İyi bir ekonomi doğanın değerini hesaba katmalı

Kar odaklı düşünme, doğanın manevi, kültürel ve duygusal faydalarının göz ardı edildiği iklim krizlerine yol açmaya devam ediyor.

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Geçtiğimiz günlerde Marmaris’te yaşanan orman yangınının hemen ardından, Muğla’nın Datça ilçesinde orman yangını yaşanıyor… Geçtiğimiz yaz yaşanan yangın felaketlerinin ardından, bu yaz yine aynı senaryo ile karşı karşıyayız.

Kar odaklı düşünme, doğanın manevi, kültürel ve duygusal faydalarının göz ardı edildiği iklim krizlerine yol açmaya devam ediyor.

Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan yeni rapor, aslında tam da bu konuya dikkat çekiyor. 82 bilim insanı tarafından dört yıllık bir çalışma sonrasında oluşturulan rapora göre, kısa vadeli kar ve ekonomik büyüme odaklı bakış açısı, doğanın faydalarının göz ardı edilmesi anlamına geliyor ve insan refahını azaltan, iklim ve doğa krizlerine katkıda bulunan kötü kararlara yol açıyor.

Sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ise, karar verme sürecine niteliksel yaklaşımların dahil edilmesi gerekiyor.

Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri (Ipbes) tarafından hazırlanan rapor; doğanın insanlara sağladığı manevi, kültürel ve duygusal değerlere hak ettiği önemi vermek gerektiğinin altını çiziyor. Rapordaki değerlendirmeler, bilimsel makaleler ve yerel bilgi kaynakları dahil olmak üzere 13 binden fazla referans içeriyor.

Doğal sermayeyi içeren kapsayıcı mal varlığı

Rapor’un temel aldığı inceleme ise, biyoçeşitliliğin ekonomisini değerlendiren 600 sayfalık “Dasgupta İncelemesi.”

Cambridge Üniversitesi ekonomisti Profesör Sir Partha Dasgupta tarafından ortaya konan bu inceleme, “mal varlığımızı GSYİH ile belirlenen gelirimiz veya faaliyet düzeylerimiz yerine, ekonomik ilerlemenin bir ölçütü olarak değerlendirmeye başlamamız gerektiğini” öne sürüyor. İnceleme, ilerlememizi, doğal sermayeyi içeren kapsayıcı mal varlığına göre ölçmemizi öneriyor.

Prof. Dasgupta, geçtiğimiz yıl “Biyoçeşitliliğin Ekonomisi” başlıklı incelemesini sunarken, “Doğa bizim evimiz. İyi ekonomi, onu daha iyi yönetmemizi gerektirir” açıklamalarında bulunmuştu. Dasgupta incelemesi, piyasa ve kurumsal başarısızlıkları değerlendirirken, hükümetleri, neredeyse her yerde insanlara doğayı korumaktan ziyade doğayı istismar etmeleri için ödeme yapmakla suçluyor ve ekonominin, doğanın gerçek değerini hesaba katamaması nedeniyle gezegenin “aşırı riske” maruz kaldığını tespit ediyor.

Raporda ise, farklı dünya görüşlerini ve bilgi sistemlerini birleştirmenin daha sürdürülebilir bir geleceğe öncülük etmenin anahtarı olacağı belirtiliyor.

IPCC’nin biyoçeşitlilik açısından eşdeğeri olan Ipbes, dünyanın dört bir yanındaki hükümetlere doğanın nasıl korunacağı konusunda bilimsel tavsiyeler sağlamak için kuruldu.

Aralık ayında Montreal’de yapılacak ve önümüzdeki 10 yıllık doğa hedeflerini belirleyecek olan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) Cop15 öncesinde yayınlanan bu raporun dikkat çektiği konu son derece net: Gezegeni aşırı sömürdük, şimdi hayatta kalmak istiyorsak değişmemiz gerekiyor!

Doğadan yaşamak, doğayla yaşamak, doğada yaşamak, doğa olarak yaşamak

Dasgupta incelemesi, dikkate alınması gereken dört genel bakış açısını şöyle sıralıyor:

Doğadan yaşamak: Doğa insana tüm ihtiyaçlarını sağlama yeteneği veriyor.

Doğayla yaşamak: İnsan olmayan yaşam türünün de gelişme hakkı olduğunu kabul etmek.

Doğada yaşamak: İnsanların bir yer ve kimlik duygusuna sahip olma hakkını kabul etmek.

Doğa olarak yaşamak: Dünyayı insan olmanın manevi bir parçası olarak kabul etmek

Tüm yazılarını göster