.

Ardından Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan’dan şantiye daveti aldıklarını belirtti:

- Dalan’ın verdiği rakamlar, bizim maliyetin yarısını işaret ediyordu. Üstünü de bağış olarak aldıklarını söylediler.

O günlerde inşaatı süren Fatih Üniversitesi’ne de bir ekip gönderdiklerini paylaştı:

- Oradaki metrekare maliyeti bizimkinin 10’da biri görünüyordu. Ekibimize “Gerisi bağış” demişler.

Güler Sabancı, bu noktada şu yorumu yaptı:

-Sistem, üniversitelere bağışın tamamını vergiden muaf tutmuş zaten. Ama şeffaflık nerede?

Kim, ne kadar bağışladı? “Hayır işi yapıyoruz” diye şeffaflıktan uzak durulması kabul edilemez. “Hayır işi yapıyorum” diye kayıtdışı teşvik edilemez.

Sonra şu saptamasının altını çizdi:

-Bu bize bir kere daha gösterdi ki, ancak Koç ile bizim sistemlerimiz, hesaplarımız, hesap ahlakımız, usullerimiz birbirine uyar ve tek anlamlı karşılaştırma da bu olur.

Herkes boyuna göre para verecek

1990’lı yıllar, Almanya Şansölyesi Helmut Kohl’ün Türkiye ziyareti vesilesiyle İstanbul’da “Türk-Alman İlişkileri” toplantısı var.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, toplantının sonunda el kaldırdı:

- Biliyorum ve duyuyorum ki burada bir Alman üniversitesi kurmak istiyorsunuz. Biz de bu çabanın içindeyiz. Gelin birlikte kuralım.

Kohl ile yan yana durup ekledi:

- Ama… Herkes boyuna göre para verecek.

Güler Sabancı, çıkışta amcasına sordu:

- “Beraber kuralım” dediniz ama bizim bugüne kadar yaptığımız çalışmalar ne olacak?

Sakıp Sabancı yanıtladı:

- Merak etme. “Herkes boyuna göre para verecek” dedim. Bundan ötürü olmaz.

Güler Sabancı, kitabında bu anıya şu yorumu yaptı:

-Çok zeki ve gerçekçiydi. Esprili yolla herkese bir üniversite kurmakta olduğumuzu duyurdu. Ne kadar iyi bir iletişim, değil mi?

Tüm yazılarını göster