Dünya, soğuk savaş dönemindeki, ittifakların kesin ve belirli olduğu dünya değil;
Ukrayna Savaşı'nın görünür şekilde işaretini verdiği yeni dünya düzeni, en güçlü görünen ittifak ilişkileri bile ulusal çıkarlar için sınandığı yeni bir yapılanmaya doğru gidiyor.
Sarsılan ittifakların işaretleri daha şimdiden kendini göstermeye başladı bile;
Batı ittifakı'nda yer alan, NATO üyesi Türkiye'nin durumu malum; ABD ve Avrupa Birliği'nin Rusya'ya karşı tek cephe olarak hareket ettiği, çok sert yaptırımlar koyduğu dönemde, Ankara-Moskova ilişkilerinde sürekli ilerleme görmek mümkün.
ABD'DEN MÜTTEFİKLERİNE ÇİN UYARISI
Ancak Batı ittifakı'ndaki çatlak bundan ibaret değil; Çin konusunda da gözle görünen bir dağılma söz konusu.
ABD'nin Çin'e karşı sert tutum alma politikası, Avrupa'daki en büyük müttefiklerinden Almanya'da kabul görmüyor mesela; Almanya Başbakanı Scholz'un Pekin ziyaretinin Washington'da kaşların kalkmasına neden olduğu ortada. O kadar ki, bu konu G-7 toplantısı için Almanya'ya giden ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'ın da gündeminde yer aldı.
Blinken G-7 toplantısında son derece net ifadeler kullanarak, "Çin'in yükselen baskısına, pazar ekonomisini bozan politika ve uygulamalarına karşı gözümüzü açıp, ortak bir yaklaşım belirlemeliyiz" mesajı verdi.
Blinken'ın mesajıyla paralel olarak ABD'nin Almanya Büyükelçiliği'nden sızdırılan müttefiklere yönelik bir başka uyarı daha oldu; Washington yönetimi müttefiklerini "kritik sektörlerdeki şirketlerde kontrolü Çinliler'e bırakmayın" diye uyardı. Uyarının tam da Almanya'nın Hamburg limanının yüzde 24.9'unu Çin devletine ait Cosco Shipping Holding'in almasıyla aynı zamana rast geldiğini de not düşmek gerekiyor elbette.
ARAP LİGİ; ARAP ADI VAR, DAYANIŞMASI YOK
Bugünlerde sınanan bir başka ittifak ise Araplar arasındaki;
Arap Ligi'nin Cezayir'deki zirve toplantısı tüm dünyaya, Arap ülkelerinin değil beraber hareket etmek, karşı kutuplara savrulduklarını gösterdi. O kadar ki, Mısır'ın tüm ısrarına rağmen Arap Birliği Zirvesi'nde Türkiye'yi isim vererek kınayan bir ortak bildiri çıkarılamadı. Oysa zirvenin hemen öncesinde Şark El Avsat Gazetesi'ne sızdırılan bildiri taslağında hem Irak, hem Libya, hem de Müslüman Kardeşler konusunda, üstelik ismini de anarak, Türkiye'yi kınayan ifadeler vardı. Belli ki zirvede Türkiye, başta evsahibi Cezayir olmak üzere, Katar gibi Arap ülkeleri tarafından korundu.
Zirvede, Arap Birliği'nin kurulmasının en büyük gerekçelerinden biri olan "Filistin davası" konusunda bile beklenen güçlü mesaj çıkmadı. Zirve sonuç bildirisinde 2002 yılında Arap Birliği tarafından kabul edilmiş, Arap ülkelerinin "ancak Filistin'in ayrı bir devlet kurması halinde İsrail'in tanınabileceğine" ilişkin karara atıf yapıldı. Oysa 2002'de sadece Ürdün ve Mısır İsrail'i tanıyorlardı. O günden bu yana Birleşik Arap Emirlikleri, Fas, Sudan ve Bahreyn de tanıdı İsrail'i. Lübnan -henüz- resmen tanımadı, ama "deniz sınırlarının çizilmesi" anlaşması imzaladı İsrail'le. Suudi Arabistan da resmen tanımadı, ama hava sahasını İsrail uçaklarına açtı. Araplar birer birer İsrail'le ilişkileri normalleştirirken, hala ortada bir Filistin Devleti yok.
Arap Ligi zirvesinin başarısız kalmasında, Araplar'ın kendi içlerindeki kavga ve rekabetlerin etkisi de büyük; Fas ile Cezayir Batı Sahra konusunda itişiyor. Suriye konusunuda iç savaşın 11. yılında Araplararası ortak bir politika hala oluşturulamadı. Suudi Arabistan ve BAE'nin bir başka Arap ülkesi olan Yemen'deki askeri müdahaleleri devam ediyor. Mısır da Arap yoldaşlarından Etiyopya'yla yaşadığı baraj anlaşmazlığında beklediği desteği bulabilmiş değil. Yani bildiğiniz fiyasko.
Arap Birliği toplantısından çıkan tek kritik ortak mesaj ise, Batı ittifakını rahatsız edecek cinsten; Arap ülkelerinin Rusya-Ukrayna savaşında "tarafsız kalmaya devam edeceklerini" açıkladılar zirve sonunda. Bu da enerji darboğazını aşmak için Araplar'ı yanına almaya çalışan ABD liderliğindeki Batı İttifakı için kötü haber elbette.
RUS UÇAKLARI iDLİB'İ BOMBALIYOR; ANKARA-MOSKOVA İLİŞKİLERİ SINANIYOR
Suriye'nin kuzeyindeki İdlib'de ise, Batı'nın yakından gözlediği, hızla ilerleyen Ankara-Moskova ilişkileri sınanıyor.
İdlib'in kuzey batısında, Kafr Jals bölgesindeki Maram kampı, Rus ve Esad rejimi uçakları tarafından bombalandı geçen hafta. Saldırıda aralarında çocukların da bulunduğu 6 sivil öldü, 30'a yakın sivil de yaralandı.
Saldırıya uğrayan kampın özelliği, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde "briket ev" kurma projelerinde yer alan yerleşim yerlerinden biri olması. Dolayısıyla son saldırının, AK Parti hükümetinin izlediği Suriyeli sığınmacıları geri gönderme politikasına doğrudan bir salvo olduğunu söylemek mümkün.
Belli ki uluslararası alanda hiçbir ittifak, hiçbir ilişki güçlü ve güvenli değil. Ve kaos giderek artıyor...