İTO ekim için yüzde 3.96 dedi, bakalım TÜİK'ten ne duyacağız

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Her ne kadar TÜFE aylık bazda İTO'nun oranından yüksek gelebilirse de artık böyle bir olasılık çok az. Dolayısıyla TÜİK'in açıklayacağı ekim ayı TÜFE artışı muhtemelen yüzde 4'ün altında gelecek.

İstanbul Ticaret Odası'na göre ekim ayında İstanbul ücretliler geçinme endeksindeki artış yüzde 3.96 oldu. Böylece ilk on aydaki artış yüzde 81.83'e, yıllık artış ise yüzde 108.77'ye ulaştı.

TÜİK ise ekim ayı verilerini yarın açıklayacak. Her ne kadar geçmişte bazı aylarda TÜİK’in aylık oranlarını İTO’nun oranlarının üstünde görmüşsek de ve dolayısıyla ekimde TÜİK’in yüzde 3.96’dan daha yüksek bir TÜFE artışı açıklama olasılığı bulunuyorsa da bunun gerçekleşebileceği pek sanılmıyor. Dolayısıyla TÜİK’in yarın açıklayacağı ekim ayı TÜFE artışı çok muhtemeldir ki yüzde 3.96’nın altında gelecek.

Hem zaten yılın tümü için orta vadeli programda yer alan yüzde 65’te ve Merkez Bankası’nın enflasyon raporundaki yüzde 65.2’lik yıl sonu tahminlerinde kalabilmek için de ekimde öyle yüzde 4’ün çok üstüne çıkılmaması gerekiyor.

Ekim yüzde 3 civarında geçilir, kasımda da benzer bir oran gelirse yıllık oranlar ekim sonunda yüzde 84.5 ile zirveye çıkmış olur; sonrasında kasımda yüzde 83.6’ya inilir.

Davullar hazırlanır ve aralıkta da yine yüzde 3 gibi bir oran geldi mi, yıllık TÜFE artışı bir anda yüzde 66.5’e iner.

Yıllık enflasyon yüzde 84’lerden yüzde 66’lara indirilmiş olur; tam 18 puanlık bir düşüş ve çalsın davullar, çekilsin halaylar!

Enflasyon belasından da böylece kurtulmuş oluruz!

Hem de faizi indirerek!

“Demek ki faiz sebep, enflasyon sonuçmuş” deriz bir kez daha...

“İşte faiz indi, enflasyon düştü” diye göğsümüzü gere gere konuşuruz.

TÜİK-İTO farkı normal

Aslında TÜİK’in tüketici fiyat endeksi ile İTO’nun İstanbul için hesapladığı ücretliler geçinme endeksi ay bazında birbirine çok yakın sonuç vermeyebilir. Normali de zaten farklı oranların ortaya çıkmasıdır.

Ne var ki ay bazında farklı oranlar görülse bile uzun dönemde, örneğin bir yıllık artışta oranların birbirine paralel gitmesi beklenir.

Nitekim bu yılın mart ayına kadar bu paralellik vardı. Mart ayından sonra İTO’nun oranı çok daha hızlı artmaya başladı ve nihayet ekim sonunda yüzde 108.77’ye ulaştı. TÜFE ise ekim ayındaki artış yüzde 3 olduğu takdirde yıllık bazda 84.5'e çıkacak. Yani arada tam 24 puanlık fark olacak.

İşte normal olmayan budur. Yoksa örneğin ekim ayı için İTO yüzde 3.96 açıklamış; buna karşılık TÜİK yüzde 2.96 ya da 4.96 açıklamış, bu çok da önemli değildir. Bir ay biri, bir ay diğeri daha yukarıda olabilir. Önemli olan üç beş ay toplamında, hele hele bir yılda toplam oranın böylesine farklılık göstermemesidir.

İki endeksin bir ay gibi kısa dönemde aynı gelmesinin niye beklenemeyeceğini bir kez daha belirtelim...

Endekslerin kapsadığı ürünler farklı, bu ürünlerin endekslerdeki ağırlığı farklı, TÜİK’in hesaplaması tüm Türkiye için, İTO’nun hesaplaması ise yalnızca İstanbul’u kapsıyor...

