Ticaret Bakanlığı 2020-Temmuz ayına ilişkin ticaret verileri ayın başında açıklandı. Pandemide yeni normal sürece girdikten sonra ihracatta toparlanmanın devam ettiği görülüyor. Pandemi nedeniyle turizm sektöründe olumsuzluk yaşanırken ihracattaki bu toparlanma ithalatın finansmanı için oldukça önemli bir hale geliyor.
Ağustos ayı içinde yaşanan ikinci önemli gelişme ise geçen hafta Sakaya havzasındaki doğal gazın bulunmasıydı. Enerji ithalatının dış ticarette önemli bir yer tutması nedeniyle bu gelişme oldukça önemli. Bu köşede de ara ara dile getirdiğimiz gibi ithalat bağımlılığının ana kalemini enerji ithalatı oluşturuyor.
İthalata dayalı büyüme modeli
Son veriler üzerinden ithalatımızı incelersek neden “ithalata dayalı bir büyüme modeli” kavramını kullandığımız daha iyi anlaşılacaktır. Aslında bu kavram bu köşeyi takip edenler için yabancı bir kavram değil. Sıklıkla ithal bağımlılığımızı eleştiri konusu yapmak bunun için de bu ifadeyi kullanıyoruz.
Bu yılın ocak-temmuz aylarında, ithalat rakamımız toplam 116 milyar ABD Doları olarak gerçekleşirken, ihracatımız ise 90 milyar ABD Doları oldu. Mart ayından bu yana pandemi ile ciddi bir ekonomik daralma tüm dünya ile birlikte bizi de etkiledi. Tüm dünyadaki gelişmelere paralel olarak dış ticarette koruma önlemleri arttırıldı. Bu dönemde birçok ürüne %30-40 oranında ek gümrük vergileri, gözetim uygulamalarındaki tutarların artırılması, ithalat süreçlerinin (TSE, Tareks uygulamalarından kaynaklı) uzatılması gibi tarife ve tarife dışı vergiler getirildi. Ancak dış ticaretteki bütün koruma önlemlerine rağmen 7 ayda ithalatımız bir önceki yıla göre sadece %3 oranında azaldı. İhracattaki azalış rakamı ise %13 gerçekleşti. Bunun anlamı küresel bir pandemi olsa bile ithalatta beklediğimiz ya da hedeflediğimiz azalışa ulaşamıyoruz.
Bunun ana nedeni ithalat dağılımda gizli. İthalat ürünlerinin %75-80’ini ham madde ve ara mallar oluşturuyor. Bu ürünlerin ithalat esneklikleri maalesef çok düşük. Fiyatta ve küresel gelişmelerden bağımsız üreticilerin ihtiyaçlarına bağlı olarak yurt dışı talepler oluşuyor. Çünkü üretmek, ihracat yapmak ve yurt içine satmak için bu hammadde ya da ara malına ihtiyaç duyuluyor. Bu ithal bağımlılık maalesef büyümemizi de yakından ilgilendiriyor. İthalat arttıkça, ancak büyümenin temel taşı olan ihracat ve istihdam gibi makro ekonomik göstergeleri geliştirebiliyoruz.
Enerjide dışa bağımlılık çok yüksek
İthalatta en önemli kalemi enerji ürünleri oluşturuyor. Son 3 yıla bakıldığında ortalama her yıl 40 milyar ABD Dolar’ındaki ithalat, sadece petrol, doğal gaz, elektrik gibi enerji ürünleri için gerçekleştirilmiş. Bu kalem ithalatta en öne çıkan ürün olarak enerji ürünlerini gösteriyor ve bu miktar toplam ithalatımızın yaklaşık %25’ine tekabül ediyor. Bu yıla baktığımızda pandemi sürecine rağmen en çok ithal ettiğimiz ürün yine enerji ürünleri. Son 7 ayda 16,7 milyar ABD Doları ithalat gerçekleşmiş ve toplam ithalatımızın %17‘sini oluşturmuş durumda.
Geçen hafta doğal gaza ilişkin rezervin önemi tüketim ve dış ticaret rakamlarında yatıyor. Çünkü EPDK’nin 2019 Yılı Raporu’na göre; ülkemizin toplam doğal gaz arzının %1’i Türkiye’de üretilen doğal gaz ile geri kalan %99’u yurt dışından ithalat lisansı sahibi şirketler tarafından değişik kaynaklardan gerçekleştirilen ithalat ile karşılanıyor. Her yıl tüketime konu olan miktar ortalama 45-50 milyar metreküp ve bunun tamamına yakını Rusya, Azerbaycan, İran ve Nijerya gibi ülkelerden ithal ediliyor.
(Milyon Sm3) | 2016 | 2017 | 2018 | 2019 |
İthalat | 46.352,17 | 55.249,95 | 50.282,05 | 45.211,47 |
Üretim | 367,28 | 354,15 | 428,17 | 473,87 |
İhracat | 674,68 | 630,67 | 673,29 | 762,68 |
Tüketim | 46.395,06 | 53.857,14 | 49.204,14 | 45.285,50 |
Dönem Sonu Stok | 1.700,25 | 2.948,37 | 3.167,23 | 3.095,44 |
Ne yapmalı
Üretim, işsizlik, ihracat, büyüme gibi makro ekonomik göstergeler ile ithalat arasında doğrudan bir ilişki bulunuyor. Çünkü ithalata konu ürünlerimizin %75-80’inini ham madde ve ara malı oluşturuyor. Bunun içinde de enerji ürünleri ilk sırada yer alıyor. Bu durumdan dolayı ithalattaki azalmaya ne sevinebiliyoruz ne de azaltmak istediğimizde hedeflediğimiz azalışa ulaşabiliyoruz. Bu sorunu aşmak ancak ithal bağımlılığın azaltılması ile mümkün olabilir. Bu noktada yapısal çözümler geliştirmek gerekiyor. En kritik yapısal değişikliklerden birisi de enerji ihtiyacının ülkemizden karşılanması. Bulunan miktar ve ihtiyaçlarımız karşılaştırıldığında bu alandaki ithalat bağımlılığını ortadan kaldıracak nitelikte değil. Ama bunun bir başlangıç olması ve daha fazla arama yapılmasına vesile olması en büyük beklentimiz. Daha da önemlisi, bulunan rezervlerin bir an önce kullanımının da sağlanarak ithalat bağımlılığımızı azaltacak şekilde sonuçlandırılmasıdır.