Toptanda ise ters yönde fark var

Tüketici fiyatlarında İTO’nun oranı yüksekken, toptan eşya ya da üretici fiyatları endeksinde tam tersi bir durum yaşanıyor olması da iki kurumun endekslerindeki farklılığı ortaya koyan bir başka gösterge.

İTO'ya göre ekim ayında toptan eşya fiyatları yüzde 5.89 arttı. On aylık artış yüzde 70.83, yıllık artış ise yüzde 104.21 oldu.

Yani İTO’ya göre toptan eşya fiyatlarındaki artış, geçinme endeksindeki artıştan daha düşük.

Oysa TÜİK’te tam tersi. Eylül sonundaki duruma göre tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 83.45 düzeyindeyken, yurtiçi üretici fiyatlarında kaydedilen artış yüzde tam 151.5’e çıktı.

İTO endeksleri miadını doldurdu

Şu gerçeği kabul etmek gerekiyor. İTO endeksleri, özellikle de toptan eşya fiyat endeksi miadını çoktan doldurdu. İTO’nun toptan eşya fiyat endeksi 1963 bazlı olarak hesaplanıyor. Yanlışlık yok, 1963!

Dolayısıyla toptan eşya fiyat endeksini, kıyaslama için kullanmak bile zaman zaman hatalı sonuçlar verebilir.

Ücretliler geçinme endeksi yine de kullanılabilecek bir endeks. Ama aynı durum toptan eşya endeksi için geçerli değil.

MERKEZ BANKASI’NIN AYIBI!

✔ Merkez Bankası'ndan ibretlik bir ifade! Bankalar Birliğine gönderilen bir yazıda "off saatler" gibi bir ifadeye yer verildi.

Konuşurken ağırlıkla İngilizce olmak üzere yabancı dilde sözcük ve kavram kullanma alışkanlığı ya da özentisi çoğu kişide vardır. Kimileri yazarken de kendini bundan alamaz. Örneğin “veri” gibi bir sözcük varken “data” hala kullanılıyor. Hatta hatta “datalar” bile deniliyor, yazılıyor.

Yabancı sözcük ve kavram kullanmanın kaçınılmaz olduğu durumlar da yok değil. Kullanılması gereken sözcük bilimsel ve Türkçede tam karşılığı yoksa orijinal sözcüğü tercih etmekten başka çare yoktur.

Zaten kişilerin ne konuştuğu ve yazdığı kendilerini ilgilendirir.

Ama bir kamu kurumu, hem de resmi bir yazışmada, ofiste karşılıklı masalarda oturan iki bürokratın kendi arasındaki konuşması gibi bir metni kaleme alıyorsa, alabiliyorsa, bunu gayet normal buluyorsa, durup orada düşünmek gerekir.

“Off saatler”, öyle mi!

Bu kamu kurumu Merkez Bankası... “Türkiye Cumhuriyet” Merkez Bankası...

Merkez Bankası Bankalar Birliğine bir yazı yazarak bankaların bazı konulardaki uygulamalarından hoşnut olunmadığını belirtiyor. İstenen bankaların o uygulamalara yönelmemesi...

İçerik başka bir konu; niyetim onun üstünde durmak değil.

Gönderilen yazıda şöyle bir cümle var:

“Yurt dışı yerleşik bankalar ile ‘off saatlerde’ yüksek tutarlı döviz alım-satım işlemleri gerçekleştirilmesine devam edildiği..."

“Off saatler!”

Bu ifadenin Türkçede karşılığı yok mu, var!

“İşlem saati dışındaki zaman...” Kastedilen bu.

Ofiste sohbet etmiyorsunuz!

Bu yazının kimlerin imzasıyla gönderildiği belli. O kişilere şunu söylemek gerekiyor:

“Ofiste oturmuş sohbet etmiyorsunuz. Resmi bir yazı yazıyorsunuz. Kendi aranızda “off saatler” de diyebilirsiniz, başka yabancı sözcükler de kullanabilirsiniz. Ama bakın unvanlarınızın en başında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası çalışanı olduğunuz yazıyor. Bu imzaları Merkez Bankası’nı temsilen attığınızı unutmayın!”

Tüm yazılarını göster